29. Bölüm: "Umarım sen de onu ziyarete gidiyorsundur."
"Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlayamaz." -Arthur C. Clarke, Çocukluğun Sonu
***
Onlarca kamera Jungkook'un suratına birer silah gibi çevrilmişti.
Bunlar, evdeki veya sokaktaki güvenlik kameralarından farklıydılar. Vaktinde, Jungkook'un bir milletvekili olarak doğuşunu çekmişlerdi. Sonrasında onun nasıl elçiliğe yükseldiğini görüntülemişlerdi. Şimdi ise onun ölümünü çekmek üzere bekliyorlardı.
Jungkook, pembenin en açık tonundaki ıslak dudaklarını araladı ve kendi ölüm emrini bizzat kendisi okumaya başladı:
"Hayatımın üç senesini devlet için çalışmakla harcadım. Bundan öncesinde ise Lider Su Jeong'un sadık bir köpeği olarak yine hükümetin sınırları içinde çalışmakla meşguldüm. Her zaman halkın ve liderin arzulayacağı o mükemmel adam olmak için çabaladım. Ne yazık ki birkaç gün önce fark ettim ki ben, kumdan yapılmış bir kaleyi korumaya çalışıyordum. Çiftlikte yaşanan cinayet, asla gelmeyeceğini düşündüğümüz sert bir dalgaydı. En sonunda kalemize çarptı ve bizi darmadağın etti. En güzel umutlarını siyasetçilerin ancak kumlardan inşa edebildiği o güçsüz kaleye bağlayan halka bir özrü borç bilirim."
Göz ucuyla gazetecileri kontrol etti. Ayaktakiler flaşlarını patlatarak arka arkaya fotoğraf çekiliyorlardı. Oturanlar ise klavyelerine hızlı ve sertçe dokunarak Jungkook'un her cümlesini noktasından virgülüne kadar yazıyorlardı. Jungkook onları dalgın bakışlarla izlerken mikrofona eğildi ve şöyle devam etti, "Bu özür, sözlerden ibaret olmayacak. Ben özrümü başımı eğerek ve bana verilen görevden istifa ederek yapacağım. Bir daha halkın yüzüne bakacak cesaretim kalmadı. Bu yüzden beni her zaman başım öndeyken hatırlamanızı isterim. Merely ve şiddet kurbanı olan yüzlerce çocuk için hayatımın sonuna kadar derin bir yas tutacağım. En büyük utancım, halkın güvenini kazanmak için bütün hayatımı ortaya koymama rağmen, çiftlikte yaşanan korkunç olaylara müdahale edemeyecek kadar güçsüz olmamdır."
Jungkook kürsüye bıraktığı kağıtta yazan sekiz farklı ismi okudu. Bunlar Jungkook'la birlikte çiftlik için çalışan WTSN Partisi'nin üyelerinin isimleriydi. Jungkook, ön planda veya arka planda çalışan kimseyi ayırmamış, hepsinin ismini halka ifşa etmişti.
"Saydığım isimlerin de başlarını öne eğip halktan özür dilemesini ve istifalarını en geç yarına kadar teslim etmelerini istiyorum."
Salondaki gazeteciler kendi aralarında fısıldaşmaya başladılar. Jungkook bu esnada biraz sessiz kaldı. Dedikoduların bir çığ gibi büyümesine izin verdi.
Sesler iyice yükseldi. Gazeteciler hararetli bir biçimde kendi aralarında tartışıyorlardı. Söylenen isimlerin bazıları tanıdıktı. Bazıları ise hiç duyulmamıştı ancak o kişileri bulmak hiç de zor değildi. WTSN Partisi'nin en büyük düşmanı internetti. Sosyal medyaydı. Salon görevlileri gazetecileri zorla susturdu.
Jungkook, salona, kimsenin sağ çıkmayacağı türden büyük bir bomba düşürmeyi o an kafaya koydu.
"Elçilerin görevi şehrin dört bölgesindeki haberleri acilen lidere taşımaktır. Böylece şehirdeki huzur asla bozulmaz. Ancak şiddete maruz kalan 124 çocuğun haberi senelerce Lider Su Jeong'a gittiği halde bir kez olsun bu konuda hiçbir önlem almadı. Çiftlikteki bazı belgelere sadece lider ulaşabilir. Çiftlik görevlileri bu özel bilgileri yalnızca lidere saklar. Evet, bir saat önce haberlerde gördüğünüz o belgeler, lider için hazırlanmıştı. Sadece lider için. Her şeyi önceden gören ve bilen liderimiz, bir kez olsun çocukları korumak için çabalamadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do It For Love | Taekook
FanficŞehvetin, romantik ilişkilerin ve evliliğin yasak olduğu bir evrende Kim Taehyung isimli çaylak bir yönetmen, aşk hakkında bir film senaryosu çekmeye başlar. Bunu öğrenen iktidar partinin milletvekili Jeon Jungkook ise filmin çekilmesine şiddetle ka...