Sekizinci Bölüm♦️
Başlangıç. Bir hedef bir amaç uğruna başladığımız yol ve bir de hiçbir amaç olmadan yaşamaya başladığımız başlangıçlar vardı. Doğumumuz, bizim beklemediğimiz bir anda, yaşama atılışımız bile bir başlangıçtı.Şimdi ki başlangıç, geleceğim ve çıkar ilişkileri için başlanan bir durumdu.
Evden çıkmış üzerimdeki montumun fermuarını çekerken, Yiğit beyaz arabanın ön kapısını açıp, yerleşecekken çok kısa bir bana baktı. Olduğum yerde dikilmeyi bırakıp hareketlendim ve arka kapıyı açıp oturdum. Hemen önümdeki koltukta oturuyordu Yiğit. Bu demek ki arabayı kullanacak olan kişi Katreydi.
Katre evden montunun ve pantolonun ceplerini kontrol ederek çıktı. Hemen arkasından ayaklarını sürüye sürüye gelen Adayı gördüm. Katre şoför koltuğunda yerini alırken Ada daha yeni kapıyı açıp hemen yan tarafımda yerini alıyordu.
“Keyifli yolculuklar dileriz hanımlar ve Yigitçiğim.” Dedi Katre ve arabayı bahçeden çıkarıp ana yola girdi.
“Ne komik...” diye homurdanan Adayı üçümüz de duymuştuk ama takmadık. Ben ılımlı yaklaşımından dolayı Katre’yi seviyordum ama hayat öyle ters köşelerde dolu olabiliyordu ki, insanları severken de ikilemde kalıyordum. Çünkü sevdiğimiz her bir bireye aslında güven bağlamaya başlarız ve güven çok sarsıntılı bir ip üzerinde yürüyen hokkabazdı benim için.
Yolculuk Ada ve benim için sıkıcı, Katre ve Yiğit’in ne hakkında konuştuklarını bilmediğimiz kısa muhabbeti ile geçmişti. Ben arabadan inerken, Ada önden beni beklemeden gitti. Onun ardından sesli bir nefes bıraktım. Arabadan inmiş olan Katre’ye döndüm. Hafifçe gülümsedim.
“Güle güle.” Dedim.
“Güle güle ve ona dikkat et.” Dedi Katre bana cevap olarak o dediği kişi Adaydı. Ona başımı sallayarak tamam demeye getirdim ve o şoför koltuğuna tekrar yerleşirken, arkamı dönüp gitmem gerekirdi ama ben bir iki saniye dahi olsa, camı açık bırakmış ve sağ profili gözler önünde olan Yiğit’e baktım. Dümdüz bir surat ile okulu inceliyordu. Ona bakarken çalışan araba ile hemen arkamı döndüm ve okulun bahçesine girdim.
Okul büyüktü, bembeyaz ve tertemiz boyanmış duvarları, bahçesinde bulunan yeşil, beyaz, siyah ve kahve oturma bankları vardı. Bunun dışında bir köşede futbol sahası vardı. Okulun bahçesinde dolaşan gözlerim bu sefer öğrencilere takıldı. Bir sürü yaşıtım vardı. Bu görüntü yabancı değildi bana ama bir yandan da yabancıydı. Kızların parlak ve uzun saçları, yüzlerindeki aydınlık, duruşları biz buranın elit kişileriyiz diyordu. Erkekleri ise kasıntı bir biçimde gergin tuttukları omuzları ile bahçede dolanıyorlardı. Bunların arasından okul lakosunu giyinip, kıvırcık kısa saçlarım ve soluk olduğunu bakmadan bildiğim yüzümde duruyordum.
Ve yüzümün sol tarafına yakın kalan çenemde bulunan bir dikiş izi ile buradaki kızlara oranla haykırıydım. Yüzüme bakmamaya inat ettiğim günlerde birden ayna ile yüz yüze gelince gördüğüm ilk şey dikiş izi olmuştu. Sonra elmacık kemiklerimdeki morluklar ve alnımda bulunan kabuk bağlamış yaraydı. Hepsi gitmişti bir tek o günden bana kalan çenemdeki yara izi olmuştu, bir de bacağımda ki ameliyat izleri...
“Bu kız okulda yeni mi ne?” bu ses nereden geldi ise beni düşüncelerimden almıştı. Geldiği yeri bulduğumda, iki bankın karşılıklı koymuş ve birisinin tepesine oturup diğerine ayaklarını koymuş bir oğlan gördüm. Yanında iki oğlan daha vardı ve bir tane de kız.
