Gondol yavaşlamaya başladığı andan itibaren gözümü peluş oyuncaklarla dolu tezgahtan ayıramıyordum. İzem gülerek yanıma gelip koluma girdi. "Gel hadi gel."
"Çok merak ediyorum şu peluş oyuncak sevdan ne zaman bitecek?" arkamı dönüp Arda'ya baktım gülümseyerek. "Sanırım hiçbir zaman." Arda gülerken onu izledim. Dünyadaki em güzel gülüşü ona bahşetmişlerdi sanki.
Düşüncelerimden sıyrılıp önüne döndüm ve yavaştan adınlarımı hızlandırdım. İzem de bana ayak uydurdu. Tezgahın önüne geldiğimizde görevli çocuk bize döndü. Yüzünü görür görmez kaşlarım havalandı istemsizce. Bu ne yakışıklılık aslanım?
Bakışlarımı İzem'e çevirdiğimde hiç de etkilenmiş görünmüyordu. Göz devirdim be kulağına yaklaştım. "Çocuk çok yakışıklı değil mi?" kafasını kaldırmayıp çaktırmadan çocuğa baktı ve suratını kırıştırdı. "Aman, ne anlarsın sen be!"
İzem'in kolundan çıktım. O da bana dil çıkartıyordu. Elime silahı aldığım sırada omuzlarımın yanından bir çift kol uzandı ve elimdeki silahı aldı. Kafamı hafifçe geriye yatırıp Arda'ya baktım. "Hayırdır?"
"Hayrın sonu bayırdır canım. Ben oynayacağım." teslim olurcasına ellerimi kaldırdım ve geri çekildim. Arda'nın hemen yanındaki demire yaslandım ve onu izlemeye başladım.
O kadar odaklanmıştı ki oyuna, tek amacı kazanmakta. Arda kendimi bildim bileli hep böyle hırslı olmuştu. İzem'in de ondan geri kalır yanı yoktu.
Dudaklarının arasından çıkardığı dilinin ucuna gülmeden edemedim. Küçüklüğümüzden beri ikimizde de böyle bir alışkanlık vardı. Ben genelde çizim yaparken fark etmeden çıkarırdım o dili ya da ince iş yaparken, Arda ise her hangi bir şeye çok odaklandığında çıkarırdı.
Tüm hedefleri vurduğunda yerimde zıpladımArsa yüzündeki kocaman gülümsemesiyle bana döndü ve bana belimden sarıldı. Kollarımı boynuna geri doladığım anda beni havaya kaldırdı ve kendi etrafında bir tür attı.
Yakışıklı çocuğun bana uzattığı beyaz peluş ayıcığı aldım ve Arda'yı yanağından öptüm. "Teşekkür ederim." Arda bir elini yeniden belime yerleşti ve beni biraz daha kendine yaklaştırıp saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Rica ederim."
Arkamı döndüğümde İzem ve İsak'ın orada olmadığını gördüm. Kaşlarım çatılırken Arda'ya baktığında hiçbir şeyden haberi yok gibiydi. Bende sessiz kalmayı tercih ettim. Zaten bir şekilde onları yalnız bırakmayı planlıyordum ama İzem çoktan kendisi harekete geçmişti.
Arda'nın eli hâlâ belimdeyken yürümeyi durdum. Bize doğru gelen İzem ve İsak ikilisine baktığımda el ele olduklarını ve pamuk şeker yediklerini görünce gülümsedim. Gerçekten çok tatlılardı.
İzem bir anda İsak'la beraber koşmaya başladı. Koltuğu gönde dönme dolabı gördüm. Sanırım onları romantik anlar bekliyordu. Arda'nın onları gülerek izlediği dikkatimi çekti o an. Geçen hafta bir anda İzem'e çıkışmasının ardından verdiği bu tepki beklemediğim bir şeydi.
"Gel bizde dönme dolaba binelim." istemsiz bir korku oluştu içimde. Sıkıntılı bir nefes verince Arda bana döndü. "Korkma, yanında ben olacağım." gülümsedim. Arda benim güvenli bölgemdi. Onun yanında abim kadar olmasada kendimi güvende hissediyordum. "Peki."
Arda'nın yüzündeki gülümseme genişledi. Elini elime kenetledi ve dönme dolaba doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Boşta kalan son kabine yetişmeyi başarmıştık. İçimdeki huzursuzluk duygusunu bastırmaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
istanbul beyefendisi.güler
FanfictionArkadaşlar arasındaki en önemli kurallardan birisi de şudur; kız/erkek kardeşler her zaman sınırın ötesindedir. Ancak İzem ve Alev'in arkadaşlığı bu kurala o kadar da önem vermemişti. Küçüklüğünden beri imkansızıydı Arda onun. Arda'nın gözünde küçü...