"This night is sparkling, don't you let it go
I'm wonderstruck, blushing all the way home
I'll spend forever wondering if you knew
That this night is flawless, don't you let it go
I'm wonderstruck, dancing around all alone
I'll spend forever wondering if you knew
I was enchanted to meet you"Sadece televizyonun aydınlattığı salonda elime boş kola kutumu alıp televizyondan açtığım şarkıyı söylüyordum. İzem ve Arya da bana eşlik ederken ben salonun ortasında dans ediyordum.
"This is me praying that
This was the very first page
Not where the story line ends
My thoughts will echo your name, until I see you again
These are the words I held back, as I was leaving too soon"Gözlerim kapıya kaydığında gülümseyerek bizi izleyen Arda'yı gördüm. Ona geri gülümserken şarkıya eşlik etmeye devam ettim. "I was enchanted to meet you
Please don't be in love with someone else
Please don't have somebody waiting on you
Please don't be in love with someone else
Please don't have somebody waiting on you"Arda yaslandığı kapı pervazından ayrılıp bana göz kırptı ve gitti. İzem ve Arya'ya baktığımda az önce yaşananlardan haberleri olmadığını, kahkaha attıklarını gördüm.
Şarkıyı durdurup yanlarına oturdum ve Arya'nın bacaklarına koydum kafamı. Nefes nefese kalmıştım. Arya'nın elleri anında saçlarımı bulduğunda İzem'le sohbetlerine katıldım.
"Hadi Uno oynayalım!" bir anda Arya'nın kucağından kalktım. Kızlar bana gülerken ben yerde emekleyerek konsolun altındaki çekmeceden uno kartlarına çıkartmaya gitmiştim bile.
...
"İyi geceler Arya'm!" Arya bize öpücük atıp el salladı. Kapının önündeki Barış Abi'ye el salladık ve Arya arabaya binince kapıyı kapatıp içeri geçtik.
İzem salona gideken ben merdivenlere yöneldim. "Nereye?" trabzana tutunduğum sırada İzem'in seslenmesiyle durmuştum. Kafamı eğip ona baktım. "Tuvalete İzem, gelecek misin?" bana gözlerini kısıp bana dil çıkardı ve salona gitti.
Ona gülerken merdivenleri çıkmaya başladım. "Alev!" Arda'nın odasının önünden geçip lavaboya giderken Arda'nın bana seslenmesiyle adımlarımı odaya çevirdim. Yarım açık kapıdan kafamı içeri uzattım. "Efendim?"
"Bana bir yardım eder misin?" içeri tamamen girdiğimde Arda'nın tişörtünün içinde sıkışmış olduğunu gördüm. Minik bir kahkaha patlatıp bir süre Arda'nın kendi kendine cebelleşmesini izlemeyi tercih ettim, yardım etmektense. "Ya güleceğine yardım etsene!"
Kahkahalarımı dindirip Arda'nın önünde durdum. Üzerindeki tişörtü yırtmamaya özen göstererek çıkartmayı başardığımda aramızda çok az bir mesafe olduğunu yeni fark ediyordum.
Yüzlerimiz arasında santimler vardı. Bedenlerimiz ise neredeyse birbirine değiyordu. Gözlerimi Arda'nın gözlerinde tutmaya çalışıyordum ancak dolgun pembe dudakları baş döndürüyor, beni resmen çekiyordu. "Teşekkür ederim."
Sıcak nefesimi yüzüme çarptığında kalp atışlarım iyice ritimsizleşti. Arda'yla aramızda oluşan her yakınlaşma kalbimin teklemesine ve bayılacakmışım gibi hissetmeme sebep oluyordu.
Küçüklüğümüzden beri Arda'ya karşı hep bir ilgim vardı. İzem bunun farkındaydı ve aramızı yapmak için uzun süre uğraşmıştı. Ancak benim Efe'yle çıkmaya başlamam İzem'in tüm hayallerini suya düşürmüştü. Hoş Efe'yle sevgiliyken bile Arda'ya olan hislerim kalbimin derinliklerindeydi. Ne kadar hâlâ hem kendime hem de kızlara itiraf edememiş olsam da Efe'den ayrılma sebebim Arda'ydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
istanbul beyefendisi.güler
FanfictionArkadaşlar arasındaki en önemli kurallardan birisi de şudur; kız/erkek kardeşler her zaman sınırın ötesindedir. Ancak İzem ve Alev'in arkadaşlığı bu kurala o kadar da önem vermemişti. Küçüklüğünden beri imkansızıydı Arda onun. Arda'nın gözünde küçü...