Merhabalaarrr
Jungkook çok değişik hissediyordu. Hem üzgündü hem de babasını ilk defa öyle gördüğü için şaşkındı. Sanki bu zamana kadar karşısında dağ gibi duran adam gitmiş de yerine hastalıktan ölmek üzere olup son vasiyetlerini veren bi ihtiyar gelmiş gibiydi. Durumu öğrenebilmek için hemen hekimi odasına çağırdı.
"Babamın durumu nasıl? Hastalığı ne? Tedavisi? "
"Maalesef ki hastalığını henüz anlamış değilim Prens'im. Bunun için bir kaç gün daha babanızı gözlemlemem lazım. Ancak öyle söyleyebilirim durumunu."
"Çok ağrısı vardı. En azından onlar için birşeyler yapamaz mısınız? "
"Ağrısının dinmesi için özel merhemler,ilaçlar hazırlayacağım Prens'im. Gün batmadan elinize ulaşmış olurlar."
"Anladım. Elinizden geleni yapın lütfen. Ve herkesten önce babamın durumunu bana söyleyeceksiniz anlaşıldı mı? "
"Siz nasıl isterseniz Prens'im."
"Teşekkürler, çekilebilirsiniz."
Hekim Prens'e selamını verip odadan çıktı. Sonra Jungkook'ta odasına çıkacakken koridorda daha demin onu tehdit eden cariyeyi gördü. Cariyenin gözlerine intikamla karışık bi şekilde sertçe baktı. Tam yanına gidip ağzına geleni söyleyecekken bir el arkasından omzuna dokundu. Arkasına döndüğünde ise sinirden yada sıcaktan kıpkırmızı olmuş suratıyla ona bakan Hoseok'u gördü.
"O iki saat senin götüne girsin lan.. "
Jungkook, Hoseok'un böyle birşey demesini beklemiyor olacak ki az önce ki sinirli hali bi anda ortadan kaybolmuştu ve büyük bir kahkaha attı. Sonra bi eliyle Hoseok'un kolundan tutu diğer eliyle de ağzını kapattı çünkü saraydaki diğer insanlar Prens'e küfür ettiğini duysaydı direkt Kral'a söylerlerdi ve bu da hiç iyi şeylere sebep olmazdı. Jungkook, hem gülüyor hemde resmen boğuşarak Hoseok'u odasına sokmaya çalışıyordu. Tam odanın kapısına gelmişlerdi ki Hoseok, Jungkook'un elini ısırdı. Ve Jungkook acıyla bağırdı.
"Ahhh, manyak mısın lan ne ısırıyorsun. Kuduz güvercin gibi... "
Jungkook,tekrar büyük bir kahkaha attı. Bu sefer Hoseok,dayanamayıp söze girdi.
"Gül tabi gül... şu iki saatte ben neler çektim neler yaşadım haberin yok nasılsa gül sen. Ayrıca kuduz güvercin bile senden daha az iş açardı başıma. En azından onun yüzünden dağ ayısı,maymundan 1 dakika önce doğmuş Chung-hee denen varlıkla hamam da 2 saat kalmazdım. "
Jungkook,kahkahalarını zorla durdurmaya çalışıyordu.
"Fena mı oldu.. gözün gönlün açıldı işte. Yardıma bi sürü cariye göndermiştim zaten."
"Sorun orada zaten. Gönderdiğin hiçbir cariye gelmedi ki amınakoyayım. Neymiş Chung-hee hazretleri cariyeleri acemi buluyormuş da işin ehli olan bana herşeyini emanet edebilirmiş de.. "
"Nasıl yani cariyeleri kabul etmedi mi? "
"Etmedi işte. Bu sarayda ki adamlarda birşey var. Gerçekten var ulan bir sürü cariye kapınıza geliyor size hizmet etmek için siz geri çeviriyorsunuz. Bu saray bana en sonunda kafayı yedirttirecek ama ne zaman bilmiyorum.. "
"Cariyeleri de çok masum sanma hyung neler yaptıklarını bir bilsen.. "
"Bir bilsen derken? Çıkar ağzındaki baklayı yine ne boklar dönüyor bu sarayda. "
"Şu geçen geri çevirdiğim cariye vardı ya hyung hatırladın mı? "
"Şu sarışın dalgalı saçlı olan mı ee nolmuş ona? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Querencia; Taekook
FanfictionGüney Kore'nin en saygın kraliyet ailesinden biri olan Jeon ailesinin tek veliyahtı olan Prens Jeon çıktığı bir av gezisinde çobanın oğlu Kim Taehyung'a ilk görüşte aşık olur.