0.7

305 51 81
                                    

02.09.2022
Teoman'dan

Asaf, attığım her adımı takip ediyordu. Çok tuhaftı açıkçası, kendimi anne örnek gibi hissediyordum ve Asaf da peşime takılmış, adımlarımı izleyen yavru ördek gibiydi.

Omuzumun üstünden ona bakarken, "Neden arkamdan yürüyorsunuz?" diye sordum.

Asaf, birkaç saniye düşündükten sonra, "Yanında yürümeyi tehlikeli buluyorum," karşılığını verdiğinde gözlerimi kıstım ancak dün akşamın etkisiyle başıma saplanan ağrı yüzünden, anında yüzümü buruşturarak önüme döndüm.

"Birisi arkamda olunca da, ben tehlikede hissediyorum," dedim, yürümeye devam ederken.

"Neden?" diyerek yanıma geldiğinde, istemsizce gülümsedim. Tuhaf bir şekilde, öyle söylediğim için yanıma geleceğini biliyordum.

"Çünkü görüş alanımın dışında kalıyorsunuz, tedirgin edici..."

"Mesela sana arkandan saldırsam, kendini kurtarabilir misin?"

Derin bir nefes alarak gülümsedim. "Evet, elbette kurtulabilirim ama lütfen, insan içinde bana saldırmaya çalışmayın," derken, gözlerimi samimiyetle koyu kahverengi gözlerine diktim. Dojodayken yaptığım şeylere ders diyebilirdim ama sokakta yaptığım her hareket, tehlikeli hatta ölümcül sayılıyordu.

Asaf, bana imalı bir gülümsemeyle yaklaşırken, "Sınıfa döndüğümüzde saldırırım ama..." dedi.

"Dojo."

"Ne?"

"Sınıfa verilen ad, dojo. Eğitim gördüğümüz alanın adı bu. Dojo diyoruz oraya," derken, favori kafeme geldiğimiz için öne atılıp kapıyı açtım ve Asaf'ın geçmesi için kapıyı tuttum.

Bana kaşlarını kaldırarak baktı ancak çok kısa bir an sonra yüzünü buruşturdu. Sanırım kaşındaki yara sızlamıştı. Eli, kaşına giderken, "Çok centilmensin," dedi.

"Hastaneye gitmeye ihtiyacınız var mı?" diye sordum, ardından kafeye girdiğimde.

"Yok."

"Ben sadece görünen yaralarınızla ilgilendim ama dün topallıyordunuz da... Vücudunuzun başka yerinde bir hasar var mı?" dediğimde, cam kenarındaki bir masaya oturdu ve hızla gözlerini, gözlerime dikti.

"Kontrol etmek ister misin?"

Gözlerimi kırpıştırarak, birkaç saniye boyunca yüzüne baktım. Yüzündeki gülümseme, ben ona boş boş baktıkça artıyordu. En sonunda boğazımı temizledim ve "Göremediğiniz yerlerde ağrınız mı var?" diye sordum.

Gözlerini devirdi ve elini kaldırıp, geriye yaslandı. Etrafına bakınıyordu, sanırım garson arıyordu. En sonunda bir garsonu gözüne kestirmiş olmalı ki bir noktaya kilitlendi ve elini hafifçe iki yana salladı.

Şu an karşımda oturan kişi, geçen hafta takıldığım Görkem olsaydı sanırım çoktan, "Hop, kardeşim bu masaya baksana bir!" diye bağırıyor olurdu.

Öküz herif.

Onunla görüşmeyi de bu yüzden kesmiştim zaten.

Asaf, "Ne bakıyorsun öyle?" dediğinde, hafifçe gülümsedim ve "Hiç..." diyerek omuz silktim. Nezaketinin beni hayrete uğrattığını bilmesine gerek yoktu, ne gibi insanlarla muhatap olduğumu düşünüp bana acıyabilirdi bile...

Bu sırada kasadan henüz dönmüş olan garsonun dikkatini çekmek için elimi kaldırdım. Ardından, sesimi fazla yükseltmeden, "Pardon," diye seslendiğimde, kız başını kaldırıp bana baktı ve o anda gözleri irice açıldı.

Aikidoka | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin