ŞIMARIK

78 2 0
                                    


''Ailemle yurt dışında tatile çıkmıştık, Türkiye'den uzakta olduğum bu tatilde her gece Deniz'le mesajlaştık. Bütün fotoğrafları ona atıyor, her şeyi ona anlatıyordum. Her tatilde olduğu gibi bu tatilde de çok kavga ettik ailemle. Babam, annem bana kızıyor ya da birbirlerini azarlıyorlardı. Küçük kardeşim de kavga bitsin diye ağlıyordu, her zamanki gibi. Bir arada olmak onları huzursuz ediyordu sanki, mutlu olmak gözlerine batıyordu. Tatilin son günüydü, Dubai'nin en turistik merkezlerinden birinde güzel bir gün geçiriyorduk. O gün diğer günlerden daha mutluyduk, orada son günümüzdü ve tadını çıkarmaya çalışıyorduk. Ailem her zaman olduğu gibi onlarla bir şey yaparken telefona bakmama izin vermiyordu ama telefonuma bir sürü bildirim geldiğini hissediyordum. Cebimde hiç durmadan titriyordu. Neler olduğunu merak ediyordum ama telefona neden baktığımı açıklamak için bir bahanem yoktu. Lavaboya gitme bahanesiyle uzaklaştım ve telefona korkuyla baktım. Bazı travmalarımdan dolayı birileri beni aradığında veya durmadan mesaj attığında panikliyordum. Telefonun bildirim sesi beni ürkütüyordu adeta. Kötü bir şey olmasından endişe ediyordum, bana korkunç bir haber vermelerinden. Mesajlar, bana fotoğrafların yayıldığını ilk söyleyen arkadaşımdandı. Bu beni daha çok korkuttu, yeni bir bela istemiyordum. Hayatım yolunda gitsin istiyordum, sorunsuz ve mutlu olmak istiyordum. Ellerim titreyerek mesajlara girdim, bana bir şey söylemesi gerektiğini söylüyordu. Tanrım, hayır dedim öfkeyle. Bugün olmaz, yeni bir şey olmaz. Öğrendiğim şey beklediğim gibi değildi belki, ama kalbimi paramparça etmişti. Ben sınıf buluşmasında Alp'i affettiğimi söyledikten sonra bir grup kurmuşlardı ama ben çıkmıştım. Nazlı'ya, Alp'i affetsem de aynı grupta olmak istemediğimi söylemiştim. Gerçekten hepsi kördü, onun beni rahat bırakmasını sağlamak için affettiğimi anlamamışlardı. Eskisi gibi yakın olacağız sanmışlardı ama ben bunu reddetmiştim. Başlarda eskisi gibi sohbetler dönmüş, fakat sonra konu bana gelmişti arkadaşımın anlattığına göre. Bana ekran resimleri attı, Nazlı'nın benimle ilgili söylediklerini tek tek okuttu bana.''

''Ne yazmıştı Lavinya?''

''Benim naz yaptığımı, bir bebek gibi davrandığımı söylemişti. İlgi istediğimi, onu affettiğimi söylediğim halde gruptan çıkarak şımarıklık ettiğimi söylemişti. O kadar kırılmıştım ki Melek Hanım, benim başıma gelenlerle nasıl mücadele ettiğimi en yakından gören kişi oydu. Alp'in yaptığı şeyin beni nasıl etkilediğini en iyi bilen kişi oydu, bana en büyük ayıbı yaptığı halde onu affeden kişi bendim. Bunu asla onun yüzüne vurmayan bendim, kendi dertlerimin sebebine aşık olan en yakın arkadaşımı ne olursa olsun anlayan bendim. Ama bu kadarı fazlaydı, arkamdan Alp'e bunları söylemesi aşkla ilgili değildi. Bu tamamen onun kişiliğiyle ilgiliydi, bana verdiği değerle ilgiliydi. İnanmak istemesem de, kanıtlarıyla önüme sunulan bu mesajlar beni paramparça etmişti. Nazlı'yı bir daha eskisi kadar sevemeyeceğimi hissediyordum. Ona olan güvenimin parçalanışını seyrediyordum adeta. Gözlerimden yaşlar geliyordu ama ailem onların yanında ağlamama izin vermezdi. Onlar tarafından azarlanıp daha çok üzülmek istemiyordum. Rol yaptım, hiçbir sorun yokmuş gibi yanlarına geri döndüm. Artık Nazlı gözümde bir hiçti, bunu bana söyleyen arkadaşımla aramızda kalacak sır Nazlı'yla aramıza duvarlar örmüştü. Havaalanında bunu Deniz'e anlattım, o da çok şaşırmıştı. Böyle bir şeyi nasıl söyler demişti, nasıl bu kadar düşüncesiz olur. Geri döndüğümüzde, uzun bir süre Nazlı'Yla konuşmadım. Nedenini öğrenmesini de istemedim, yalnızca ondan uzaklaşmak istiyordum. Onun nedenini öğrenmesi beni ilgilendirmiyordu, gözümde bitmişti. Ama dediğim gibi, kaderin bizimle ilgili daha çok planı vardı. Bizi uzun bir süre sonra yeniden bir araya getirecek, ardından büyük acılar çektirerek birbirimizden koparacaktı. Ama o an bunları bilmiyordum. Tek düşüncem, onunla bir daha konuşmamaktı.O gruptan tamamen kopmak ve hiçbirini bir daha görmemekti.''

''Karşı komşundu değil mi? Seninle buluşmaya çalıştı mı?''

''İşin aslı, hayır Melek Hanım. Mesajlarından haberim olduğunu bilmiyordu, belki de aptal gibi benim onunla konuşmamı bekliyordu. Yaptığımı düşündüğü nazdan vazgeçip aşık olduğu olanı affetmemi ve onların romantik ilişkisini alkışlamamı bekliyordu. Okul'a geri döndüğümde, kalbim kırıktı. Deniz bana iyi hissettirmeye çalışıyordu ama, sanki onda da değişen bir şeyler vardı. Uzak kaldığım on gün içinde, belki de benden soğumuştu. Bilemiyorum ama bana eskisi kadar güzel bakmıyordu. Fark ettiğim halde, üstünde durmadım. Bunu düşünmek istemedim. En yakın arkadaşımı kaybetmişken, Deniz'den ayrılıp tamamen yalnız kaldığımı düşünmek istemedim. Bu yükün altından nasıl kalkarım bilmiyordum. Bu yalnızlığı nasıl atlatırdım bilmiyordum. Bu nedenle üzerine düşünmemeye çalıştım. Ama sanırım Deniz'in benden soğumasını tetikleyecek bir olay yaşandı. Bu hem beni, hem onu çok yordu. Onu yormasının sebebi, insanların hakkımda söyledikleriydi. Beni yormasının sebebi ise, bir olayı daha kaldıramayacak olmamdı. Ve en önemlisi, ailemle yüzleşecek ve dostlarımdan uzaklaşacak olmamdı. Düşene bir tekmeyi de onların vuracak olmasıydı, ailemin beni desteklemeyecek olmasıydı.''

''Bu olay neydi Lavinya?'' dedim endişeyle. Dinlerken bile, daha fazla kötü olayı kaldıramayacak hale gelmiştim. Onun bütün bunları nasıl yaşadığını anlamıyordum, nasıl atlattığını anlamıyordum.

''Sahne arkasında beni taciz eden oğlanı hatırlıyor musunuz?''

''Elbette.'' dedim ona acıyarak bakarken.

''Sakladığım bu sırrı bilen tek kişi Deniz ve Nazlı'ydı. Nazlı'yla artık konuşmuyordum bile, ama Deniz hala bunu düşünüyordu. Bir arkadaşımıza anlattı olayı düşünmeden, Lavinya benimle birlikte olduğu halde ona dokunmak istemiş dedi. Olayın asıl ayrıntılarını bilmediği halde, sinirliydi. Gerçekte beni nasıl soymaya çalıştığını öğrense, kim bilir ne düşünürdü. Bunu öğrenen oğlan, hemen geliyorum dedi ve kantinde oturduğumuz masadan uzaklaştı. O gün okul sessizdi, kantin boştu. Oğlanın sınıfının duvarına bir şeyin çarptığını duyduğumda endişeyle oraya gittim. Arkadaşım, beni taciz eden oğlanı duvara çarpmış, ağzından tükürükler saçarak bağırıyordu. Oğlan çok korkmuştu, beni bir şey yapmadım diyip duruyordu yalnızca. Yapma dedim ve onları ayırmaya çalıştım, sorun yok dedim. Ben iyiyim, önemli bir mesele değil, geçti gitti. İçten içe beni koruyan birinin olması çok hoşuma gitmişti, benim için okuldan atılmayı bile göze alan birinin olması gözlerimi yaşartmıştı. Ama ben bana zarar verdiği için birinin dövülmesine izin veremezdim. En önemlisi, beni korumak için düşünmeden hareket eden arkadaşımın okuldan atılmasını izleyemezdim. Onu sakinleştirmeye çalıştım, lütfen konuyu kapat dedim. Bir bildiğim vardı, gerçekten vardı. Ama beni dinlemedi.''

''Ne yaptı Lavinya?''

''Olayı, Deniz'in bildiği değiştirilmiş basit versiyonuyla müzik öğretmenine anlattı. Yani müdür yardımcısına, bunu anladığımda kalbime bir ağırlık çöktüğünü hissettim. Her şey çok kötü olacaktı, ailemi en iyi ben tanıyordum ve bundan sonra olacakları çok iyi biliyordum. Herkesin bildiğini sandığı şey yalnızca oğlanın bana para teklif ettiğiydi, elbisemi zorla çıkarmaya çalıştığını bilmiyorlardı. Öğrendiklerinde, neler olacağını düşünmek istemiyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum, ellerim titriyordu. Müzik öğretmeni yanıma gelip acil konuşmamız gerektiğini söylediğinde, sona yaklaştığımı anlamıştım. Korkuyordum, her şey mahvolmuştu.''  


KİMSE BİLMEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin