Sevgili okur,
Öncelikle buraya kadar okuduğun için sana minnettarım. Do It For Love bugüne kadar yazdığım belki de en yoğun anlamlar içeren kitaptı çünkü diğer bütün kitaplarımdan daha gerçekti. Gerçek karakterler, gerçek duygular, gerçek hayatlar... Bir süre sonra benim de mental sağlığımı olumsuz etkileyecek kadar gerçekti.
Geçmişte depresyonu anlatırken fantastik bir hikâye yaratmıştım. İnsanların yanlış inançlarını anlatmaya çalışırken de bir vampir hikayesi yaratmıştım; ancak bu sefer fantastik bir hikâye hazırlamakla uğraşmadan sana direkt her şeyi en korkunç haliyle anlatmak istedim.
Başta hikayemin bir yetimhanede geçmesini istiyordum çünkü benim amacım, kimsesiz çocukların yetişkinlerin yanlış davranışlarıyla nasıl büyük acılar çektiğini göstermekti. 2020 senesinde gelişim psikolojisine ilgi duymamla birlikte çocuklar hakkında belgeseller izlemeye başladım ve yetimhanedeki çocukların ne kadar büyük problemler yaşadıklarını gördüm. Kimsesiz çocuklar, yetimhane müdürünün bilgisi dahilinde bazı psikolojik deneylere katılmak üzere götürülüyorlardı. Her ne kadar bilim için olsa da çocukların birçoğu bu deneylerden sonra ya intihar ettiler ya da çok kötü hayatlar yaşadılar. Bazıları deneyler sırasında öldüler. Bütün bunların bilim ve psikoloji için yapılması beni senelerdir en çok şaşırtan şeydir. Bunu insanlara anlatmak için ilk önce bir yetimhane inşa ettim, ardından bu gözüme fazla acıklı ve sıradan göründü.
Düşüncelerimin gelişmesinde bana yön gösteren psikologların teorilerinin ışığında bu yetimhaneyi bir çiftliğe çevirdim ve orada çocuklar üzerinde psikolojik deneyler yapıldığını anlatmaya başladım. Zamanla bu kurgu kafamda iyice gelişti ve siyasi bir eleştiri kitabı olarak son halini aldı.
Siyasi eleştiri denilince mecburen savaşlar ve darbe hakkında bolca okuma yapmak zorunda kaldım. Bu da Do It For Love'ı yazdığım bir sene boyunca bana düzenli olarak okuma alışkanlığı verdi. Bir süre sonra, "herhalde bugüne kadar mağarada yaşıyormuşum," dedim çünkü birçok ülkede yaşanan savaşları ve darbeleri okumak beni çok derinden etkiledi. Eğer gerçekten yaşanmış acılardan ilham almasaydım Do It For Love diye bir kitap asla olmazdı.
İnsanların devrim aşkıyla kendilerinden vazgeçmeleri beni etkiledi çünkü içlerindeki özgürlük ve vatan sevgisi, belki de aşkların en yüce olanıydı. Bu aşkı yaşamak için kendi canını ikinci plana atmak gerekirdi. Asker olarak yetişmemiş insanların nasıl kendi canlarından bir dava uğruna vazgeçtiklerini algılamam ve bu kurguyu düşünmem biraz uzun zaman aldı. Sonrasında acaba yazabilir miyim, diye düşünmeye başladım. Başta kimseyle fikrimi paylaşmadım çünkü yazamayacağımı düşünüyordum ve kimseyi heyecanlandırmak da istemiyordum, fakat zamanla okuduğum tarihi olaylar çok hoşuma gittiği için Do It For Love'a olan tutkum gittikçe arttı. En sonunda onu yazıp bitirecek cesareti buldum.
Çok zorlandığım zamanlar oldu. Birçok kez okumaktan sıkıldığım reading slump'a girdiğim anlar oldu. Bunun dışında tek kelime yazacak cesareti bulamadığım zamanlar da oldu. Karakterlerin psikolojisini fazla ayrıntılı işlediğim için artık midemin bulandığı da oldu. Bazı zamanlarda arkadaşlarımın yanına ağlayarak gidip, "Daha fazla yazabileceğimi zannetmiyorum, bu kurgu benim için çok fazla," dediğim de oldu. Beni teselli eden, her zaman yüreklendiren arkadaşlarıma da minnettarım. Özellikle de Şevval'e bir teşekkür borçluyum. Hikayemin bazı bölümlerini beğenmeyip sildiğim dönemler oluyor. Binlerce kelimeyi sırf yeterince tatmin olmadığım için tek seferde çöp kutusuna yolladığımı söyleyebilirim. Ben binlerce kelimeyi "tekrardan" silmeyim diye bölümü önceden okuyup bana hatalarımı ve düzeltmem gereken yerleri söylüyordu. Bu yüzden ona ayrı bir teşekkür borçluyum. Beni her zaman yüreklendirdi ve yaptığım işin keyifli tarafını bana gösterdi.
Eminim merak ettiğin birçok soru vardır. Onlardan birisi de, "Ben okurken zorlanıyorum, sen bu kısmı yazarken zorlanmadın mı?" olmalı.
Özellikle de Merely'nin öldüğü bölümde bu soruyu çokça aldım. Açıkçası aklımdakinin yüzde birini zar zor yazdım. Hikayede geçen mitingler, ölümler, idam sahneleri vs. her zaman aklımdaki kaosun yüzde biri kadardı. Sansürü savunan bir yazar değilim. Sadece ayrıntılı yazacak gücü bulamadım.
Rosas And Fire'dan sonra beni mental olarak en çok yıpratan kurgum Do It For Love oldu çünkü bilgisayar başına geçtiğimde bir çocuğun ölümünü yazmak zorunda olduğumu bilmek beni olumlu etkilemiyordu. Üstelik yazdığım ölüm son derece gerçekti. Bunu düşünmek bile sık sık göğsümü sıkıştırıyor ve beni bunaltıyordu.
Yine de acısıyla tatlısıyla, elime yüzüme bulaştırmadan, bu hikayeye bir final verebildiğim için mutluyum. Sözlerim yanlış anlaşılmasın, sadece zorlandığımı söylüyorum. Hikaye tam olarak kafamdaki gibi bitti. Sadece ben daha sert bir kurgu yazmaya çalışırken daha duygusal şeyler yazdım. Çocukların gerçekten ölmesi, kadınların bu distopyadaki gibi acı çekmesi ve insanların özgürlük için hâlâ sokaklarda direnmesi beni de sert bir kurgudan uzaklaştırarak duygusal paragraflar yazmaya itti. Vahşet yazmayı bırakıp acının dozunu arttırdım.
Kimseyi yüzde yüz tatmin etmek mümkün değil fakat geçmişe dönüp baktığımda çokça emek verdiğim ve mental olarak beni çok yormuş bir kurgu görüyorum. Şimdilik bu yorgunluğum beni tatmin ediyor. Umarım ilerleyen dönemlerde de yazdığım paragrafları okudukça tatmin olduğumu hissederim.
Okumaktan, araştırmaktan, düşünmekten ve yazmaktan asla vazgeçmemeni diliyorum. Bana oy veren, beni sosyal medyada paylaşan, güzel yorumlarla beni destekleyen herkese sonsuz kalpler gönderiyorum.
Candace Newmaker gibi "uysal olmalı" bahanesiyle öldürülen çocukların hiçbirini unutmamanı istiyorum çünkü başımıza ne geldiyse hepsi daha uysal nesiller yetiştirme düşüncesinden geldi. Yetimhaneden alınan, zaten aileleri yoktur istediğimizi yaparız düşüncesiyle birçok psikolojik deneye maruz bırakılmış çocukları unutma. Yanlış terapi sonucu öldürülen çocukları unutma. Son olarak, daha iyi bir dünya düşleyerek kendilerini feda eden o insanları unutma.
Daha özgür ve mutlu çocukların yetiştirilmesi ve topluma kazandırılmasını diliyorum. İnsanın hayatında yediği en büyük spoiler, hikayenin sonunda ölecek olmasıdır; ancak nasıl öleceğine de yine insanlar karar verirler. Sevgi ve özgürlük için atılan hiçbir adımın karşılıksız kalmayacağına inanıyorum. Daha iyi bir dünya, pembe bir hayalden ibaret değil, güzel yetiştireceğimiz sağlıklı çocuklara bağlıdır.
Sonsuz Kalplerle,
Mariah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do It For Love | Taekook
FanficŞehvetin, romantik ilişkilerin ve evliliğin yasak olduğu bir evrende Kim Taehyung isimli çaylak bir yönetmen, aşk hakkında bir film senaryosu çekmeye başlar. Bunu öğrenen iktidar partinin milletvekili Jeon Jungkook ise filmin çekilmesine şiddetle ka...