Jungkook'un ağzındanTae,bana Querencia'nın önüne gelinceye kadar eşlik etmişti. Güvenli gittiğimden emin olabilmek için gözü sürekli üzerimdeydi. İkimizde birbirimizi görmeyi bırakana dek bakmıştık birbirimize. 15-20 dakika civarında yürüdükten sonra o meşhur, herkesin dillerinden düşmeyen sarayımızın devasa kapıları görünmeye başlamıştı. Tanrı biliyor ki şuan belki de yapmak istediğim en ama en son şey o saraya ayaka basmaktı. Beni oraya taşıyan şey sadece vücudumdu. Ruh o an yok gibiydi. Bu hep oluyordu. Sarayın içinde kendimi güvende hissetmiyor gibiydim. Fakat saraydan dışarı ne zaman çıksam,sanki özgürlüğüne kavuşmuş gibi hissediyordum. Saraya iyice yaklaştığımda kapıda beni gören askerler selam verdiler ve kapıyı açtılar. Bu sefer tünelden yani kilerin arka kapısından çıkmadığım için herkes biliyordu benim sarayda olmadığımı. Bu yüzden Hoseok Hyung'da dahil olmak üzere kapıdaki askerlerde kapıda dikilmiş benim gelmemi beklemişlerdi. Sarayın kapısının tam önüne geldiğimde kafamı yukarıya doğru kaldırdım. Kapıların en üst tarafı görünmüyordu bile. Birkaç saniye öylece durduktan sonra derin bi nefes vererek kapıdan içeriye doğru adımlar atmaya başladım. Beni gören Hoseok Hyung'da hemen yanıma geldi. Her zamanki gibi hiçbirşey söylemeden arkamdan geldi. Odama girinceye kadar tek laf etmemişti.
Odama girdikten sonra direkt kendimi yatağa attım. Sırt üstü yatar pozisyonda öylece tavanı izlemeye başladım. Odanın içinden sesler geliyordu. Hoseok Hyung olduğunu bildiğim için tepki dahi vermedim. Halâ hiçbirşey sormamıştı. Konuşmuyordu bile. Birkaç saniye sonra elinde iki kadeh içkiyle yanıma geldi. Onun geldiğini görünce yerimden doğrulup oturdum ve sırtımı yatağımın başlığına yasladım. O da aynı şekilde sırtını yatağımın başlığına yasladı ve iki ayağını birden yatağıma uzattı. Bir ayağını kendine doğru kırdı ve elindeki kadehlerden birisini bana uzattı. İkimizde birkaç yudum aldıktan sonra onun,benim anlatmamı beklediği için hiçbirşey sormadığını,ama neler olduğunu çok merak ettiğini anlayıp herşeyi kendim anlatmaya karar verdim. Her ne kadar belli etmemeye çalışsa da şuan deli gibi merak ettiği gözlerinden okunuyordu. Tıpkı öfkesi gibi... dürüst olmak gerekirse Hoseok Hyung'un ailemi sevdiğini hiç düşünmüyorum. Çünkü sevilecek hiçbir tarafları yok. Çalışanlarını sürekli küçük düşüren, onlara baskı yapan-bazen hakaretler eden- dışarı çıkmalarına dahi izin vermeyen kısacası onları sanki köleleriymiş gibi kullanan bir aileyi neden sevsinler ki zaten.. Bu yüzden ne Hoseok hyung'a ne de sarayda çalışan onlarca çalışana asla kızamazdım bu konu da. Kadehimin dibinde kalan son yudumu da tekte kafama diktim. Hoseok hyung şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Asla böyle birşey yapacağımız beklemiyordu çünkü. Alkolle çok aram yoktu. İçerdim,ama asla kafaya dikmezdim ve en fazla 3 kadeh içer sonra da sızan birisi olduğum için bir kadehi kafaya diktiğimi görmek onu şaşkına çevirmişti resmen.
"Evleniyorum hyung..."
"NE?"
"Duydun işte. Evleniyorum. Babam Prenses Chun-Hei'nin sarayına gidecek. Ve onu bana isteyecek."
"Hassiktir.. Oğlum bak şaka falan yapıy-"
"Sence böyle birşeyin şakasını yapar mıyım ben hyung? Şakasını dahi yapmam! Bu sefer farklı hyung,bu sefer çok farklı.. yemek masasında prensesle beni yakıştırmakla kalmıyorlar artık. Direkt gidip prensesi isteme leveline atlamışlar."
"Ne zaman gidecekmiş peki? Sana kendisi mi söyledi? Baban yani."
"Hm kendisi söyledi. Benimle evlendireceği kızı istemeye gideceğini en son gün bana söyleme zahmetinde bulundular majesteleri..."
"Şaka gibi,ama güldürmeyenlerden.. Nasıl bi ailesiniz siz oğlum."
"Varya hyung birşey diyim mi ben artık onlara o kadar çok alıştım ki,ne yapsalar normal benim için. Birgün böyle gece yatağıma girmiş uyurken prenses'i alıp gelinlikle karşıma getirseler,evlendiniz siz deseler yine şaşırmam biliyor musun? Öyle bir bıkmışlık ve alışmışlıklar var yani içimde onlara karşı.."
![](https://img.wattpad.com/cover/337512008-288-k336082.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Querencia; Taekook
FanficGüney Kore'nin en saygın kraliyet ailesinden biri olan Jeon ailesinin tek veliyahtı olan Prens Jeon çıktığı bir av gezisinde çobanın oğlu Kim Taehyung'a ilk görüşte aşık olur.