Hissetmemiz gerekenlerin üzerinde buz tabakası örtülmüşken içimizde hissetmemiz gerekenler alev alev.Belki de bu yüzden daha bir kaç saat öncesinde soğuk sanki hücrelerime kadar sızıyorken şimdi yerini kavurucu bir sıcağa bırakmıştı.
Çeresizliğin kirpiklerime bulaşan kalıntılarıyla çok ağırlaşmış gözkapaklarımı araladım ve boş bakışlarım tavana takılı kaldı.
Normalde insan uykudan uyanınca alışkın olduğu sıradan günlerden birisine uyandığını bilirdi.Fakat huzurlu bir uyku çekmediğim düşünülürse gözlerimi açtığımda evimde olmadığımı anlamam şaşırtmadı.
Gözyaşlarının ardında bıraktığı sancıyı dağıtmak ister gibi gözlerimi ovuşturdum ve tanıdık odaya baktım.
Yatağın üstünde yorganın altındaydım.Buraya uyku halindeyken mi gelmiştim yoksa Taehyung mu beni taşımıştı bilmiyordum ama yanıyordum.
Sızlayan kollarımla yorganı kenara iterken sıcak olanın sadece yatağın içinin olmadığını fark ettim.Doğrulup bacaklarımı yataktan sarkıttım ve kendimde gelmeye çalıştım.
Ayağa kalkerken durumun daha ne kadar kötü ve berbat olabileceğimi düşünüyordum.Rahat bir uyku olmasa da uyumuştum ve biraz da olsa iyi gelmişti.Fakat yine de kendimi uykuya dalmadan önceki halimden daha yorgun ve halsiz hissediyordum.
Kaçırılmıştım ve bir an önce kendime gelerek kaçmam gerekiyordu.Masadaki suyu kafama dikerken bir an duraksar gibi oldum çünkü Taehyung bu bardaktan su içmişti fakat umursamayarak kalanını içtim.
Bardağı masaya bıraktıktan sonra kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtığım kişi karşı duvarın yanında duran koltukta oturuyordu.
Kapıdan çıktığım gibi gözleri gözlerimi yakalamıştı.
Ayağa kalkıp, "Niye çıktın odadan?"diye sordu sert bir sesle.Konuşmak için boğazımı temizlemem gerekmişti.
"Lavaboya gitmem gerek."dedim ona bakarak.Kenarda duran koltuktan hırkasını aldı ve üstüne geçirdi.Konuşmaya tenezzül bile etmeden çenesinin ucuyla en uçtaki kapıyı gösterdi.Hiçbir şeyi kaçırmayan şahin gibi keskin gözlerini sırtımda hissedebiliyordum.
Hemen içeri girip kapıyı kapattım.Musluğa doğru eğildiğimde zaten ısınan vücudum iyice alevler içinde kalmıştı.Yüzümü yıkarken parmaklarımı dudaklarıma dayasam nefesimin sıcaklığının neredeyse elimi yakacağını fark ettim.
Serinlemek için ellerimi ıslatıp enseme götürürken aynadaki yansımama baktım.Karşılaşmayı beklediğin sahnenin hiçbir kalıntısı yoktu.
Gayet iyi görünüyordum ama gözlerimdeki çaresizlik beni ele veriyordu sanırım.Sıkıntıyla nefesimi dışarı verip son kez yüzüme suç çarparak musluğu kapattım.
Kapıyı açtığım gibi Taehyung ile burun buruna gelmek sanırım beklediğim en son şeydi.Bu adam deli miydi?
"Seninkiler yine ortalığı ayağa kaldırmış,"dedi alaylı bir şekilde.Benimle konuşmasını beklemiyordum.O an benim şaşkın bakışlarım onun hoşuna gitmiş gibi yüzüne bir gülüş yerleşti.
"Çekil önümden."dedim ve o anda tahmin ettiğimden daha yakışıklı ve uzun olduğunu farkettim.Panik ve korku içindeyken çok dikkat etmemiştim.
"Bakıyordum da bana emir vermeye alıştın.."dediğinde başımı kaldırmadım ama gözlerimi yukarı çekip ona sert olduğunu umduğum bir bakış attım.
Sessimi onun gibi ifadesiz tutmaya çakılarak,"Ne istiyorsun?"diye ruhsuzca sordum.Taehyung ise bir süre cevap vermeden gözlerimin içine baktı.
Ben de gözlerimi bile kırpmadan ona bakıyordum ama açıkçası bakışlarımı kaçırmamak için zor tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnnocent prisoner | Taekook
ActionJeon Jungkook'un polis babası Kim Taehyung'un suçsuz yere hapiste olan babasını öldürmüştü.Kim Taehyung ise intikamını hiç bir suçu olmayan Jeon Jungkook'dan almaya yeminliydi.