30. Bölüm: "Sevgilerimle,"
"Ancak seninle yaşar ruhum." -Romeo ve Juliet, William Shakespeare
***
Doğuştan gelen hastalıklar yüzünden erken yaşta hayatını kaybeden çocuklar, şehrin dışındaki bir mezarlığa gömülürlerdi. Ne tuhaftı ki yetişkinler, çocukların cesetlerini dahi şehrin yakınlarında istemiyorlardı.
Shin Bi, Merely'nin mezarının başında öylece ayakta dikilirken mezar taşına dikkatlice bakıyordu. Bakışları baygındı. Alt dudağı, üst dudağından biraz daha öndeydi. Şiddetle esen rüzgar, sıkıca bağladığı siyah saçlarıyla büyük bir mücadele içindeydi.
Shin Bi'nin hemen yanında bir çiftlik görevlisi vardı. Normalde yetişkinlerin çocuk mezarlarını ziyaret etmeleri yasaktı.
Merely, halk tarafından yüceltildiği için Shin Bi'nin mezarlığı ziyaret etmesine izin verilmişti.
Bu bir ilkti.
"Ona Merely ismini ben verdim," dedi Shin Bi. "Görev binasına giren diğer yetişkine sormadan yaptım bunu. O da umursamadı zaten..." Göğsü sıkışırken derin nefes almaya çalıştı ve tarif edilemeyecek türden bir acı çekti. Toprağın altındaki bir insanın böylesine acı vermesi Shin Bi için garip bir durumdu. Ne elleri vardı ne de kolları... Toprağın altındaki insan bir bebekten daha güçsüzdü. Ruhu çekilmişti. İçi bomboştu. Ne sesi ne de sıcaklığı vardı. Ancak o insan, öyle bir acı veriyordu ki sanki hâlâ yaşıyormuş gibiydi.
"Yalnız olmasını istedim, en az benim kadar yalnız kalmasını ve kimseye güvenmemesini istedim. Böylece boktan bir dünyada canı yanmayacaktı." Yanmaya başlayan gözlerini kırpıştırarak gözyaşlarının yanaklarına akmasını engelledi. "Yanlış düşünmüşüm. Keşke birileri yanında olup ona yardım etseydi." Şöyle bir etrafına baktı. Sonrasında sessizliğe gömülmüş olan çiftlik görevlisine ithafen konuştu, "Diğer mezarlar bana uzak geliyorlar. Merely'nin çevresinde hiç ölü çocuk yok. Şimdi bile çok yalnız görünüyor. İsmini Merely koymasaydım bu kadar yalnız olur muydu, merak ediyorum."
"Mezarının diğer çocuklardan ayrılmasını devlet istedi," diyerek sessizliğini bozdu çiftlik görevlisi. Ancak konu devletten açıldığında dili çözülüyordu. "Halk, Merely'i özel gördüğü için ona ayrıcalık sağladık."
"Ölüsüne mi ayrıcalık sağladığınız?"
Bu soru, çiftlik görevlisinin suratına tokat gibi yapıştırıldı. Adam önce ne diyeceğini bilemedi. Rüzgardan kurumuş dudaklarını ıslattı ve sıkıntıyla derin bir nefes aldı. "Evet," diyebildi. "Ancak ölüsüne ayrıcalık sağlayabildik."
"Yaşarken onu korumalıydınız. Eğer yaşarken onu korusaydınız sizden özel bir davranış beklemezdim." Yaşlı gözleriyle çiftlik görevlisine bir bakış attı. "Üç yaşındaki çocuğu korumayı beceremeyen hükümet hâlâ istifa etmedi mi?"
"Henüz değil. Lider Su Jeong her şeyi düzeltebileceğine inanıyor. Çiftlik sistemi yeniden düzenlenecekmiş."
"Yüzlerce şiddet suçu işlenirken düzeltemediler, şimdi mi düzeltecekler?" Gözlerini Merely'nin mezar taşına çevirdi. "Çiftlikler kapatılmalı. Hükümet de böyle bir sistem yarattığı için yargılanmalı."
***
Taehyung, o sabah evindeydi. Depoya gitmemişti. Kimseyi aramamıştı. Telefonunda bir tane bile bildirim yoktu. Güzelce yemek yemiş ve duş almıştı. Kızıl saçlarına düzleştirici ile şekil vermiş, ardından bir bardak limonata içip uzun uzun pencereden gökyüzünü izlemişti. Sık sık derin nefesler alarak ciğerlerini rahatlatıyordu. Sanki açık gökyüzünü bir daha göremeyecekmiş gibi hüzünlü bakışlara sahipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do It For Love | Taekook
FanficŞehvetin, romantik ilişkilerin ve evliliğin yasak olduğu bir evrende Kim Taehyung isimli çaylak bir yönetmen, aşk hakkında bir film senaryosu çekmeye başlar. Bunu öğrenen iktidar partinin milletvekili Jeon Jungkook ise filmin çekilmesine şiddetle ka...