Chan Bey'in evine gelmiştik.
Onun odasından bilgisayarını alıyordum.
"Changbin gelir misin? "
İçimden hayır desem de gitmek zorunda olduğum aklıma geldi.
"Buyrun efendim"
Çalışma odasının dolapların dan evrak arıyordu.
"Şurada ki iki evrağı verir misin?
Bunları da götürelim "
"Tamam efendim. Siz takımınızı alacaktınız"
"Evet burada senin yardımına ihtiyacım var"
Aklımdan 'nasıl bir yardım? ' derken dışımdan sustum.
"Peki efendim"
Evrakları elime almıştım.
"Şimdi benle gel"
"Tamam"
Bu adam bir kibar bir kaba anlamadım.
Chan Bey'in odasına girmiştik.
"Sen burada otur ben üstümü giyip geliyorum."
"Tamam "
Yağatın üstüne oturmuş telefonumla oynuyordum.
5 dakika sonra Chan Bey gelmişti.
Üstünde siyah bir takım elbise vardı.
"Nasıl uygun mu sence? "
"Hm olabilir ama papyon olmamış kravat olsa daha güzel olur papyonla sanki damat gibi olmuşsunuz"
"Tamam o zaman bir kaç tane daha var"
"Tamam onlara da bakalım"
Biraz süre geçince bu sefer beyaz bir takım ile geldi"
"Bu nasıl? "
"Hmm dikkat çekmek istiyorsanız tam sizlik. Çünkü düşünceme göre herkes siyah giyecek. Siz tek beyaz olarak fazla dikkat çekersiniz"
"Hm haklısın kıyafet ile dikkat çekmeyi sevmem"
"Hmm bence siyah kravatlı olabilir ne dersiniz? "
"Olabilir bir bakayım "
Kendimi salak saçma moda programlarındaki jüriler gibi hissediyordum.
Aslında Chan Bey'e tüm takımlar yakışıyordu.
Bu sefer tam dediğim gibi gelmişti.
Evet mükemmel gözüküyordu.
"Changbin şu kravatı bağlar mısın?"
Yanında gidip kravatını bağladım.
Ardından onun bana yaptığı gibi önce yakasını düzelttim omuzlarını çırpıp ellerimi bel boşluğuna yerleştirdim.
"Mükemmel görünüyorsunuz efendim"
Fısıltıyla söylediğim sözler yüzünü kızartmıştı.
Kulağıma eğilip "sende mükemmel görünüyorsun her zaman ki gibi"
Demişti.
Karşımda ki bedene göz kırpıp ellerimi yavaşça üzerinden çektim.
