Fırtına

77 10 26
                                    

Kore'ye yaz geliyordu. Bayan Kim'in kendince büyük hazırlıkları vardı.

"O çiçeği dışarı alalım. Güneş görmesi gerekiyor. O masayı da bahçe kapısının yanına koyun..."

Momo çalışanların arasından sıyrılarak bahçeye girdi. Bir sürü eşyalar taşıyan çalışanlara baktı garipçe.

"Neler oluyor anne?"

"Ah, hoşgeldin tatlım." Dedi kadın gülümseyerek. "Yaz hazırlığı. Hafta sonu bir yemek vermeyi düşünüyorum." Gelinin yanaklarına hızlı birer öpücük kondurdu. Sohbete devam edeceği sırada, masayı yanlış yere yerleştiren çalışanlarına kızdı. "Hayır oraya değil! Diğer tarafa. Ah hiç anlamıyorlar. Sen içeri geç canım, ben hemen geliyorum."

Momo kaşlarını kaldırıp indirdi ve hızlıca eve girdi.

Dünden sonra, akşam kocasının ağzını aramıştı. Çünkü dün gördüğü ikili asla birbirlerine arkadaşça bakmıyordu. Sinirli ve kırgınlardı. Momo onlarda farklı bir şey olduğunu sezmişti. Bu yüzden aklına ilk gelen şey Seokjin'in Jisoo'yu aldattığıydı.

Ama hayır, Seokjin Jisoo'yu aldatacak kadar sevmiyordu. Momo bu aileye girdiği ilk an anlamıştı bunu. Bu sebeple bu seçeneği elemişti. Fakat bu adam, geçmişten birisi olabilirdi.

Belki de Bayan Kim biliyordur, diyerek bugün burdaydı. Krem rengi koltuklara kendini bıraktı. Çok geçmeden kayınvalidesi peşinden gelmişti.

"Hoseok da gelseydi keşke, çok özledim oğlumu." Dedi hüzünlü bir ses tonuyla.

"Çalışıyor anne, ama çok selamlarını söyledi."

"Hımm, seni bir rüzgar atmış gibi. Bir sorun mu var?"

"Ha? Yok," dedi toparlayarak. "İşten çıktıktan sonra kahve içelim diye düşündüm. Jisoo ile Seokjin oppanın arası bozuk gibi, onlar için endişeliyim."

Yalandı. Endişeli falan değildi kadın. Sadece oyunu artık Jisoo'nun kurallarına göre oynuyordu.

"Ah," dedi kadın başını öne eğerek. Kızı ile ilgili her şeyden haberdardı elbette ve bu durum onu üzüyordu. "Evet, Seokjin ile araları biraz kötü." Tekrar gelinine döndü. "Seokjin'in iş stresi çok olmalı."

"Aslında, Seokjin oppa hep farklıydı anne. Biliyorsun." Ağırdan konuya girmeye çalışıyordu. "Yani ailevi şeyler de olabilir tabi..."

"Onu Jimin'le beraber kabul etmemiz bile büyük bir olay Momo biliyorsun. Taeju zaten o çocuğu istemedi bile. Sadece Jisoo Seokjin'e çok aşıktı ve biz ailesi olarak kabul etmek zorunda kaldık."

Çalışanlar hızlıca önlerine iki fincan çay bırakıp gittiler. Momo kuruyan dudaklarını ıslattı. Ne diyeceğini bilemezken kadın devam etti. "Bize kıyasla fakir bir aileden gelen adamı ailemize aldık. Hem de çocuğuyla. Cemiyet hayatı Jeongguk doğana kadar bunu konuştu. Bu ne kadar aşağılayıcı bir şey anlıyor musun?" Dedi hüzünlü bakışlarıyla. "Jisoo için hepsine sustuk." Uzaklara daldı kadın. "Hep Sunghoon ile evlenir sanmıştım."

Momo yeni bir isimle kaşlarını çattı. "Sunghoon?"

"Park Sunghoon." Dedi kadın. Çayından bir yudum aldı. "Borsa şirketleri var, yakın zamanda başına o geçti. Jisoo ile çocukluktan tanışıyorlar. Sonra ne oldu ayrıldılar bilmiyorum. Jisoo hiç anlatmadı. Birden Seokjin'i çıkardı karşımıza."

"Oh, Jisoo'nun ilk aşkı Seokjin oppa sanıyordum."

"Ah hayır. Sunghoon'a da gerçekten aşıktı. Fakat şimdi adı geçse dahi hemen kapatıyor. Anlatmıyor bile. Sunghoon'un annesiyle hala görüşüyoruz. Bayan Park çok sevecen bir kadın."

Clashing Lives || Namjin (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin