Bölüm 2-'Yağmur kaçağı'

71 6 30
                                    

Merhaba! Uzun bir ara oldu farkındayım. Ama kafamı toparlamaya çalıştıkça dağılıyorum ve bu beni düşündüğümden bile daha fazla yıpratıyor.

İyi okumalar! Oy verip yorum yapmayı unutmayın!

Bu kitap kaybettiğim kardeşime itafen

***

Gökyüzü kararmıştı. Sisin ve kara bulutların esir aldığı gökyüzü,tamamen bir sonbahar gününü anımsatıyordu. Birbirine karışan gri bulutlar,yağmurun habercisiydi.

Ben gökyüzünün içine sakladığı renklerin en karasıydım.

Fakat bulunduğum yerdeki insanların arasında en karası olmamayı diliyordum.

Bulunduğum yerde,hiçkimse mutlu değildi.Mutlu olduklarını söylüyorlardı ama sadece kendilerini kandırdıklarını bilmiyorlardı.

Zaten en büyük mutsuzluk,buradaki iğrenç insanların yanında hissedilen,can sıkıntısı,aralarındaki yükseklik rekabeti,Hiç gizlemeye çalışılmayan çok alçakça,çok acınacak olan tutkulardı.

İnsanlar birbirlerinden üstün olmak için,gerekirse kim daha şerefsiz yarışına bile giriyordu.

Gece güzel ve sessizdi. Sessizlik içinde taşıdıklarıyla tamamen kusursuz bir kusur yığınıydı.Sonsuz karanlığın içerisinde yüzüyorduk.

Sessizce hastahane koridorunda oturmuş,yaptığım harabeye bakıyordum. Ne olursa olsun bir kadını bu kadar yıpratmak istemezdim.

Bir kadının ağlamasına göz yummak bir yana ben şuan onun göz yaşlarının sebebiydim.

Ayağa kalktım. Üzerimdeki deri mantoyu çıkartıp masanın üzerine bıraktım. Takımımı düzeltip,eldivenlerimi de çıkarıp mantomun yanına bıraktım. Kafetaryaya gidip bir tane su aldım.

Nagihan hala ameliyyathenin önünde duruyordu.

Yanına gidip elimdeki suyu ona verdim.Teşekkür edip su şişesini aldı.

"İyi misin?"dedim.

"Ne zaman çıkacak bilmiyorum.İyi mi bilmiyorum. Yaşayacak mı bilmiyorum. Kim ona bunu yaptı? Onu da bilmiyorum. Ben bu bilinmezliğin yükleri altında acı içinde eziliyorum."

"1896 yılındında İtalyanın Torino kentinde gösterimi yapılan La bohame şarkısını bilir misin? Şarkıda tamamen bir sefaletden söz geçiyor fakat parçada oldukça güçlü bir umut esintisi var. Bazen sadece inanmak gerekir Nagihan. Elindekilerle mutlu olmak gerekir, Şairin dediği gibi.'İki günden bir yemek yeriz,Mutluyuz demektir.' Fazla bilgi ağır bir yüktür Nagihan. Taşıyamazsın. Kaldıramazsın. Bazen yorulsanda bilmediklerin yüzünden,asla bildiklerinden çektiklerin kadar çekmezsin."

"Ben üzülmeye hazırım."

"Hiçbir zaman üzülmeye hazır olmazsın. Sadece öyle sanarsın. Öyle olmak istersin,ya da hazır olduğunu hissedersin. Taki gerçeklerin tokatı sertçe yüzüne inene kadar. Gerçekler su olsa boğar. Ateş olsa yakar. O çukurdan sağ çıkamazsın."

Ben çıkamadım Nagihan.

"Hiçbir şey bilmemekten sıkıldım Asil.Yoruldum. En azından kocamın neden bu halde olduğunu bilmek hakkım değil mi?"

"Hakkın,hem de en büyük hakkın. Ancak bir yükün altına kaldıramayacağımızı bilirsek girmeyiz Nagihan. Üzülme, kocan sağ çıkacaktır. " dedim ve köşeye çekildim. Çünki gelenleri farkettim.

PAYİDARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin