Mesajı açtığımda 2 tane uçak bileti fotoğrafıyla karşı karşıyaydım. Babam bana neden 2 tane uçak bileti fotoğrafı atmıştı ki? Biraz daha yakından inceleme yaptığımda biletlerin İstanbul-New York uçuşu olduğunu gördüm. Biletlerden biri babam adına kesilmişti. Ancak ikincisinin ismi fotoğraf bulanık çıktığı için tam olarak okuyamıyordum. Tek fark edebildiğim isminin içinde 'E' harfinin olduğuydu. Zaten nerdeyse tüm isimlerde bulunan bir harfi görmem benim için çok açıklayıcı olmadı. Tek bildiğim annemin adında olmayan bir harf olduğuydu. Kafamda çok fazla soru oluşmuştu. Babam neden Amerika'ya gidiyordu ? Kimle gidiyordu? Neden İstanbul? .... Ben aklımdaki sorulara birer cevap aramaya çalışırken fotoğraflar birden silinmişti. Yani yanlışlıkla atılmış mesajlar mıydı? Telefonumu aldığım yere geri koydum. Kafamı yastığa koyup uyumaya çalıştım. Ama kafamda bu uçak biletleriyle alakalı çok fazla soru varken uyumak mümkün müydü? Ve en önemli soru şuydu:
Babam Amerika'ya kiminle birlikte gidecekti??Sabah alarmımın sesiyle gözlerimi açtım. Dersim 08.30'da başlayacaktı. Dün yatmadan önce hazırladığım kıyafetlerimi elime aldım. Üzerime siyah crop kazağımı ve kot pantolonumu giydim. Kızıl saçlı olduğum için çok da renkli giyinmiyordum. Saçlarımı ve hafif makyajımı yaptıktan sonra odamdan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Ne olursa olsun evden kahvaltımı yapmadan çıkamıyordum. Benim aksime Aleda da hiçbir zaman kahvaltı yapamazdı. Tabii özel durumlar haricinde. Mutfak masasında bir portakal suyu ve sandeviç görmemle yüzümde güller açtı. Üstünde de bir not duruyordu:
O günden sonra senin her kahvaltını denetleyeceğim güzelliğim. İyi dersler :)
Hemen hazırladıklarını yiyip dışarı doğru adımlarken ayakkabılıkta duran arabamın anahtarını gördüm. Sonunda gelmişti. Anahtarımı alıp hemen yola koyuldum.
Radyomda çalan şarkıya eşlik ederek okula doğru sürdüm. Radyoda Ankarayla bozuşuruz çalıyordu. Gözlerim dolmaya başlamıştı ki neyseki o an okula vardım. Sınıfa girmemle herkesin gözünün bana dönmesi de bir oldu. Güz yarıyılının son günü birden bayılmam sayesinde artık okulda oldukça ünlü olmuştum. Önüme gelen ilk boş sıraya oturdum ve ders başlayana kadar telefonumla uğraşmaya karar verdim. İnstagramda hikayeler arasında gezerken bir kız arkadaşımın babasıyla çekindiği fotoğrafı gördüm. Ne de samimi ve güzel gülmüşlerdi. Bizim aksimize. Üzülmüştüm... Ben de babamla böyle olmak isterdim. Aynı Sara gibi... Babam kız kardeşim Sara ile çok iyi anlaşırdı. Hep güler ne isterse yapardı. Yani bana yapmadığı her şeyi ona karşı yapardı. Sara için mutluydum ama ister istemez kendim için de üzülüyordum. Bunu hak etmemiştim. Gözlerimin dolduğunu fark ettiğimde hemen kendime çeki düzen verdim. Gelen bir duyuruya göre bugün ilk dersimiz boştu. Saat 11'e kadar aylak aylak gezebilirdim. Bir cafeye gidip otursam iyi olabilir diye düşündüm. Okulumuza hemen hemen çok yakın bir cafeye gittim. Kahvemi söyledim ve elime kitabmı aldığım an aklıma bugün kampüsün bahçesinde çektiğim fotoğraf geldi. Hemen instagrama attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyaha Çalan Düşler
RomanceBir ilkbahar akşamı çiseleyen yağmuru izliyordum odamın penceresinden. Tüm yaşadıklarımın aksine bugünün güzel bir gün olmasını diledim içimden. O gün yani 15 Nisan Cumartesi... Hayatımın yerle bir olduğu günün üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti...