Birden yere yapışmamla,sırtımın sert bir şekilde yere değmesiyle hemen gözlerimi kocaman bir şekilde açarak beni yere resmen fırlatan şahısa baktım.Sahi yüzüm ne zaman gülecekti ki şimdi gülsün?Kim Taehyung.
"Sen kafayı mı yedin yere fırlatıyorsun!?"diyerek sinirle ona baktım ve belimin ağrısını unutarak ayağa kalktım bir hışımla.Bu ya şizofrendi ya deli ya da ikisi (!)
"Seni taşıyacağımı düşünmedin gerçekten değil mi?"diye iğrenir bir şekilde yüzümde gözlerini gezdirdiğinde kaşlarımı çatarak bende aynı şekil yüzüne baktım.
"Taşı diyen yok zaten insan gibi uyandırabilirdin."dediğimde sanki kale bile almamış gibi önüme geçerek kaşlarıyla emir vererek,"Düş önüme."diyerek emir verdi.Gözlerimi şuan devirirsem gözlerimi yerinden çıkarma ihtimali çok yüksekti o yüzden dudaklarımı birbirine bastırarak ayaklarımı çamura rağmen yere bastırarak ormanın ortasında sadece bir tane ışığı yanan eve doğru yürüdüm.
Kapının açık olmasına şaşıracaktım ki jimin'in sesini duyduğumda neden açık olduğunu anlamıştım.İçeriye adım attığım gibi burnuma gelen alkol ve sigara kokusuyla birlikte yüzümü buruşturdum.Hiç sigara kullanmayan biriydim ve aynı şekil alkolde.
Taehyung arkamdan gelerek kapıyı kapatmış ve her zaman ki tekli koltuğun önüne geçerek şömineye baktığında bende yüzünü incelemeye başlamıştım.Şöminenin ateşi onun gözlerine yansıdığında gözlerinde oluşan sıcaklıkla şeytanı anımsattığına yemin edebilirdim.
Bana dönerek o koyu kahverengi gözlerini gözlerime dikerek yüzüme dikmişti.Ben onun gözlerine bakmayıp Jimin'lerin yanında duran boş koltuğa geçerek tırnaklarımı avucuma bastırdım dudaklarımı düz bir hale getirdim.
Yoongi,"Yarın ki planımız ne?"diyerek Taehyung'a soru yöneltti.Taehyung'a baktığımda gözlerini benden çekerek Yoongi'nin sorusuna cevap vermek için dudaklarını araladı fakat çalan kapı sesi ile soruya cevap vermesi yarıda kaldı.
Taehyung hızla kaşlarını çatarak ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldiğinde bende korkarak ayağa kalkmıştım.Bu hareketimi Taehyung fark ettiğinde,"Otur yerine."diyerek sert bir şekilde konuştu.O dün ki silahlı kavgadan sonra korkmamak elimde değildi.
Taehyung kapıyı açtığında,elinde poşet olan ve her halinden kurye olduğu anlaşılan adamla kaşlarımı çatmıştım.Ormanın ortasında sadece bir tane ev vardı o da burasıydı ve kimse bir şey istemediğine göre bu adam kimdi?Ya da istemişler miydi?
Taehyung,"Kimsin?"dediğinde adam kafasındaki şapka yüzünden görünmeyen yüzünü ortaya çıkardığında ağzım şaşkınlıkla aralanmıştı.Min Joon!
Min joon hem sınıf arkadaşımdı hemde belki bir ihtimal kurtulma şansı elime geçmişti!
"Min joon!"diyerek hepsinin bana bakmasını sağlamıştım.Min joon ise benim gibi şaşırıp,"Jungkook?"dediğinde ona doğru koşacağım sırada Jimin'in beni durdurmasıyla kaşlarımı çattım.Bu her yerden çıkmak zorunda mıydı?
Taehyung olayı anlamaya çalışır gibi,"Sen kimsin?"diyerek ikinci kez sorarak Min joon'a baktı.Min joon ise ters bir şeylerin olduğunu anladığında kaşlarını çatıp gözlerini Taehyung'a dikti.
Min Joon,"Jungkook benim arkadaşım onun burda ne işi var?"diyerek ormanın ortasında sadece bir tane olan evde bulunduğum için o da şaşırmıştı.Kesinikle bir şeylerin olduğunu anlamıştı.Tek umudum şuan Min joon'du.
Taehyung,"Jungkook senin bir sikin değil o benim."diyerek tehditkar bir şekilde konuştuğunda sinirle dişlerimi sıktım.Ne sanıyordu bu?Babam babasını öldürdüğü için beni kurbanı falan mı?Galiba öyleydim ve bunu benim çekmem ne kadar ironikti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnnocent prisoner | Taekook
ActionJeon Jungkook'un polis babası Kim Taehyung'un suçsuz yere hapiste olan babasını öldürmüştü.Kim Taehyung ise intikamını hiç bir suçu olmayan Jeon Jungkook'dan almaya yeminliydi.