Cevap vermedim. Önüme döndüm ve okulun merdivenlerinde çıkıp içeri girdim. Önceden öğrendiğim sınıfıma nöbetçi öğrenciye sorarak buldum. Sınıfa girdiğimde duvar kenarında oturan Adayı gördüm. Kafasını sıraya gömmüştü, uyuyor muydu bilmiyordum. Boş sıra ararken cam kenarında en arkanın bir önünde bomboş sırayı gördüm. Oraya gittim ve cam kenarına yerleştim. Sınıfa çok kısa bakmıştım. Klasik bir sınıf düzeni vardı, tek fark daha yeni, daha canlı ve pahalı olduğunu belli eden duvar boyaları ve sıraları vardı. Bu kadardı. Yolda Katre, Azer denilen çocukla aynı sınıfta olduğumu söylemişti o yüzden merakla o çocuğu bekliyordum. Bir fotoğrafını bile görememiş ve kimi beklediğimi bilmeden gelmiştim.
Sınıf git gide kalabalıklaşmaya başladı. Sağ elim sağ yanağıma dayalı kapıya bakıyordum. İçeri giren ve bahçede bana “ Bu kız okulda yeni mi ?” Diyen çocuk ve arkadaşları girdi. En son giren kişi de gözlerim takıldı. Beyaz ama içlerinde sarılar da olan saçları ve uzun boylu bir oğlan girdi. Elleri cebinde, başı dik bir şekilde cam tarafına doğru geliyordu. Gözlerimi ona diktiğimi fark edip, hemen bakışlarımı camdan dışarı çevirdim. Okulun bahçesine giren çıkan tek tük insanlara bakarken yanıma birisi oturdu. Göz ucu ile baktığımda o çocuk olduğunu gördüm. Tuhaf saçlı çocuğun... pencereye bakmaya devam ettim ama çocuğun delici bakan bakışlarını üzerimde hissediyordum. Sebepsizce titreyen göz bebeklerimle bana gözlerini diken çocuğa doğru yavaşça dönüp baktım. Gözleri kısılmış beni inceliyordu. Delici bakışların sahibi bir çift açık kahve gözlerdi.
“O tarafta ben oturuyorum.” Dedi. Sesi kalındı. Dudaklarımın kuruduğunu hissettim ve dilimin ucu ile dudaklarımı ıslattım.
“Bilmiyordum.”
“Belli, bir daha oraya oturma.” Dedi. Gözlerimi kırpıştırdım. Üç ay boyunca Karmen ve Handan hanım, bazı durumlarda alttan almamamı ve cevabını vermemi söylemişlerdi. Handan hanım arkamda kendisinin olduğunu bile söylemişti. Bunlar neden şimdi aklıma geldi biliyorum ama hatırlamam iyi olmuştu. Bir oyun oynuyorsak, kendim olmak yerine kendime başka bir karakter yaratabilirdim ve o karakter benden daha cesur olabilirdi. Denemekten bir zarar gelmezdi.
“Neden, tabulu malın mı?” Dedim, hatırladığım öğütten güç alarak. Saçları gibi kaşları da beyaz ve sarımsıydı. Kaşlarını çatmıştı.
“O kadar para ödüyoruz, olabilir.” Dedi. Kolej okulu sonuçta her türlü parası ile övünürlerdi. Yutkundum ve bir şeyler demek için aklımda düşüncelerimi toparlamak isterken sınıfa hoca girdi ve böylece cevap vermekten yırttım ya da ben öyle sanıyordum.
“Ne oldu cevabın yok mu?” Diyerek kulağıma doğru fısıldadı. Güçlü olmam lazımdı. Bir kere ayakta durmayı bırakmak istemiştim ama hayat yine beni ayakta bırakmıştı o zaman güçlü durmak, en azından güçlü rolü kesmem gerekiyordu.
“Yo cevabım var. Hem de sana yakışır bir cevap.” Dedim bende fısıldayarak. Yerimize otururken ona bakmadan cevap verip ders kitabımı sıranın üzerine çıkarmıştım. Bu bana yapılan veya denilen kötü söz, davranışlara karşı takındığım umursamaz modumdu ve ona bunları yapmadan önce verdiğim cevap şuydu;
“O kadar para ödüyoruz sonuçta."
♦️♦️♦️
Bölüm sonu. Umarım beğenmişsinizdir.
Nasılsınız? Nasıl hissediyorsunuz?
Umarım iyi hissediyorsunuzdur.Bu yeni çocuğu nasıl buldunuz ve sizce nasıl birisi çıkacak?
Kendinize iyi bakın, görüşürüz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhlar-Ara Verildi-
General Fiction"Boşluktan düşerken kaybettiğim tek şey ruhumdu." 01.12.22