Mert evinin olduğu mahalleye girdiğinde herkes ona selam veriyor, saygı göstergesi olarak ellerini sol yana kalplerinin üzerine koyuyorlardı. Mert de aynı şekilde basını sallayarak onaylıyordu. Sevilen, güvenilen herkesin yardımına koşan ve bir o kadarda sinirli yapısıyla dikkat çekiyordu. Mert taksimde Enes ile birlikte yaşıyorlardı. Mert'in Ailesi yoktu, babası annesini daha o 8 yaşındayken gözlerinin önünde onlarca bıçak darbeleriyle öldürmüştü. O anlar aklından hiç çıkmıyor, her an tekrar ediyordu gözünün önünde. Babası şimdi hapisteydi ömür boyu müebbet yemişti zaten sabıkalıydı. Mert ise annesinin ölümünden sonra bir amcasının yanında büyümüştü 17 yasına kadar. Daha taksime yerleseli 3 ay bile olmamıştı. Anne tarafında oldukça mal varlığı olduğu için hiç sıkıntı çekmiyordu para konusunda ama ne zaman annesiyle ilgili bir soru sorulsa sinirle karışık hüzün bütün vücudunu sarıyor soran kişiyi parçalamak istiyordu. Bütün bu olanları düşünürken Enes "kardeşim nerelerdesin sen" diyerek merakla sordu. Çünkü bu saatlerde halı sahada futbol oynardı birazda dağılmış görünce "bişey mi oldu olum söylesene" diye üsteledi. "eve gidiyorum anlatırım geliyor musun?" diye sorarak apartmana yönelti ve dördüncü kata çıkmak için asansöre yöneldi. Enes de arkasında gelerek meraklı bakışlarla ona bakmaya başladı. Enes yakışıklı olduğu kadar fevri, aceleci ve meraklı bir gençti. Mavi gözleri, sarı saçlarıyla komik kişiliğiyle ilgi almayı seviyordu. Asansöre binen Mert ve Emre ikiside aynı şeyi düşünüyor olacaklarki oldukça gergin duruyorlardı. İkiside bu kocaman asansörden oldukça korkuyor ama belli etmiyorlardı. Ama asansörün dört bir yanı boydan boya aynalardan oluştuğu için sadece kendi yansımalarındaki gözlerinin içine hiç kırpmadan bakarak yaklaşık 10 saniyelik bu gergin yolculuğu yapmayı başarıyorlardı. Bugün yine o tedavi yöntemini kullanmak zorunda kalarak asansörü hareket ettirmek için 4.kat simgesine basıp ikiside aynı anda arkalarını dönerek yansımalarına bakmaya başladılar ve hemen daireni bulunduğu kata geldiler. Hemen asansörden çıkarak daireyi açarak kendilerini bi hışımla attılar. "ah dostum lanet olsun her gün bu eziyeti çekmek zorunda mıyız!" diyerek güldü Enes. Mert "korktuğunu biliyorum da bu kadarını tahmin etmiyordum be kardeşim" diyerek kahkaha attı. Enes yüzünü buruşturarak Mert'in taklidini yaptı ve gülmeye başladılar. Evin içinde olmak onlara oldukça huzur veriyor ve dışardaki agresif davranışlarından tamamen arınıyor gibiydiler. Büyükçe bir salona girerken oldukça yoğun bir ışık gözlerini alıyordu. Ev çok güzel bir biçimde dizayn edilmişti. Mobilyalarda bizon renginin ağırlıkta bulunduğu ve perdelerin siyah ve griden oluşumu bütünlüğü tamamlıyordu. Evin geneli turkuaz ve aralarında mavi bulunan duvar kağıtları ve boyalar kullanılmıştı oldukça güzel duruyordu. Mert hemen kendini bir koltuğa atarak rahat bir nefes almıştı. Enes "ben bir duş alıp geliyorum kanka sonra yemek yeriz okey?" diyerek hemen oracıkta tişörtünü çıkartıp banyoya koştu. Enes'in bazen kız gibi hareketleri olduğunu düşündükçe kendini gülmekten alıkoyamıyor ve bunu Ona söylediğinde Enes inadına kendini beğenmiş kadın taklidi yaparak onu daha da güldürüyordu. Ama Enes Mert'in düşündüğü gibi biri değildi sadece bazı durumlarda taklit yaparak gergin ortamı yumuşatıyordu. Enes'in oldukça kaslı ve erkeksi bir vücudu vardı. Birisi ona "bu kasları nerde yaptın Enes?" diye sorduğunda "evde temizlik yaparkene yavrum" derdi. Mert yine bunları düşünürken bile gülmüştü gerisini siz düşünün. İyice uyku bastırmıştı. Mert'i birden "patatees, soğaan. " diye sokaktan gelen sesle irkildi. Bir kaç küfür saydı dudak arasında ve camdan bakmak için gittiğinde çoktan uzaklaşmaya başlamıştı bile satıcı. Birden gözü sokak başından gelen arabayı gördü ve camı açarak balkondan dışarı çıktı iyi izleyebilmek için. Sabah aynı model arabanın Esila'yı alan arabanın modeliyle aynı olduğunu farkedince dahada dikkatli izlemeye başladı. arabadan biri gözlüklü iki sivil indi sabahkiler kadar iri yarı değillerdi bunlar daha çok çalışana benziyorlardı. Arabanın bagajına giden gözlüklü adam içi oldukça dolu duran büyük bir çanta çıkararak tam karşıdaki lüks apartmanın içerisine girdiler. Mert merak etmişti onların ordan çıkmalarını bekliyordu. O sırada Enes duştan çıkmış şarkı mırıldanıyordu. "pizza söylüyorum seninki nasıl olsun" demesiyle Mert Enes'e döndü "karışık, ince hamur" diyerek gülümsedi. Enes siparişleri verdikten sonra odasına üzerini değistirmeye gitti. Mert 15 dakika boyunca adamları izlemeye devam etti ve bir hareketlilik gördü kapıda bir kaç ambalajı çöpe atarken üzerinde 'inc bilgisayar donanım ve kamera sistemleri' yazıyordu. 'sizin kesinlikle sabahkilerle ilginiz var' diyerek içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜNÜN İYİSİ
Novela Juvenilİçimdeki iyiği çıkar! Bu beni ya öldürecek ya da yaşatacak!