Esmer çocuk yemeğini ağzına götürdü ve çiğnerken kaşkarını çatarak gününü gözden geçirmeye başladı. Yeni gelen çocuğu düşündü ilk başta - Jisung'un deyimiyle 'şirin'i.Hyunjin'e göre Yeonjun, ona zorluk çıkaran bir elemandan başka bir şey değildi. Ne zaman Jeongin'e yanaşsa veya konuşmaya çalışsa araya giriyordu. Changbin yokken bile Yeonjun kızıl saçlı çocuğa hep yakındı.
Esmer olanın sinirleri buna bozulurken aynı zamanda yakın olmaları da canını sıkıyordu. Nedeni nedir bilinmiyorken, Hyunjin bunu kendisine hiç sormuyordu.
Affedilmek için türlü yollar aradığı 2. günde ne yapsam diye düşünüyordu. Jeongin'i gözünün önüne getirdi bir anlığına.
İlk tanıştıkları günü hatırladı. Changbin'den kaçarken Jeongin'i düşürmesini, daha sonra kızıl olanın yerde patlayan süt için söylenmesini... Gözünde canlanan anılarla gülümserken birden yerinde zıplayıp, "Doğru ya süt! ÇİKOLATALI SÜT!" diye bağırdı.
Sonunda kendince affedilmenin bir yolunu bulmuştu. Geriye sadece uygun bir zaman bulmak kalmıştı.
-
Changbin müdüre yalvarmış yakarmış Yeonjun'u misafir öğrenci olarak kabul etmesini sağlamıştı. Şimdi de Jeongin abileriyle birlikte okula giriyordu.
Onların arkasından yürüyen diğer üçlü ayakta uyuyarak sınıflarına gidiyorlardı. Hyunjin sabah yürürken amacını arkadaşlarına anlatmıştı.
Fikir danıştığı arkadaşlarının fikirleri oldukça mantıksızken kendisi kafasına koyduğu şeyi yapmak istiyordu.
Mesela Jisung, ona Jeongin'i kaçırıp onu affedene kadar bırakmamasını söylemişti, Felix ise onu romantik bir yere götürüp hoş bir konuşma yapmasını önermişti. Felix'in önerisi bize mantıklı gelse de Hyunjin bunu abartı bulmuştu.
Kendi planı ise yoktu. Jeongin'i tek yakaladığı anda ne olacaksa olsun diyerek yanına gidecekti ve sevdiği sütü ona verecekti.
Ders bitiminde çalan zille bahçedeki çardağa geçmişlerdi. Onlar yan yana oturuyorken diğer tarafta tarafta Jeongin ağacın dibinde abilerini bekliyordu.
Hyunjin onu tek görünce yanına gitmek için ayaklandı.
Jisung Felix'e yanaşarak, "Gözüne ceylanı kestirdi." dedi.
O sırada Hyunjin sessizce kızıl olanın arkasından ona yaklaştı ve kapşonunu tutup kafasına geçirdi.
"Hey!"
Jeongin paniklediğinde Hyunjin kıkırdayarak "Benim bayat ekmek. Sakin ol." dedi.
Jeongin "Amma da komiksin." diyerek göz devirdi esmer olanın yaptığı şakaya.
"Öyleyimdir."
Jeongin kapşonunu düzeltirken Hyunjin'in gözüne kızıl tutamların arasına karışan kahverengi yaprak çarpmıştı. Elini kızıl saçlara uzattı ve ön tutamlara karışan yaprak parçasını onlardan ayırıp yere attı.
Jeongin, büyük olanın ne yaptığına bakmak için gözlerini onun gözlerine sabitlediğinde fark ettiği şeyle sanki bir anlığına zaman durmuştu. Hyunjin'in gözlerine vuran güneş ışığı, gözlerinin rengini değiştiriyordu. Kahve renginden yeşile dönen gözler Jeongin'i bür anlığına gerçeklikten koparmıştı.
"Bir çift göz nasıl bu kadar büyüleyici olabilir?"
Jeongin onun gözlerine dalmışken Hyunjin bir konuşma başlatmayı düşünüyordu.
"Jeongin diyorum ki-"
"Naber Jeonginnie?"
Lafını bölen kişiye baktı; Yeonjun gelmişti. İçinden Jeonginnie mi? İtici herif, diye geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kantin Davası-Hyunin↜
Fanfiction"Abi bana iki çubuk acil." "Çubuğun neresi acil. Abi bana bi demli çay." "Çekilsene bücür." "Bücür ha? Gel buraya sırık!" Hyunjin kantin sırasında Jeongin'in abisi Changbin ile tartışır ve olaylar başlar. Abisiyle tartıştığı bu kızıl saçlı çocuk her...