13/ Orman Evi

8 2 13
                                    


On üçüncü Bölüm

Koca bir sessizlik olacağını sandım.

Koca sessizliğin ardından duvarların üzerime yıkılacağını düşündüm.

Ama hayır, ikisi de olmadı. Koca bir sessizlik yoktu. Kalbimin atışı başka diyardan duyulabilirdi.

Ve hayır, duvarlar üzerime yıkılmadı. İlk kez oluyordu. İlk kez duvarlarıma tohum ekiliyordu.

Soruyu sorduğum gibi Yiğit belimden yakalamış ve beni camdan içeri çekip sarılmıştı. Bunu çok hızlı yapmamıştı ama bana öyle gelmişti.

Bu sefer yanıtım geri itilmemişti.

Burnumda hissettiğim sızı, birazdan gözyaşlarına boğulacağımı söylüyordu ama bu sefer hem acı hem mutluluktandı.

Başım Yiğit gögüsüne yaslı, ellerim dik ve gergin belinde duruken onun ellerinden biri belimde biri ise tam omzum ile sırtım arasındaydı. Çenesi saçlarımda değildi. Nefesi havaya karışıyordu ama nefsinin sıcaklığını hissediyordum.

"Tam bir baş belasısın." Dedi dakikalar sonra. Burnumu çektim ve dolu gözlerimle ona alttan baktım.

"Ne yaptım ki?" Dediğimde, dışarı bakarken bakışları bana döndü.  Biraz durdu ve beni inceledi. Büyük ihtimal kızarmış burnum ve dudaklarım kötü duruyordu. Saçlarım zaten darmadağın bir kıvırcıktı. Ama en önemlisi hâlâ beni kollarının arasında tutuyordu ve hâlâ ona sarılıyordum.

"Şu haline bak gerçekten... ıslak yavru kedisin." Dedi  ve bir adım geri gitti. Elleri hâlâ belimdeydi. Ben artık ona tutunmuyordum. 

"Kusura bakma." Dedim saçma bir şekilde. Gözlerimi ondan kaçırdım. Elleri bedenimi terk etti. O zaman bir soğuk vurdu bedenimi. Oysa benim elleri hep sıcak olurdu, bedenimde. Onun elleri, sıcaklığı gidince soğuk oldum.

"Neyse... artık git ve uyu." Dedi Yiğit. Durdum. O bana arkasını dönerken ben de yeni yeni bir rüyadan uyanır gibi uyandım. Adımlarımı kapıya atarken, gök gürledi.

"Tabi huzursuz hissedersen kalabilirsin."  Dedi seni kısıktı. Sanki yıllardır bunu bekliyormusum gibi bir his vardı içimde. Zaten yıllardır bunu bekliyordum, içimdeki his gerçekti. Oda da adımlarım onun yatağına ilerledi. Başında durdum. Yiğit kendini sırt üstü atmıştı, uzanıyordu.

"Emin misin?" Dediğimde. Oflayıp, yatağının yan tarafını gösterdi. Yatağı iki kişilikti, ses etmeden diğer tarafa yürüdüm ama uzanırken konuşmadan edemedim.

"Benden pek haz etmiyorsun,biliyorum." Dedim. Onun gibi sırt üstü uzandım. Üzerime örtüsünü çektim. Yeni yıkanmış yumuşatıcı ve parfümü kokuyordu.

"Onu kim dedi?" Dedi bana.

"Sen." Dedim. Bazen böyle ılımlı davranıyordu bazense yokmuşum gibi.  Neden yalnızken daha ılımlıydı bana, başka birileri varken soğuk. Garipti.

"Dediğimi hatırlamıyorum, saçmalamayı kes bence." Dedi. Dudak büzdüm ve ona baktım. Baktığım gibi bakışları ile çarpıştım.

"Saçmalamıyorum." Dedim. Bana bakmayı kesti. Ben ise ona bakmaya devam ettim. Yüzü keskin hatlardan oluşuyordu ama yanaklarında ki hafif dolgunluk da kendini belli ediyordu. Burnu hafif bir kasisliydi, karakteristik duruyordu.

" Uyu yavru kedi uyu." Dediğinde  önüme döndüm.

"İyi geceler." Dedim uzatmadan. Ondan bir yanıt almadım. Sadece gece lambasını kapattı ve karanlık odayı ele geçirdi. Devam eden gök gürültüsü ve şimşek beni geriyorken, kendime yanında biri var telkinleri veriyordum. Ve tekrar odayı aydınlığa çeviren bir şimşek çaktı. İrkildim ve uyuklamanın verdiği sersemlikle düşüyormuş gibi hissettim.

Kayıp Ruhlar-Ara Verildi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin