Hazir miyiz gencler💥💥💥
İyi okumalar💋***
Taehyung'un ağzından
Akşam olmak üzereydi. Abimle halâ konuşmuyorduk. Halâ birbirimize karşı çok soğuktuk. Aynı evin içerisinde yabancı gibiydik birbirimize karşı. Onunla zaten her abi-kardeş gibi kavga ederdik tabii ama bu sefer ki farklı gibiydi. Bu sefer ki çok farklıydı.. İkimizde birbirimize ağıza alınmayacak şeyler söylemiştik. Ve en önemlisi o bana vurmuştu. Canımı acıtan şey onun elleri değil bana karşı vuracak kadar dolmuş ve sinirli olmasıydı. Moralim gerçekten bok gibiydi.
Ama yine de içimde ufakta olsa bi enerji vardı. Çünkü bugün Kook gelecekti. Çünkü bugün eşsiz bi gündü ve ben ona karşı olan duygularımı açacaktım. İçimde ne varsa söyleyip benim olmasını isteyecektim. Onunla sözleşmiştik ve bugün buraya hemde benim evime onun için hazırladığım yemeğe gelecekti. Böyle sözleşmiştik. Moralim her ne kadar kötü de olsa bunu istesem de ona belli edemiyordum.
Çünkü o yanıma geldiği an, o yıldızlar kadar parlak ve eşsiz gözleriyle bana baktığı an tüm dünya benim için duruyor gibiydi. Gözlerinde o ışık,yanağındaki o küçük gamzesi beni resmen tekrar hayata döndürüyor, yaşama sevincim olmasını sağlıyordu. Belki de yaşama sevincim oydu...
Ben bunları düşünürken bir yandan da aynanın karşısında oturmuş kapatıcı ile göz altı morluklarımı ve dudağımın kenarındaki yarayı kapatmaya çalışıyordum. Çünkü Kook gelecekti. Beni güzel görmeliydi. Yüzümdeki kusurları görmemesi gerekiyordu çünkü o hep güzel şeyleri görmeyi hakediyordu. En az kendisi kadar güzel şeyler..
Dudağımın kenarındaki yara abimin tokatı sayesinde olmuştu. Gözaltı morluklarımda uyuyamamamdan dolayı olmuştu. Süngeri her dudağıma değdirdiğimde sızlamasını hissediyordum. En sonunda kapanmadığı için sinirlenip sert bi şekilde bastırdım dudağıma. Ve işi daha da bok ettim. Yaram kanıyordu. Ben kapatmaya çalıştıkça daha da beter etmiştim. Saat akşam 19.00'a 10 dakika vardı. Ve Kook tam 19.00'da gelecekti yemeğe. Yani Kanı durduracak vaktim yoktu. Bende yapacak bir şey olmadığı için küçük bi yarabandı alıp dudağıma yapıştırdım.
Tam ayağa kalkacaktım ki zil sesi geldi koridorun sonundan. Kook mu geldi diye düşünüyordum. Ama daha 10 dakika vardı gelmesine. Belki erken gelmiştir diye hemen koridorun sonuna doğru koşar adımlarla gittim. Kapıyı açmadan önce aynadan son kez baktım kendime. Elbiselerim yeniydi. Onunla buluşacağım için harçlıklarımı birleştirip yeni elbiseler ve ona bir hediye almıştım.
Gömleğimin yakasını düzelttim ve bi tane düğmesini açtım. Bunu neden yaptım bilmiyorum ama beraber aldığımız kolye daha çok ön plana çıksın istiyordum. Son kez aynadan kendimi süzüp saçlarımı elimle düzelttim ve boynuma Kook'un en sevdiği çiçekten olan parfümümü sıktım. Lavanta.. Onu ilk gördüğümde de bu koku vardı üzerinde. Daha fazla vakit kaybetmeden son kez derin bi nefes verdim ve kapıyı açtım.
Kook tam karşımda dikilmiş duruyordu. Ama bu duruş normal değildi. Omuzları biraz eğik,kafası tamamen yere bakar şekildeydi. Ve bir koluyla kapının köşesine tutunuyor gibiydi. Kapıyı açmama rağmen kaldırmamıştı kafasını. Onu böyle görünce ilk başta korktum ama yol yorgunudur diye düşündüm ve hemen boynuna atlayıp sarıldım. Evet doğru biliyormuşum. Kook gerçekten Lavanta gibi kokuyordu.. kokusunu içime çektim doya doya. Bi kolum omzundayken diğeriyle de belini kavramış, kafamı boynuna gömmüştüm. Kokusu.. Kokusu beni adeta cennet bahçelerine götürüyor gibiydi.. Fakat Kook benim sarılmama karşılık vermiyordu. Halâ yorgun olduğunu umut ederek kolunu kaldırmasına yardımcı oldum ve onunda kollarını omzuma bağladım. Ama bi kaç saniye geçmeden kollarını geri indirdi yere. Normalde böyle yapmazdı asla. Ben ona sarılınca o bana daha sıkı sarılırdı. Neler oluyordu? Kook'un neyi vardı? Anlamış değildim. Başımı onun boynundan ayırmadan söze girdim;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Querencia; Taekook
FanfictionGüney Kore'nin en saygın kraliyet ailesinden biri olan Jeon ailesinin tek veliyahtı olan Prens Jeon çıktığı bir av gezisinde çobanın oğlu Kim Taehyung'a ilk görüşte aşık olur.