Talihsiz Olaylar Silsilesi

125 17 54
                                    

Bazen tesadüfler sınırı zorluyordu. Kapıyı zorluyordu.

Seokjin'in kalbinin kapısını. Geçmişin kapısını.

Namjoon'un yan komşusu olduğunu öğrendiğinde eli tutmamış, başı dönmüştü. Dünyası tersine dönmüştü sanki. Kendine göre kurduğu düzen, rahatsız olsa da alıştığı hayat jenga taşları gibi, birer birer dağılmıştı zemine. Çünkü on beş yıl önce ki gibi değildi hiçbir şey. Terk edilen Seokjin yoktu. Giden Namjoon yoktu. Babasız kalan Jimin yoktu. Mutlulukları gibi göçüp giden Voltaire yoktu.

Jeongguk vardı. Jisoo vardı. Büyük Kim vardı.

Ha bir de, Namjoon'un beraber kaçtığı karısı vardı. Belki de çocukları.

''Hiçbir şey aynı değil.'' dedi. Hastanenin terasından gökyüzüne bakarken mırıldandı bu cümleyi. Telefonun diğer ucunda ki adam onun kadar kasvetli değildi. Ağzında ki elmalı lolipopu ile bilgisayar başında olduğuna adı kadar emindi Seokjin. Tuşların çıkardığı tıkırtıları duyuyordu. Arkadaşının sesinin araasına karışıyordu.

''Doğru diyorsun, hiçbir şey aynı değil.'' Dedi telefonun ucunda ki. ''Hayatında değil en basitinden. Neden bu kadar altüst oldun? Jinnie, itiraf etmen gerek bir şeyler var sanki.''

Seokjin imayı anlamayacak kadar dalgın değildi. ''Benden daha iyi biliyorsun, biliyorsun değil mi? Bazı şeyleri benden daha iyi biliyorsun.''

Bitirdiği işi ile bilgisayarından uzaklaştı telefonun ucunda ki. Şekerini bir kez daha ağzının içinde döndürüp çubuğunu tutup çıkardı ağzından. ''Sikik bir herif olduğunu mu? Elbette biliyorum ve bu sefer gerçekten sana karşı bir hamle yaparsa, Seokjin,'' güldü. ''Neler yapacağımı biliyorsun. Sıçtığı tuvaletin markasını bile bulur, götüne füze yollarım. ''

İç çekti Seokjin. ''Aishh, hep böylesin. İki dakika dert yanamayacak mıyız sana? O kızın seni neden bıraktığını şimdi daha iyi anlıyorum.''

Umursamazca omzunu silkti telefonun ucunda ki. ''Annesinin dedesiyle yatıyor olması benim sorunum gibi gözükmüyor. Dur bir de objektif bakayım, hala gözükmüyor. Bu hikayede ki pembe yanaklı masum kız benim.''

Yüzünü buruşturdu Seokjin. ''Arsız herif, bunu kıza söylemen gerekiyor muydu? Sanane annesinden?''

''Bana ahlak bekçiliği yapan kadının ne kadar ahlaklı olduğunu göstermek istedim. Bilirsin söylenen sözleri teyit etmek gibi bir huyum var.''

Seokjin onun umursamazlığı karşısında gözlerini devirdi. ''Ameliyatım var, gidiyorum ben. Bir şey diyor musun?''

Düşündü telefonun ucunda ki. ''Hımm ne diyebilirim dur bakalım. Karına bir sakinleştirici, baldızına biraz şap, kardeşlerinin kahrını çeken Kim Hoseok'a biraz akıl ve onun karısına da aileyi biraz daha göt etmesi için ginseng vermeyi unutma. Ha unutmadan, o yaşlı bunak Bay Kim'i de götten-''

''Tamam! Tamam anladım arsız herif anladım. Dua et bizi birisi dinlemiyor. Söylediklerin duyulsa nasıl açıklayacağım acaba.''

Telefonun ucunda ki nadir olan kahkahasından attı. ''Benim konuşmalarımı dinleyebilecek bir kişi mi varmış dünyada? Telefonumu dinleyeni götten sikerim Seokjin. İçin rahat olsun kardeşim.''

Seokjin istemsizce güldü. ''Kapat artık. Kendine de dikkat et.''

''Sen de.''

Böylelikle içini tek dökebildiği insana, dünyanın öbür ucunda ki arkadaşına veda etti Seokjin ve gerçek hayata döndü. Yüzünde ki o masum gülüş yavaşça solarken telefonunu cebine yerleştirip, terastan çıktı.

Clashing Lives || Namjin (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin