Merhabalarr..
Bu yazmaya başladığımız ilk fic. Bu yüzden elbette ki yanlışlarımız vardır. Sizden ricamız kusurlarımızı görmezden gelmeniz. Umarız ki bu fici seversiniz:))
Iyi okumalarr:)))
💖💖💖💖💖💖
-
-
-
-
-
-
-İhtişamı,zerafeti,ve büyüklüğü ile bilinen Güney Kore'nin en soylu ailelerinden biri olan Jeon ailesinin sarayında her haftasonu olduğu gibi tüm aile kahvaltı yapmak için orda toplanacaklardı.
Saray; Aşçıları,cariyeleri,kalfaları, bahçe görevlileri, ve sarayın kapısının önünde bekleyen Jeon ailesinin güvenliğinden sorumlu olan saray koruyucuları ile oldukça kalabalıktı. Özellikle haftasonları tüm aile toplanacağı için herkes çok ayrı bi telaşa kapılmıştı. Hele ki cariyeler aralarında en fena olanlardı.Hepsi Prens Jeon'un gözüne girebilmek,hatta onu sırf bir kere olsun görebilmek için sıraya giriyor,birbirleri ile kavga ediyor hatta Prens'i sabah uyandırmaya gidebilmek için kendi aralarında bir sıra bile oluşturmuşlardı.Günü gelen Prens'i uyandırmaya gidiyordu. Eğer Prens gelen cariyeyi beğenirse ona beyaz kumaş bir mendilini veriyordu ve bu cariyenin akşam helvete, yani Prens'in koynuna gireceği anlamına geliyordu. Ve bu da cariyeler için adeta rüya gibi birşeydi.
Cariyeler kendi aralarında sataşıp didişirken o sırada herşeye yetişmeye çalışan ve herşeyin eksiksiz olmasını isteyen Başaşçı kadın Gyeong-hee sinirli ve sitemkâr bir ses tonuyla söze başladı.
" Tanrı aşkına! sabahtan beri başımın etini yiyip bitirdiniz yeminle. Ben burda oradan oraya koşuşturayım siz halâ didişin. Kesin kavgayı da şu tabak,çanakları sofraya götürün hadi hadi oyalanmayın."
dedi. Sonra elindeki tabakları aceleyle cariyelerin ellerine bir bir tutuşturmaya başladı. Başaşçı'nın elindeki tabakları zoraki olarak da olsa alan cariyeler halâ sessizce sitem ederek birbirlerine laf atıyolardı. O sırada sarayda cariyelerden sorumlu olan kalfa Mi-young, lafa başladı.
"Sen hiç merak etme benim tombiş Gyeong'um ben hemen aralarından en terbiyelisini en güzelini ve zarifini Prens'imiz için seçip göndereceğim. Başka bir isteğin var mı benden? "
dedi.Başaşçı Gyeong-hee 30 yıla aşkın süredir o sarayda çalıştığı için dolayısıyla oradaki bütün çalışanlardan daha eski ve daha yaşlı idi.Bu yüzden tüm saray halkı ona bir abla,anne gözüyle bakarlardı. Hatta Prens Jeon bile onun elinde büyümüştü. Gyeong saraya ilk geldiği yıllarda Prens'in hayatını kurtarmıştı.
Prens daha küçücük bir bebek iken Gyeong gece geç saatlerde Prens'i kontrol etmeye gitmiş ve Prens'in ateşler içerisinde kıvranırken bulmuştu. Hemen orada Prens'e müdahale edip onun hayatını kurtarmıştı. Ve Tabiki Kral Jung-hoon, bu iyiliği karşısında Gyeong'u ödüllendirmiş ve onu hizmetçilikten alıp başaşçı ve mutfak görevlisi yapmıştı ve bu yıllarca da böyle devam etti. O yüzden Prens Jeon çocukluğundan beri Gyeong'a apayrı bir sevgi ve minnettarlık duygusu içerisinde büyümüştü bu böyle olmaya da devam ediyordu. Sonra Başaşçı lafa başladı.
" Yok, yok. Her şey tamam zaten, sen şu cariye denen küçük canavarları başımdan al başka da hiç bişey istemem ben. " dedi.
Bunu duyan kalfa ufak bi kahkaha patlattı ve cariyelerin olduğu yere gitti. Bütün cariyeleri etrafına toplayıp hepsini baştan aşağı süzmeye başladı. Sonra aralarından bir tane sarışın, dalgalı saçlı, yeşil gözlü adete oyuncak bebeğe benzeyen bir cariyeyi seçip Prens'in yanına gönderdi. Cariyenin ismi Eun-ju idi. Evet, evet cariyeler seçilirken en güzelleri ve zarifleri seçilirdi. Hatta sarayda; cariyeler ahlak,terbiye, ve edep dersleri görürlerdi.Bunların hepsi cariyelerin Prens'e layık bir eş olması içindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Querencia; Taekook
FanfictionGüney Kore'nin en saygın kraliyet ailesinden biri olan Jeon ailesinin tek veliyahtı olan Prens Jeon çıktığı bir av gezisinde çobanın oğlu Kim Taehyung'a ilk görüşte aşık olur.