Belki

109 15 40
                                    


Bu şarkı hep clashing lives namjin için aklımın bir köşesindeydi. Bu bölüme göre olduğunu düşündüm.





Güneşli günün ardından akşama yağmur hafif hafif kendini belli etmeye başlamıştı. Kim'lerin evinde hummalı bir çalışma vardı. Mutfaklarda tencereler kaynıyor, fırınlardan buharlar yükseliyordu.

Evin büyük oğlunun erkek arkadaşı yemeğe geliyordu.

Jimin heyecandan elini nereye koyacağını dahi bilemezken, Jeongguk onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Merak etme hyung, babam eminim Taehyungie'yi çok sevecektir. Endişelenme artık."

Jimin iç çekti. "Bir yanım çok seveceğini söylüyor. Ama bir yanım... bilmiyorum Jeongguk."

"Aslında neden gergin olduğunu biliyorum," dedi esmer oğlan arkasına yaslanırken. "Annem yüzünden değil mi?"

Jimin Jisoo'yu ne kadar sevmese de, kardeşine asla bununla ilgili bir şey söylememişti. Jisoo ile arasına onu koymamıştı.

"Aslında...evet biraz da öyle. Taehyung normalde çok takan birisi değil, ama ailemle tanışacağı için çok heyecanlı. Herhangi bir şeyin onun kalbini kırmasından korkuyorum."

Jeongguk iç çekti. Annesini elbette o da biliyordu. Yerici cümleler kadının hayat felsefesi gibiydi. Taehyung için endişelenmekte haklıydı hyungu.

"Hem boşver, sen takma bunu." Dedi Jimin kardeşinin sırtını sıvazlayarak. "Babam spor salonuna yazıldığını söyledi. Nasıl gidiyor?"

"İyi gidiyor hyung. Benimle ilgilenen bir hoca var. Aslında bakarsan, ağırlık kaldırmak çok hoşuma gitti."

Güldü Jimin. "Voaa, desene ilerde kas yığını bir kardeşim olacak. Bu arada, Taehyung'un ikizi ile tanışıyor musunuz? Nayeon'la?"

Jeongguk iç çekti. "Tanışıyor sayılmayız. Karşılaştık sadece."

Jimin anladım der gibi salladı kafasını. Onlar kısa bir sessizliğe gömülürken, bu sessizliği evin zil sesi doldurdu. Oldukça yüksek ve korkutucuydu.

"Geldi." Dedi Jimin. Heyecanla ayaklanıp odadan çıktı. Jeongguk onun heyecanına gülüp peşinden gitti.

İki kardeş merdivenleri hızlı hızlı inerken, evin yardımcısı kapıyı açmıştı. Salonda oturan Jisoo ve Seokjin de misafirlerini karşılamak için kapıya ilerlemişlerdi.

Açılan kapının ardından çıkan Taehyung oldukça utangaçtı. Elinde küçük bir çiçek buketi tutuyordu.

Seokjin onun ellerinin titrediğini gördü. Gençliğine ve toyluğuna güldü. Onda kendini görmüştü. Hizmetçinin ardından kapıyı biraz daha açtı. "Hoşgeldin Taehyung. Geçsene."

Taehyung bu sıcak karşılama ile biraz daha rahatlamıştı.

"Hoşbuldum Bay Kim." Dedi oğlan içeri geçtiğinde. Hafifçe eğildi ve ardından elinde ki çiçekleri Jisoo'ya uzattı.

"Bunlar sizin için."

"Hoşgeldin Taehyung. Çok teşekkürler." Dedi kadın gülümseyerek. "Bu yaşta bu centilmenlik hayran kalınası doğrusu."

Daha sonra Jimin ve Jeongguk da onu karşılamış ve hep beraber masaya geçmişlerdi. Çorbalarını içerken genel okul durumundan ve Jimin'le nasıl tanıştıklarından bahsetmişlerdi. Ana yemek geldiğinde başka bir konuya geçilmişti.

"İngiltere'den buraya gelme sebebiniz neydi peki?" Dedi Seokjin. "Özel değilse öğrenebilir miyim?"

"Yok özel değil efendim. Babamı buraya gönderdiler. Kendisi biraz asi bir savcıdır."

Clashing Lives || Namjin (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin