Çalan alarmın ölümüm için olduğunu anladım.
Güneş daha yeni doğuyordu.
Telefonumu elime aldığım da
Bir sürü mesaj vardı.Chris Bey:
Binnie günaydınn
Kahvaltıyı nerede yapmak istersin?Siz:
Günaydın Chris Bey
Şey efendim nasıl desemChris Bey:
Bir sorun mu var binnieSiz:
Chan Bey'de kahvaltıya davet etti
Ne yapacağım bilmiyorumChris Bey:
Sen Chan'ın yanına git .
Üçümüz beraber yaparız.Siz:
Tamamdır efendim
Ben sizi şirketin önünde bekleyeceğim.Chris Bey:
Tamamİki kardeşin arasında boğulacağım.
Derin bir nefes alıp sıcacık yatağımdan kalktım.
Önce duş aldım ardından gene beyaz gömlek ve siyah kumaş pantolunu giyindim.
Son kez aynada kendime baktım.
İyi şanslar changbin......
Şirketin önünde durdum telefonumu çıkartıp Chris Bey'e yazıyordum..
Omzuna konulan el ile bir an olduğum yerde sıçradım.Bana kocaman gamzeleriyle gülümseyen Chris Bey...
"Selam Binnie"
"Merhabalar Chris Bey"
"Hadi gel girelim"
Başımla onayladım.
Gene uzun koridorlar, lanet olası asansör ve o oda...
Son kez derin bir nefes aldım.
Chris Bey kapıyı tıklamıştı."Selam kardeşim"
"Selam. Merhaba Changbin"
"Merhabalar efendim"
"Ee hazırsan gidelim"
"Nereye? "
"Kahvaltıya"
"Sende mi geleceksin? "
"Evet, ben seni ve Binnie'm yanlız bırakmam"
"Tamam"
O sert bakışların üstümde gezindiğini hissettim.
Chan Bey ceketini aldı ve odadan çıktık.Chris Bey ve ben yan yana yürürken Chan Bey arkamızdan geliyordu.
Asansöre bindiğimiz de iki Bang'ın arasında kalmıştım.
Şirketten çıktık ve Chan Bey'in arabasına bindik.