Antrenmanı bitirdikten sonra spor salonunun kafeteryasına geçtik ve bir şeyler yedik takımdakilerle. Telefonumun çalmaya başlamasıyla masadan kalktım.
Binanın bahçesine çıktığımda ekranda yazan isime baktım. İzem arıyordu. Daha fazla beklemeden açtım telefonu. "Efendim İzem'im?"
"Kuzum senin maçın neredeydi?" bir saniyeliğine olduğum spor salonunun adını unuttum. Bu yüzden telefonu kulağımdan uzaklaştırıp WhatsApp grubuna girdim ve Özlem Hoca'nın attığı fotoğrafa tıkladım. "Yahya Kemal Beyatlı Spor Salonu. Halkalıdaki var ya."
"He tamam tamam, biliyorum orayı." İzem'le bir süre daha konuştuk ve telefonu kapadık. Bir buçuk saate maç vardı ve ben dinlemekle biraz daha çalışmak arasında çok kararsızdım.
Kafeteryaya baktığımda kızların hepsinin gülüşüp sohbet ettiğini gördüm. Daha sonra tam karşımda duran salona. Adımlarım benden bağımsız salona doğru yöneldi. Sahanın kenarında duran top sepetinden bir top aldım ve duvarın karşısına geçtim.
Önce yüksek bir parmak pasıyla duvara attım topu. Top sekip üstüme doğru gelirken kollarımı birleşirip iki adım öteme doğru düşen topu manşetle karşıladım. Yükselttiğim topa sert bir smaç vurduğumda tüm salonda toptan çıkan ses yankılandı.
Duvarsan suratıma doğru hızla gelen topu üç adım gerileyip yine manşetle karşıladım ve yaklaşık on beş dakika boyunca bu şekilde manşet ve parmak pas çalıştım. Smaç da vurmuştum ama ağırlık olarak savunma yapmıştım.
...
Maç öncesi ısınmamızı yaptıktan sonra benchde bulduğum sudan koca bir yudum aldım. Kızlardan birinindi, o yüzden çok da umurumda değildi açıkcası. Üzerimdeki "10" numaralı siyah formaya baktım. Yüzüme anında bir gülümseme yerleşmişti. "Kaptanları alabilir miyim?"
Yardımcı hakemin seslenmesiyle yavaş bir tempodan koşarak yanlarına gittim. "Yazı mı tura mı?" karşı takımın kaptanı yazıyı seçimce bana da mecbur tura kalmıştı. Hoş ben her zaman turayı seçerdim zaten.
Para havada taklalar attı ve hakemin eline düştü. Parayı ters çevirip diğer elini paranın üstünden kaldırdı. Tura, servis bizimle başlayacak.
Ben altı numaradaki yerime geçerken hakemin bana verdiği topu Almira'ya attım. Sahaya yerleştiğimizde gözüm tribüne kaydı. Abim, Arya, İzem ve Arda'yı görmemle gülümsedim. Gözlerim Arda'nınkilerle buluştuğunda gülümsemem büyüdü, gelmişti.
Hakemin düdüğüyle beraber maça odaklandım. Karşı takımın liberosu Almira'nın attığı sert servisi karşılamış olsa da pek becerekli bir kariılayış olmadığı için top dışarı gitti. İlk sayımızı Ace ile almıştık.
Almira tekrardan bir servis kullandı. Bu defa başka bir oyuncu karşıladı topu. Topu pasörlerine attılar. Aynı anda iki kişi smaça kalktığında kızlar da bloğa çıkıyordu. İöeri yaklaştım ve topu bekledim.
Smaçör topa burmak yerine benim arkama doğru plase bıraktı. Topu takibi bir saniye olsun bırakmazken topa doğru attım kendimi. Plase düşen topu yere değmeden havalandırmayı başardığımda tribünden bağırma sesleri geldi.
...
3-1 biten setlerin ardından kızlarla saha da kısa bir sevinme yaptıktan sonra soyunma odasına geçtik. Almira beni kolunun altına aldı sahadan ayrılırken. Bir yandan da "Aşkın Olayım" söylüyorduk.
Kızların hepsi odaya girdiler. Ben tam gireceğim sırada koridorda adım yankılandı. Kafamı sesin geldiği yere çevirdiğimde bana doğru koşan Arda'yı gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
istanbul beyefendisi.güler
FanfictionArkadaşlar arasındaki en önemli kurallardan birisi de şudur; kız/erkek kardeşler her zaman sınırın ötesindedir. Ancak İzem ve Alev'in arkadaşlığı bu kurala o kadar da önem vermemişti. Küçüklüğünden beri imkansızıydı Arda onun. Arda'nın gözünde küçü...