Jisung'dan
Seungmin'in dediği şeyle ona korkutucu gözlerle bakmıştım ve konuşmaya başlamıştım. "Ne sevgilisi ya!"
Seungmin anlamsız yükselişime anlam verememiş olacak ki kaşlarını çatmıştı. "Kanka, olamaz mı? Tamam yani sevmiyorum ben bu çocuğu ama Yunan tanrısı gibi mübarek illa vardır." Banane dercesine omuz silkmiş ve önüme dönüp kollarımı birbirine bağlamıştım.
"Hayırdır?" Seungmin ukala gülüşüyle sorduğu soru karşısında ona kaçamak bir bakış atmış ve tekrar önüme dönmüştüm.
"Onun bile sevgilisi var benim yok?" Evet, Jisung aferin işte böyle kıvır oğlum."Haa... Ben varken kim seni tercih edecek oğlum?" Seungmin konuşunca suratımı ona döndürmüştüm. "Senin de bir sevgilin yok." Seungmin sanki yeni aklına geliyor gibi derin bir iç çekmiş ve önüne dönmüştü.
"Olur öyle şeyler..." Seungmin'in hayıflanarak söylediği şeye gülmemek için dirensem de dayanamayıp gülmeye başlamıştım. Arkadaki iki meraklıda kafasını uzatmış bize bakıyordu.
"Jeongin!" Hyunjin'in Jeongin'e seslendiğini duyunca ister istemez kafam oraya dönmüştü. Jeongin duymamış gibi yaparken bir yandan da eliyle yüzünü kapatıyordu. "Ben burda yokum tamam mı? Tanımıyorsunuz beni." Jeongin bize yaptığı uyarılardan sonra koltuğuun altına doğru eğilmişti.
"Jeongin sana sesleniyorum duymuyorsun?" Hyunjin sesini yumuşatmaya çalışarak konuşunca ağzımdan yanlışlıkla küçük bir kıkırdama çıkmıştı. Sonra Hyunjin bana dönünce susmuştum, korkuyorum lan ben bu çocuktan. Hangi insan müdürle konuşabilir ki? Babam bile olsa hayatta okul sınırları içinde müdürlere görünmem.
"Duymamışım hyung bağcıklarımı şey ediyordum da..." Jeongin hızlıca ayakkabısındaki bağcığı çözmüs ve baglıyormuş gibi yapmıştı.
"Anladım, diyorum ki acaba yani yanlış anlama bir ihtimal belki... Tabii istersen hani benimle oturabilirsin?" Gözlerimle fal taşı gibi açılmış ağzımı tutarak önüme dönmüş gülmeye başlamıştım.
Jeongin tam ağzını açmış cevao verecekken Felix yanından onu itmişti. "Aslında evet bence de bunu al götür sen." Hyunjin Felix'e garip bir bakış atmış ve Changbin'i göstermişti. "Bu da senin yanına gelecek, iyidir, horluyor, çok konuşabiliyor, sürekli 'uri omma omma ga' diyor, genel olarak insan yemiyor fakat dikkatli olmanı öneririm, birazda kekoluk var."
Felix mutlu bir şekilde bana dönüp kafa sallamıştı. "Arkadaşlar... Ben buldum galiba." Gercekten beyin kromozomlarından üçte biri eksik.
"Sabır..." İç çekerek camdan dışarıyı izlemeye başlamıştım. Yanımda hissettiğim hareketlilikle gözlerimi oraya çevirmiştim. Seungmin yanımdan kalkıp Beomgyu ile sohbet etmeye gidiyordu.
Sıkılıp elime telefonumu almıştım tiktok izliyor bir yandanda sırıtıp duruyordum.
"Ne o, nedir o kadar komik olan yoksa sevgilinle mi yazışıyorsun?" Tanıdık gelen sesle kafamı oraya döndürma zahnetinde bile bulunmadan "Aynen..." Diyerek cevap vermiştim.
Yanımdaki koltuğun çökmesiyle kafamı oraya döndürmüş ve bakış atmıştım eğilmiş Minho benimle birlikte telefonumda izlediğim keloğlan tiktoklarına bakıyordu.
"Oha ama özel hayatın gizliliği!" Telefonumu göğsüme doğru çekmiş ve ondan saklamıştım.
"Sevgilinle ne yazışıyorsun merak etmiştim de sevgilin değilmiş."
"Sorunlu musun oğlum sen... Ben sen miyim de sevgilimle yazışırken telefonuma bakıp aptal aptal sırıtacağım?" Minho söylediğim şeyi komik bularak gülmüştü. "Ne sevgilisi ya?"
"Varya işte... Güzel olanlardan sarışın falan."
"Yok, sevgilim yok senin aksine."
İçimde anlamsız bir mutluluk olmuştu fakat cidden anlamsızdı. Banane varsa vardır yoksa yoktur sonuçta değil mi?
"İyi." İçimden geçirdiklerimin tersine sadece tek kelimeyle cevap vermiş ve suratımı asmaya devam etmiştim.
"Sevgilin kim?" Annem. İroni olmasını çok isterdim gerçi...
"Yok benim sevgilim falan." Minho gülmeye başlamıştı. "Yok mu? Bana yalan söyledin o zaman öyle mi yani?" Çantama uzanıp kulaklıklarımı almıştım. "Hayır takamazsın soruma cevap ver." Minho kolumu tutmuş kulaklıklarımı takmama engel oluyordu.
"Söyledim çünkü senin gibi yanımda onlarca kızla gezmiyorum ve bu yüzden benimle dalga gaçersin sandım?" Sıra sende.
"Pekala, güzel yalandı." Hala pis pis sırıtıyordu. "Yalan değildi." Ayaklarımı stresle oynatmaya başlayınca kafamı patpatlamıştı. "Tamam, öyle olsun."
"Neden yanıma geldin gitsene Seungmin gelecek şimdi." Ona bakmadan konuşmuştum ama onun gözlerinin benim üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.
"Chan uzanmak istedi bir kaç gündür pek uyumuyor, bende senin yanına geldim."
"Yok artık Lee Minho'nun insanlık yapmayı bilen fedakar bir tarafı da varmış! Umarım görmek bir gün bize de nasip olur..." Üstün oyunculuk yeteneklerimle ağlama taklidi yapmış ve ardından da göz yaşlarımı silmiştim.
"Çok komikti bence Flash Tv için arka sahnede süs olma fikrini bir değerlendir Jisung." Minho'nun bana dediği şeyle ona dil çıkarmıştım.
"Çocuklar eşyalarınızı toplamaya başlayabilirsiniz." Hocanın söylediği üzerine tüm otobüs ayaklanarak eşyalarını almaya başlamıştı. Minho da yanımdan gitmiş ve kendi oturduğu yerden eşyalarını çıkarmaya başlamıştı.
Otobüs durunca herkes birbirini ezerek inmişti. Ben en son bir tane çocuğun kafasına basmışım valla çığrınıyordu.
"Bu ne varoş varoş yerlere getiriyorsunuz bizi ya..." Felix bir yandan başına toplaşan sineklerini kovmaya çalışıyor bir yandanda sitemle konuşuyordu.
"Yemezler seni." Seungmin Felix'e mal muamelesi yaparak bakınca gülmeye başlamıştım.
"Şimdi kura çekeceğiz sonra da çadırlarınızı kuracaksınız hepiniz ikili kalacaksınız." Oflayarak elimi kafama vurmuştum. Şimdi şansıma Minho falan gelirse hiç şaşırmam ama oturup ağlarım.
"İlk ikililerimizi çekiyorum." Hoca elini fanusa daldırmış ve kağıt çekmişti. Tanımadığım iki kız çıkmıştı. Bir kaç tur daha aynı döngüyle devam etmişti şimdiye kadar hiç tanıdık duyduğum bir isim olmamıştı. Tekrar elini fanusa daldırıp çektiği zaman Changbin ve Felix'i çekmişti. Felix yerinde sevinçle zıplarken Changbin de elindeki tesbihi keyifle sallıyordu. Allah'ın krosu diye geçirmiştim içimden.
Tekrar elini daldırdığı zaman Minhoyu çekmiş ve yanına da kendi sınıfından olan Soobin'i çekmişti. Neyseki Minhoyla olmayacağım artık bir kesindi. Neden onunla olmak istemiyorum bilmiyorum belki de gece beni yiyebileceğinden korkuyorum...
"Jisung ve..." Hoca benim ismimi seçtikten sonra elini tekrar daldırmıştı ve bir isim daha seçmişti. "Seojun, siz ikiniz aynı çadırdasınız." Kadının yüzündeki gülümsemenin aksine benim suratımda ki soğukluk ortamda soğuk yeller estiriyordu.
Bizimkilerde bana bakıyordu ama bir şey diyemiyordum.
Aman ne güzel... Gerçekten geçen sene bana yapmadığı zorbalığı bırakmayan çocukla aynı çadıra mı düştüm yani?
AMA YANİ SENDE ŞİMDİ...
umarım beğenmişsinizdir yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayıın 💗
Bir sonraki bölümde görüşelim 💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Etik Değil / Minsung
Fiksi PenggemarHan Jisung okul nöbetçisi olduğu gün üst sınıfların gergin ve popüler çocuğu Minhoyu çağırma görevi ona verilir fakat Jisung Minhoyu kız sanarak çağırınca başı Minhoyla belaya girer...