eight,,

487 41 23
                                    

Arda'yla yine mutfakta baş başa kalmıştık. Ben masayı toplarken o, bulaşıkları makineye diziyordu. "Arda, dün akşam ne oldu?" kafamı kaldırıp ona baktığımda dikkatle elindeki tabağı duruluyordu. "En son İzem'le shot attıktan sonra bakıştığımızı hatırlıyorum. Sen kahkaha atıp bir soru okumuştun, neydi?"

Sessiz kalıp düşündü bir süre. Hatırladığını parmak şıklatmasından anladım. "Kardeşinin en yakın arkadaşına aşık olmakla ilgili bir şeydi." İzem'in bu soruya shot atıp sabahına da İsak'la beraber uyuduğunu öğrenmemle yüzümde sırıtış oluştu. "İzem'e bak sen."

"Ne?" kendi kendime mırıldandığım sırada Arda bir şeyler dediğimi duymuş olacak ki anlamamış bir suratla bana baktı. "Yok bir şey." gülümseyerek önüme döndüm.

...

Ahmet, Bora, Yusuf ve İsak dörtlüsü gittikten sonra Mira ve Arya'yı da aldım ve İzem'i sorguya çekmek için salonda sıkıştırdık. "Arda, bizi biraz yalnız bırakır mısın canım?" sevimli gülümsememle Arda'ya döndüm. Telefonundan bakışlarını kaldırıp dördümüzün üzerinde gezdirdi. Ve hiçbir şey demeden oturduğu koltuktan kalkıp odasına geçti.

"Ben sabah Arda'dan bir şey öğrendim!" mutfaktaki konuşmamızdan Mira ve Arya'ya bahsetmemiştim. İzem zaten İsak'la ilgilenmekten bizi görmez olmuştu. Pis aşık!

Üçü de sorar gözlerle bana bakıyordu. "Dün gece İzem 'kardeşimin en yakın arkadaşına aşık olmadım' sorusuna shot atmış!" üçünün suratında da şaşırmış bir ifade yoktu. "Eee?"

"Biz bunu hatırlıyoruz kızım." Arya'ya döndüm. "Yine de heyecanlanmış gibi yapsanıza ya of!" kollarımı göğsümde birleştirdim. Üçü de bana güldü ve sarıldılar.

"Ona sadece ben değil, abim de shot attı." kızlardan ayrılıp kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?" İzem omuz silkti. "Baya hatta aynı anda attık shotları, sonrasında da uzu-"

"Uzun bir bakışma oldu aranızda..." dudaklarıma yerleşen istemsiz gülümsemeye karşı koyamadım. İzem'e baktığımda bana gülümsüyordu. "Ne?" omuz silkti. "Hiç." bana bir öpücük gönderince ona dilimi çıkardım. Bu konunun daha fazla kimse üstünde durmadı.

Uzun süre kızlarla sohbet ettik. Telefonumun çalmasıyla yüzüstü koltuğa bıraktığım telefonu aldım ve arayan kişiye baktım. Abimin aradığını görünce gülümseyerek oturduğum yerden kalkıp mutfağa geçtim. "Efendim abim?"

"N'apıyorsun abim?"

"Ne yapayım. İzemlerdeyiz, kızlarla sohbet ediyorduk."

"Hm anladım. Güzelim bugün boşum ben. Beraber bir şeyler yapmak ister misin?" gözlerim sevinçten kocaman olurken yüzüme de aynı büyüklükte bir gülümseme yerleşti. Kafa sallayarak "Olur!" dedim. Biraz çığlık atmış olabilirim çünkü salondan kızlar ve üst kattan Arda'nın aynı anda "iyi misin?" sorusu geldi.

"Tamam canım. O zaman ben bir yarım saate seni almaya gelirim." abimi onaylar şekilde mırıldandım ve telefonu kapadık. Hoplaya zıplaya salona geri döndüm. Arda da inmişti aşağıya. "N'oldu?"

"Abim boşmuş bugün, beraber vakit geçirelim dedi!"

...

"Görüşürüz canım, haberleşiriz!" İzem'i de yanağından öptüm ve kapının önündeki dörtlüye el sallaya sallaya merdivenlere yöneldim. Abim aşağıda beni bekliyordu.

Arabaya biner binmez abimin boynuna atladım. Son birkaç gündür çekimleri yoğunlaşmıştı, birde İpek ablama evlenme teklifi etmeyi planlıyordu. Yani ekstradan onun da telaşesi içindeydi. Bu yüzden bana çok vakit ayıramıyordu.

"Nereye gidelim?" biraz düşündüm. Aklıma bayadır Galataport'a gitmediğim gelmişti. "Galataport?" abim dudak büzdü ve arabayı çalıştırdı. Sahil kenarına gitmek için oldukça güzel bir havaydı bence.

Yol boyunca abimle sohbet ettik. Son birkaç gündür neler yaptığımızdan ve abimin İpek ablama nasıl bir teklif yapmayı planladığı hakkında konuştuk.

Abimi böylesine mutlu görmek beni hem duygulandırıyor hem de sevindiriyordu. Oğuz abimin bendeki yeri çok ayrıydı. Evet Tuğrul abimi de çok severim ama Oğuz'um hep bir başkaydı benim için.

Küçüklüğümde hatırladığım şeylerle beraber ben abimin kollarında, onun koruması altında büyümüştüm. Babamın hapise girdiği yıllarda hepimizi o ayakta tutmuştu. Terör örgütleri yüzünden altı yılımı babamsız geçirmiştim. Ancak abim bana her fırsatta babamın yokluğunu hissettirmemeye çalışmıştı.

Arabayı otoparka bıraktık. Asansöre doğru yürürken abim beni kolunun altına aldı. "Efe n'oldu şimdi?" ciddi olamazdı.

"Efe'yle ayrılalı aylar oluyor abi. Söyledim ya sana bunu!" abimin suratına yerleşen şaşırmış ifade beni de şaşırtmıştı. "Nasıl ya? Hatırlamıyor musun?" abim olumsuz anlamda kafa sallayınca kaşlarım daha da havalandı. "Birde bana unutkan diyorsun abi!" abim saçlarımı karıştırıp gelen asansöre bindi.

Kapıyı benim için açık tutuyordu, ben de o sırada saçlarımı gözümün önünden çekerek asansöre bindim. Kabine girer girmez arkadaki aynaya döndüm ve abimin darmaduman ettiği saçlarımı parmaklarım yardımıyla tarayıp düzelttim. "Çok güzelsin abiciğim, uğraşıp durma."

"Biliyorum canım." abim bana güldü. Asansörün durmasıyla kabinden çıktık. Yanımda abim varken kapalı alanlar beni o kadar da germiyordu. Abimin beni her zaman koruyacağını biliyordum çünkü. Deniz kokusu ciğerlerimi doldururken gülümsedim.

Abimle bir süre mağazalarda dolaştık. Geçenlerde abim airpodslarımı çalmıştı ve geri vermeyeceğini söylemişti. Bende hazır gelmişken kendime yenisi aldırttım. "Yemek yiyelim mi? Ben açıktım." mağazadan çıkarken abime döndüm.

"Olur canım. Ne yiyelim?" güzel soruydu. En nefret ettiğim şey seçim yapmaktı. Bir ikizler burcu olarak asla seçim yapamayan birisiydim. "Of abi sen seç. Ben bulana kadar akşam olur." abim güldü ve beni kolunun altına aldı.

Hiçbir şey demeden beni nereye sürüklüyorsa oraya gittim. Kırmızı şemsiyelerin üzerinde yazan ada baktım. Big Chef'e gelmiştik. Bahçeye oturduk ve sipariş verdik. "Ee ne zaman teklif etmeyi düşünüyorsun?"

Abim gömüldüğü tabağından kafasını kaldırdı. "Hiç bilmiyorum." minik bir kahkaha attım. "Abi o kadar planladın ama tarihi belirlemedin mi?" dilini damağına vurup kaşlarını havalandırdı. Bu "hayır" demekti.

"Harikasın canımın içi!" abim bana öpücük attı. "Biliyorum bebeğim." beraber kahkaha attık ve yemeklerimizi yedik.

Hesabı ödedik ve restoranttan ayrıldık. Bir süre daha gezindikten sonra eve geçmeye karar verdik. Arabaya biner binmez kafamı koltuğa yasladım ve uyku moduna geçtim. Eve geldiğimizde abim beni uyandırırdı nasıl olsa.

"Kuzun hadi kalk, geldik." abim kemerini çözerken zar zor gözlerimi araladım. Bir elimle gözümü ovuştururken diğeriyle de kendi kemerimi açtım ve arabadan indim.

Asansörde abimin omzunda uyuklamaya devam ediyordum. Eve girer girmez hızlıca üzerimi değiştirdim ve kendimi yatağıma attım. Uykuya belki de ilk defa bu kadar hızlı dalıyordum.

[💙]
biraz kisa bi bolum biliyorum ama gecis bolumuydu bu biraz. sizi cok guzel iki bolum bekliyoo

istanbul beyefendisi.gülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin