7- Şer

37 7 6
                                    


Ettikleri kavga devam ediyordu ama Hyunjin artık dayanabileceğini sanmıyordu.

"Bu işin eğlencesi kaçmaya başladı. Sence de öyle değil mi Joo Won?"

"Öyle kardeşim. Bitirme vakti geldi."

Biri Hyunjin'in arkasına geçmiş boynuna kolunu dolamıştı. Kolunu giderek boğazına bastırıken kaşısındaki ise esmer çocuğun yüzüne bir yumruk atıp elini cebine götürmüştü.

"Kanglarla kim baş edebilmiş ki sen edeceksin?" dedi ve gülerek bıçağını çekti.

Hyunjin bu saatten sonra bir şey yapamayacağını anladı. Geri gitmeye çalışsa da arkadaki boğazını sıkarak onu engelliyordu. Gözlerini kapadı ve ne olacaksa olsun moduna girdi. Bıçak darbesini bekliyorken acı dolu bir inleme sesi duymuştu.

Bileğine gelen sopa darbesiyle elindeki bıçağı düşürmüştü serseri.

"Ahhh! Kimsin sen?"

"Tanrı misafiri." dedi Jeongin ve elini tutan adamın bir de yüzüne vurdu sopasıyla.

Ardından Hyunjin'in arkasındaki adam kolunu gevşetip onu duvara doğru ittirmiş ve yerdeki bıçağı alarak Jeongin'e doğru yürümeye başlamıştı.

Esmer olan, arkasındaki duvara yaslanmış öksürüyordu. Jeongin elindeki sopalardan birini onun yanına attı ve kendisine doğru gelen adama baktı.

"Merhaba ufaklık!" diyerek bağıran göt, bıçağı kaldırdığında kızıl olan yüzüne doğru gelen bıçağı son anda tutmuştu. Etini kesen alet yüzünden canı yanmaya başlamıştı.

Elindeki kanlar bileğine doğru akarken "Ağzına bi sıçarım var ya, 2 yıl tok kalırsın!" dedi.

Ardından Jeongin adamı sertçe ittirse de pek bir şey değişmemişti. Sopasını sıkıca karvadı ve bıçağa vurdu. Tekrar yere düşen bıçağı Hyunjin ayağıyla arkasına atmıştı.

Jeongin'in yanına gidip "Şimdi eşitiz. Adil bir kavga olabilir ha?" dedi.

Serserilerden biri histerik bir gülüş attı. "Kendine güveniyorsun demek."

İki kardeş ayaklanıp üzerlerine çullanacakken Hyunin aynı anda çekilmiş ve kardeşlerden birinin kafasına sopa geçirmişlerdi. Yere düşen mal acıyla inlediğinde diğeri bir yumrukla Jeongin'e vuracakken Hyunjin onun yumruğunu tutup geri savurmuştu.

Ayaklanan öbür adamla işler biraz sarpa sarmıştı. Jeongin tam şakağına sert bir yumruk yemiş, Hyunjin elindeki sopayı Allah ne verdiyse etrafa savurmuştu.

İçlerinden biri "Bu kadarı yeter." dedi ve Hyunjin'in bileğini sıkarak sopasını düşürmesini sağladı.

Düşen sopayı yerden aldıp Hyunjin'e baktığı zaman Jeongin konuşmaya başladı.

"Eğer ona vuracak olursan abinin kafasını bu sopayla yararım." dedi yerdeki adamı göstererek.

"Abi?!" endişeyle sopayı bırakmadan Jeongin'in yanına gitti. Abisinin üstüne çömelecekmiş gibi yapıp sopasını kaldırdı. Kızıl saçlıya vuracakken onun önüne geçen esmerin sırtına vurdu.

Hyunjin sırtına aldığı darbe yüzünden yüzünü buruşturup acılı birkaç mırıltı çıkartmıştı.

"Hyung...?" dedi Jeongin iyi olmasını umarak.

Yerdeki serseri kardeşine "Şimdilik gidelim." dediğinde öbürü abisini yerden kaldırdı ve "Geri geleceğiz." diyerek koşarak gitti.

Hyunjin kollarını yavaşça çekti, uzaklaşmadan önce nefes nefese kalan küçüğüne baktı. Sarı sokak lambasının aydınlattığı yüzü çok güzel görünüyordu. Daha fazla oyalanmadan geri çekildi ve "Şuraya oturalım." diyerek yerdeki tahtaların birine oturdu.

Kantin Davası-Hyunin↜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin