Jeongin'den
Yağmur damlaları oturduğumuz kafenin camına düşüp yavaşça süzülüyordu. Ben de Hyunjin'in lavabodan dönmesini bekliyordum.
Kafe ne alaka, diyecek olursanız hemen açıklayayım; eve doğru yürürken abim aramıştı, tabii pek bir şey dememişti ama Hyunjin bunun bir işaret olduğunu düşünüp eve girmemişti. Ben üstümü değiştirdikten sonra da beni yakınlarda bir kafeye getirmişti.
"Geldim, ne içersin?"
"Hmm... Sıcak çikolata olabilir."
"Peki,"
Siparişleri garsonu çağırıp ona söyledikten sonra ellerini önünde birleştirerek bana baktı.
"Ee Jeongin nasılsın?"
"Dalga mı geçiyorsun? Neden getirdin beni buraya?"
"Özür dilemek için."
"Gerçekten kafayı takmışsın. Madem bu kadar vicdan azabı çekecektin neden ilk başta kötü davrandın ki?"
"Ben ne bileyim be abicim, neyse içsene çikolatanı."
"Seni anlamakta güçlük çekiyorum gerçekten."
"Ben de."
Sıcak çikolatamdan bir yudum aldığımda Hyunjin konuşmaya başladı.
"Bu arada,"
"Hm?"
Dudaklarını yaladıktan sonra konuşmaya başladı. Kim bilir ne dicek.
"Hep yanında dolaşan şirin baba kim?"
"Şirin baba? Yeonjun hyungdan mı bahsediyorsun?"
Evet anlamında başını salladı. Lakap bulamamış şirin baba diyor aq.
"Abimin arkadaşı. Nerden esti şimdi?"
"Hiiiç. Sadece hep yan yana görüyorum sizi, ondan sordum."
"Hmm anladım. Aslında babasının işi yüzünden sürekli şehir değiştiriyorlar. Abimle..." ne zamandır samimi olduklarını hatırlamaya çalıştım, "Abimle 8. Sınıfta tanıştılar ve daha sonra samimi oldular."
"Bundan sonra artık sizinle mi? Yani bizim okulda mı okuyacak artık?"
"Hayır, bir hafta daha kalıp gidecek."
"He iyi bari- yani yanınızda kalması çok iyi. Beraber vakit geçirirsiniz falan."
"Daha çok o ve abim vakit geçiriyorlar." dedikten sonra güldüm.
Sıcak çikolatamı içmeye odaklanıp içeceğimin sonlarına geldim.
"Jeongin... Ben sana çok yalnış darvrandım, kabul ediyorum. Bunun için üzgünüm. Açıkçası biri bana böyle davranıp ardından kuru bir özür dileseydi affetmezdim sanırım. Bu yüzden seni buraya getirdim."
Birden açılan konuyla ne diyeceğimi bilemedim. Gerçekten kafaya takmıştı bu durumu. Demekki birini kırmayı sevmiyordu. Peki neden öyle davranmıştı ki?
Her neyse neticede özrünü adam akıllı etmişti. Onunla arkadaş olabilirdik.
"Ah, anlıyorum. Teşekkür ederim Hyunjin."
Kahvesini kenara ittirip masanın üzerinden elini uzattı. "Eskisi gibi miyiz?"
Gözlerim kısılana kadar gülümsedim ve elini sıktım.
"Eskisinden de iyi olacağız."
O da gülümsedi. İçeceklerimiz bittikten sonra kalktık.
Kafeye gelirken bu kadar mutlu değildim ama ayrılırken içimde bir mutluluk vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kantin Davası-Hyunin↜
Fanfiction"Abi bana iki çubuk acil." "Çubuğun neresi acil. Abi bana bi demli çay." "Çekilsene bücür." "Bücür ha? Gel buraya sırık!" Hyunjin kantin sırasında Jeongin'in abisi Changbin ile tartışır ve olaylar başlar. Abisiyle tartıştığı bu kızıl saçlı çocuk her...