Belki Başka Bedende

932 32 1
                                    

Ruhsal acının fiziksel acıyı geçtiği dönem var ya tam da o andayım. Sanki hiçbir derdim yokmuş gibi kaldırım kenarına oturmuş dönen başımın geçmesini gülerek, kahkaha atarak bekliyorum. Ruhumun acısını deliliğe vurarak kapatıyorum veya saklanıyorum ben buydum.

Başımın dönmesi geçmiyor aksine gözlerim kapanıyordu. Gözlerimi açık tutmaya çalışıyorum ama olmuyor elimde değil kendisi kapanıyordu. Her yer karanlık, sadece ben ve dışarıdan gelen sesler var. İyi haber bilincim hâlen yerinde ama gözlerim açılmıyor. Kendime gelmeye çalışırken bana yaklaşan bedeni hissettim.

"Merhaba, iyi misin?" Bu ses bir kız çocuğuna aitti ama bu saatte mezarlık önünde ne yapıyordu ki? Ona cevap verecekken az da olsa yerinde olan bilincim kapandı sesler gitti.

    YAZARIN ANLATIMIYLA

Küçük kız karşısında uyuyan ama uyanmayan ablanın yanına küçük adımlarla giderek koluna dokunmaya başladı. Ama kadın hala uyanmıyordu. Bir kaç dokunuştan sonra Mehir buraya neden geldiğini hatırladı ve mezarlıktan içeriye girdi. Annesinin yanına giderken kenardaki küçük topraktan yatağı gördü. Acaba benimde yatağım olacak mı diye içindem geçirmeden edemedi. Annesinin yanına koşar adımlarla ilerleyip yere diz çöktü.

"Anneciğim, kızmıyorum sana beni bıraktığın için ama çok açım anne. Babamda gitti zaten. Ama merak etme senin öğrettiğin gibi ödevlerimi yapıyorum, okuluma gidiyorum. Aslında senin yanına sabah gelecektim ama çok insan vardı korktum giremedim. Seni seviyorum anne. 9 yaşıma seninle girmek istiyorum bak hem az kaldı. Kalk burdan gidelim. Söz pastada, hediyede istemeyeceğim, uslu bir çocuk olacağım anne nolur gel. Seni özledim. Sana anlatmayı unuttuğum birşey var, az önce ablanın birisi uyudu uyanmıyor. Senin öğrettiğin gibi dokundum yumuşacık. Bak valla canını acıtmadım. Dayım dedi ki ya da neyse sen üzülürsün. Ben uyuyan ablanın yanına gideceğim." Küçük kız akan gözyaşlarını silerek mezarlığın çıkışına ilerledi. Uyuyan abla uyanmış gibiydi. Hızlıca ona doğru koşmaya başladı.

  ÇİÇEK'TEN

Bayılmıştım galiba etraf bulanık bulanıktı ama yanında olan kız çocuğunu seçebiliyordum. Canımı acıtmaktan korkar gibi koluma dokunuyordu. Gözlerimi kırpıştırarak görüşümü netleştirmeye çalışıyordum. Ben neden bayıldım ki?

"Merhaba, iyi misin? Ben yanına ilk geldiğimde uyuyordun sonunda uyandın?" Küçük kızın konuşmasıyla doğrulup ona baktım. "Merhaba, iyiyim teşekkürler. Senin burada ne işin var saat geç oldu?" Ben bitkin sesimle sorularımı sıralarken bir yandan da onu inceliyordum. En fazla 5 veya 6 yaşında gibi gözüküyordu. Sapsarı saçları vardı karanlıkta görebilirdiğim.

"Ben annemi görmeye geldim, geçerken seni gördüm." Deyince onun da annesinin burda olduğunu anladım. Benim kızım, onun annesi ve daha nicelerinin. Allah'ım kimseyi ailesiyle, sevdikleriyle sınamasın Yarabbim.

"Evini biliyor musun? Bırakayım seni?" Demem ile panik bir şekilde kafasını hızlıca iki yanına sallamaya başladı. "Hayır hayır olamaz gidemem, evden gizlice çıktım, saçlarımı bırakamam hem annem de saçlarımı çok sever." Bunları söylerken bile gözleri dolmuştu acaba o evde ona ne yaptılarda bu hale geldi.

"Tamam,tamam nereye bırakayım seni hem hava da soğuk?" O ise tekrar mezarlığa yönelmişti ki ayaklanıp arkasından yürüdüm. Kolunu tuttuğumda ağzından inleme kaçtı. Umarım düşündüğüm şey değilidir.

"Koluna bakabilir miyim?" Derken başını aşağı yukarı salladı. Yukarıdan gelen sokak lambası ışığından görebildiğim kadarıyla kolu mosmordu. Ne olacağını, düşünmeden sarıldım ona ama o sadece ağladı.

"Seni, benim evime götüreyim mi?" Derken o bana bakmıyordu yere bakıyordu. "Annem yabancılarla bir yere gitme derdi, üzgünüm sizi tanımıyorum gelemem."

"Çiçek ben, senin adın ne?" Derken o hafif gülümseyerek bakıyordu bana .

"Ben Mehir 5 yaşındayım." Bebeğime de ilk önce Mehir ismini koymak istemiştim sonradan Açelya koymuştum.

"Gidelim mi?" Derken o bana sarıldı bu sefer bende kollarımı hemen canını acıtmayacak şekilde sırtına doladım.

"Gidelim ama sabah buraya geri gelmek zorundayım. Çocuk bişey bişey kurumundan gelip beni alacaklarmış."

Çocuk Esirgeme Kurumu.

"Tamam erkenden geliriz, gel arabaya binelim." Diyerek ona elimi uzattım hemen tuttu. Kaldırımdaki çantaya eğilirken dikişlerim acıdı. Dudağımı ısırarak acımı bastırmaya çalıştım ama olmadı. Çantayı alarak yavaş hareketlerle doğruldum ve Mehire gülümsedim.

Arabaya doğru yürürken etrafa tedirgin bakışlar atıyordu. "Mehir iyi misin? Bir sıkıntı mı var?" Dediğimde bana bakıp gülümsedi.

Onu arka koltuğa oturtup kemerini taktım. Kendim de ön koltuğa oturdum ve arabayı çalıştırdım. Şarkı çalmaya başladı kapatmak istedim, kapatamadım. Arka koltuğa baktım Mehir uyumak üzereydi. Gaza biraz daha yüklenip hemen eve varmayı istedim burada boynu ağrırdı.

Ama sadece istedim çünkü bir anda çığırmaya başladı. Dokunmayın bana, vurmayın bana, annemi ben öldürmedim, yalvarırım kesme saçımı ve daha neler. Arabayı hızlıca sağa çekip, arkaya onun yanına oturdum. Bağırmayı bırakmış sadece içli içli ağlıyordu. Onu sarıp göğsüme bastırdım. Kollarını belime doladı oda.

"Saçlarımı okşar mısın? Annem gibi." Ben ise cevap niteliğinde elimi saçlarına daldırdım. Ve şarkı bitti .

Bana acımadı ama sever o beni.

"Aynı anne gibi kokuyorsun." Dediğinde ellerim durdu , ben durdum, dünya durdu. Benimde kızım olacaktı diyemedim.

***

Selaaaam yeni bölümle buradayım sizce nasıl olmuş.

Mehir?

Çiçek?

Bölüm biraz geç geldi kusura bakmayın:) kendinize cici bakın.

Yıldızı parıldatmayı unutmayınnnn!

En İyi BaşlangıcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin