Velet anandır

10.2K 1.2K 1.7K
                                    

Jisung'dan

Okul çıkışı vakti gelmeden önce sınıf defterlerini toplamam gerekiyordu. Ayağa kalkıp ilk önce gıcıklığına o itin sınıfına girecektim. Şimdi it falan diyorum ama yakışıklı çocuk hani...

Kapıyı tıklamış içerden gel sesini duyunca içeri girmiştim. "Hocam sınıf defterini alabilir miyim?"

"Alamazsın." Hoca yaptığı espri (?) Çok komikmiş gibi kahkahalarla gülmeye başlamıştı bende öylece bekliyordum.

"Alayım ben şu defteri." Kenardan sıvışarak defteri almış çıkarken Minhoya bakmıştım ama yerinde görememiştim.

Hocanın yaptığı şaka beynimde resmen dolaşıyordu. Kusura bakma hocam ama Felixin; "Bir adam gülmüş bahçeye dikmişler." Espri bile daha iyiydi. O derece kötü bir espri demeye bin şahit isteyecek kelime dizesiydi yani.

Kapıyı kapatarak sınıftan çıkmıştım ve çıktığım gibide biriyle çarpışmıştım. Yok arkadaşlar K-dramadaki gibi şeyler rüyanızda... Minho omuz atarak yanımdan geçmişti.

Öküz işte öküz ne beklersin ki?

***

"Oğlum gelemem diyorum!" Bizimkiler beni kollarımdan tutmuş parka çekiştirmeye çalışıyordu.

"Pezevenklik yapma gelebilirsin, sırf anlatmamak için gelemem diyorsun." Haklıydı.

"Of tamam ulan! Yürüyün hadi yalnız beş kuruş vermem haberiniz olsun." Kollarımı önümde birleştirmiş önden ilerlemeye başlamıştım.

"Lan en zengin sensin daha yeni ayakkabı almışsın bize gelince paran yok!" Evet size gelene kadar kantinde tüm paramı yiyorum çünkü.

"Bitti kanka para mı sıçıyorum ben?" Seungmin ayıplar gibi kafa sallamıştı.

"Terbiyeni takın bak anana kaymayayım?" Çüş çok büyük tehtit.

"Hiç etik değil." Parka gelip banka oturmuştuk. Ben ve Seungmin bankın bir tarafında Felix ve Jeongin bir tarafındaydı.

"Felix şu kısa boylu bücürü görünce senin bir ağzının suyu aktı hayırdır." Sırıtarak göz kırpmıştım.

"Ne alaka kanka yok öyle bir şey." Yuh... Yalanında bu kadarı.

"Abi benim dedemin ineklerinin yalaktan su içerken çıkardığı sesin aynısını çıkardın yemin bile ederim, hadi tamam diyelim yapmadın o besmele neydi?"

"İmana geldim." Felix Hatipoğlu...

"Eminim öyle olmuştur. Sakın o gruptan birine bakarsınız varya gözlerinizi oyarım... Gerçi hepside tipsiz." Jeongin kafama geçirmişti.

"Hepsi iyiydi bu arada."

"Ya al beni bu ibnelerin arasından Allah'ım..." Parka giren gürültülü grup dikkatimizi dağıtmıştı.

Hayır ya... Minho neden her yerde olmak zorunda? Gürültü kaynağı isminin Hyunjin olduğunu öğrendiğim çocuktu.

"I know you want me! You know ı want ya. I know you want meeee you know ı want ya Jeongin!" Bizi fark edince sessizleşmişti.

"Jeongin mi?" Jeongin mi? Sanırım hepimiz aynı şeyi sorguluyoruz.

"Lan bücürük senin ne işin var burda?" Hyunjin elini Jeongin'in omzuna atınca onun elini iten ben olmuştum.

"Dokunma çocuğa."

"Yamyam muamelesi yapmayı sana yakıştıramadım." Hyunjin ellerini Jeongin'in omzundan çekmiş ve beline koymuştu.

"Hyunjin yürü ne yapıyorsun, veletler mi takılmaya başladın?"

"Velet anandır!" Minhoya sertçe bağırınca dalga geçer gibi gülmüştü.

"Yok ki?"

"Ne?" Hayır ya, aptalım ben...

"Aptal mısın duydun ya, yok işte annem falan." Umursamazca omuz silkmişti onun yerine ben mi üzülüyordum şu an? Nasıl davranmalıyım ki...

"Üzgünüm, ben bilmiyordum."

"Biliyor musun üzgün olman ya da olmaman umrumda bile değil." İyi ama müdür ailenin hatrına seni kovmuyorum demedi mi?

"Umrunda olsun ya da olmasın, üzgünüm." Ortam sessizleşmişti herkes gerilince.

"Bizde zaten gidiyorduk!" Hyunjin Minho'nun kolundan tutup çekmeye çalışınca Minho, gözlerimden sert ve dik bakışlarını hiç çekmeden konuşmaya başlamıştı.

"Hayır, gitmiyoruz." Demin oturduğumuz masaya ayaklarını gererek oturmuştu.

Ya aptal ya da gıcık.

"Yalnız orda biz oturuyoruz."

"Şansa bak ki artık biz oturuyoruz, sanırım kendinize yeni bir yer bulmanız gerekecek." Yapmacık bir gülümseme yapıp önüne dönmüştü.

"Abi hani diğer parka gidecektik?"

"Changbin bence sen konuşmamalısın dostum" Kısmetuş Minho, kabusta mıyım?

"Niye?"

"Bence sen konuşmamalısın."

"Tamam da niye kanka?"

"Bence, fikrimce sen konuşmamalısın güzel kardeşim." Changbin sinirli bir nefes verip masaya oturunca diğerleride oturmuştu.

"Ya iyi misin sen Minho?" Omuzlarından tutup kendime döndürüp yüzüne resmen hırlayarak konusmuştum ama o bana bos gözlerle bakıyordu.

"Yer misin?" Elinde ki cipsi ağzıma doğru uzatmıştı şaşırsam da belki akıllanmıstır diye düşünüp ağzımı açıyordum ki cipsi uzağa doğru fırlatmıştı.

"Hadi git ye." Arkamdaki Seungmin'in beni arkasına çekmesiyle afallamıştım.

"Şimdi ne yiyeceksin biliyor musun?" Chan, Seungmin'in ne yapacağını anlamış gibi ayağa kalkmıştı.

"Beyler!" Seungmin hiç umursamamış gibi Minho'nun üstüne eğilmişti.

"Ne yiyeceğim, tadı güzel mi bari?" Sırıtarak Seungmin'in pantolonuna bakmıştı. Bu çocuk sahiden hep böyle miydi?

"Çok güzel aç ağzını yum gözünü!" Lafını tamamlarken Minho'nun yüzüne yumruğu geçirmesi bir olmuştu. Masa resmen birbirine girmişti. Bende birini dövüyordum ama kimdi cidden bilmiyorum.

"Jisung bana niye vuruyorsun lan?" Jeongin'e vuruyormuşum meğersem. Ben ona vurunca o da bana bir tane vurmuştu. "Ödeştik."

Herkes birbirine vuruyordu, en son kafama bir tane yumruk yedim heralde. O yumruğu atanı varya bir bulayım!

Polis siren sesleri gelmeye başlayınca hepimiz birden durup birbirimize bakmaya başlamıştık. Balkonda ki mahalelileri görünce polislerin bizim için geldiklerini anlamamış çok uzun sürmemişti. Şu an tam olarak ne oluyor?

"Topukla..." Hepimiz apayrı yönlere koşmaya başlayınca Felix'in elinden tutup onu çeke çeke koşturmaya başlamıştım. Bir yandan kıçımdan düşmek üzere olan eşofmanı çekmeye çalısıyordum.



NE YAZDİM BEN YA SKDHQLDHWLXHLWHXKWHXLWHXKWBKSHWLSHWKZHKDHSK

Umarım beğenmişsinizdir yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayıın 💗

Bir sonraki bölümde görüşelim 💘











Hiç Etik Değil / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin