12/Tuzak mı Yoksa Yardım Eli mi?

4 2 13
                                    

Bölüm on iki

Karmakarışıktım.

Bilmediğim bu durum karşısında ne yapacağıma karar veremiyordum. Önceden bildiğim bir durum içerisinde idim ama şimdi ne yapacağımı bilmiyordum.  Yetimhanedeyken en azından bana yapılacak tüm davranışları tahmin edebiliyorum, Çünkü orası benim alışık olduğum bir kafesti. Şimdi bulunduğum kafe size bana olağandışı geliyordu. Kimden nasıl bir darbe geleceğini  tahmin edemiyordum. Karşımdaki kişi Azer karlıydı. Gizemli ve bu okula sahibiydi.  Popülaritesi yüksek ve o çok saygıdeğer bir öğrenciydi.  Saygıdeğer olması iyi bir öğrenci olmasından dolayı değil, Okulun sahibinin çocuğu olmasıydı.

İç sıkıntısıyla oturduğum sırada yaslandım. Beden dersin sonlarına gelmiştik.  Duvardaki saate gördüğüm rakamlar bunu söylüyordu.  Duvar'da gördüğüm rakamlar dakikalarca Azer Karlı'nın sırrı ne olabilir diye kafa yorduğumu gösteriyordu. Ulaşabildiğim bir sonuç yoktu.  Herhangi bir şey olabilirdi,  Azer zengin birisiydi. ne tür bir halt yediyse bunun parayla çözülebilirdi. Belki de çözmüştü de ama şu an tek büyük derdi Beril olmalı. Beril parayla satın alamayacağı birisi çünkü zaten zengin. Beril kendisini satıyordu. yalan bir sevgi, yalan bir güven, yalandan pozlar ve yalandan bir aşk.

Sınıf kapısını gıcırtısı ile bakışlarımı direk kapıya çevirdim. Sınıfa doluşan öğrenciler yerlerini alırken, bilerek Azer'in Gözlerinin içine baktım. bana gülümsedi. Beril ile yaptıkları konuşmayı duymasaydım, O gülüşe kazanabilirdim. 

Kanmadım, üzerine aynı yapmacık gülümseme ile karşılık verdim. Hemen yanımdan geçerken sol elinin işaret parmağıyla omzuma sürtündü ve tek gözünü kırpıp en arkadaki sıraya geçti. tepki vermeden önüme döndüm döndüğüm gibi Beyaz ile gözlerim kesişti.  Gözlerinin altında bir anlam yatıyordu.  Gözlerindeki anlamları çekmeden tepeme dikildi ve yanıma oturdu.

"Etkilenmedin." Dedi. Dediğine şaşırmıştım ama en çok anlamasına şaşırmıştım.

"Nasıl yani?" Dedim. Bana baktı.

"Azerden etkilenmedin ama öyleymiş gibi davranıyorsun." Dedi direkt. Ses tonu, söylediği cümlelerden net olarak emin olduğunu bellirtiyordu.

"Nasıl anladın?" Dedim ama bir yandan  üzerime dikilmiş gözler var gibi hissediyordum. Gözleri üzerimde olan kişi Azerden başka kimse olamazdı.

"Belli, en azından benim için baya belliydi." Dedi ve genişçe sıraya oturdu. Aldığım derin nefesi verdim ve önüme bir defter çıkardım. Defteri çıkarırken, Azer'e bakmıştım. Buraya bakıyordu. Baktığımı gördüğünde bana, gizleri ile Beyazı gösterdi. Merak etmişti. Merakına karşılık sadece omuz silkip önüme döndüm.

"Ne kadar tanıyorsun onu?" Dedim ama bunu derken, sol elimi, sol yanağıma yaslamıştım. Böylece konuştuğumu görmezdi. Her ne olursa olsun, Azer'in dikkatini kötü anlamda çekmemeliydim.

"Çok diyemem ama ciğerini anlayacak kadar tanıyorum diyebiliriz." Dedi dümdüz sınıftaki beyaz tahtaya bakarak.

"Ciğerini?" Dedim ve bir saniye sonra sınıf kapısı açıldı. Hoca gelmişti. Hoca sınıf defterini dolduran kadar Beyaz'dan bir cevap bekledim. En sonunda cevap vermeyeceğine karar verdiğimde, diz kapağımla diz kapağına vurdum.  Bana, beyaz belirsiz kaşlarını çattı.

"Cevap?" Dedim.

"Cevap mı istiyorsun? Şunu söyleyeyim. Azer'e bulaşma." Dedi. Evet bunu herkesten duyuyordum ama birisi bile bana net bir cevap vermiyordu!

Kayıp Ruhlar-Ara Verildi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin