kraaaal

8.2K 1.1K 1K
                                    

Minho'dan

Jisung ve hoca biraz konuştuktan sonra yanımıza gelip oturmuştu.

"Neden yiyecek gibi bakıyorsunuz bana pis kafirler?" Korkarak sorduğu soru karşısında Seungmin cellalenerek ayağa kalkmıştı. "Anlat!"

Jisung bir kaç adım geri kaçmış ve ellerini önünde siper alarak konuşmaya başlamıştı. "Gelme lan üzerime katil!"

"Anlat diyorum lan o Seojun yavşağı itti değil mi seni?" Seungmin benim sormak istediğim ama sorsam da 'neden bu kadar ilgileniyorsun Jisung ile' adlı şiiri duyacağımı bildiğim için deminden beri susuyordum.

Kimse Jisung'dan bir cevap alamamıştı onun tek dediği "Hiçbir şey hatırlamıyorum." Olmuştu.

"Jisung eğer o Seojun malından korktuğun için söylemiyorsan..." Jisung Jeongin'in lafına devam etmesine izin vermeden onu "Yalan mı söyleyeceğim, hatırlamıyorum işte ne yapayım?" Diyerek susturmuştu.

"Bana fark etmez her türlü yiyeceği güzel bir dayak onu bekliyor zaten." Sinirle konuşunca masadaki bakışlar bana dönmüştü.

"Yiaaa benim için kavga etmeyiiin..." Jisung işaret parmaklarını birbirine dokundurarak pick me taklidi yapıyorken arkadan ensesine Felix tarafından bir şaplak yemişti.

"Kafasız somon balığı, sümüklü böcek!"
Jisung ağlarcasına kafasını tutmuştu. "Ya ama zaten yaralıyım of... Hep bir şiddet hep bir şey ben anlamıyorum ki..." İkisinin haline gülerken masanın yakınlarına gelen kişiyle yüzümdeki gülüşün yerini öldürücü bakışlar almıştı.

"Jisung iyi misin?" Seojun'un sesiyle tamamen kafamı ona doğru döndürüp öldürücü bakışlarımı gözlerine dikmiştim. Yavaşça ayağa kalkarak önünde dikilmiş ve omzundan tek parmağımla iterken konuşmuştum.

"Gayet iyi, tabii sen onu uçurumdan aşağı itmesen daha iyi olabilirdi şimdi ikile." Dalga geçercesine verdiğim cevap sinirlerine dokunmuş olacak ki eliyle ittiğim elimi tutup yere doğru elimi itmişti.

"Bana bak, ben kimseyi itmedim tamam mı?" Jisung olanlara anlam veremeden ikimizin arasında geçen konuşmayı izliyordu.

"Demek öyle o halde neden arkadaşını orda bırakıp geldin." Seojun'un gözünde yine o anki korku dolu bakışları belirmişti. Tam savunmaya geçiyordu ki Jisung onun ağzına açmasına fırsat hile vermeden ayağa kalkmıştı.

"Hatırlıyorum, beni iten sendin!" Sinirle ve birazda alayla karışık gülerek ona bakmıştım.

"Ben beklediğim cevabı aldım, o güzel burnunla vedalaş." Diyerek burnuna doğru sert bir kafa atmıştım.

Bizimkiler arkadan ufak bir 'ooouuyyy' sesi çıkarınca elimi kaşımın üstüne götürmüştüm. Biraz kanamıştı ama her minik kavga da olurdu böyle şeyler.

Jisung'dan

Bir masaya bir de yerde burnunu tutarak kıvranan Seojun'a bakıyordum. Birden olan şey karşısında ne olduğunu bile anlamamıştım. Minhoya doğru dönüp sırıtarak elini çakması için uzatmıştım.

"İyi koydun kraaaal." Derin bir nefes almış ve elime çakmıştı. "İyi koyarım." Sırıtarak söylediği şey karşısında 'bana da koy' demek istesem de susmayı tercih etmiştim. Şakadan hiç anlamıyordu.

"Gidelim de bu it burda kalsın, Jisung senin çadırını da değiştirelim daha fazla bununla kalma." Seungmin ona bakıp göz devirmiştim "Tamam Chan sensin ya, en zeki sensin! Biz zaten hiç akıl edememiştik ne yapacağımızı sağ ol yani dedoş."

Chan sinirle nefes alıp ona dönmüştü. "Bana bak bana bir daha dedoş dersen varya ormana atarım kurtlar yer seni." Seungmin kesin yaparsın der gibi kafa sallamıştı.

Seojundan yani olay mahallinden biraz uzaklaşmıştık, erkekliğin %99'u kacmaktır çünkü. Lee Minho bile olsan hocanın laflarını duymak istemediğinden kaçarsın öyle aslanım.

Gözlerim Minho'nun yüzüne kaydığı zaman kaşının üstünün kanadığını görmüştüm. Elimi uzatıp bir baksamıydım ki?

"Şey kaşın kanıyor..." Minho demin zaten orda olan elini biraz üstünde hareket ettirmişti. "Sorun yok peçete falan basarım geçer şimdi."
Susmuş ve kafa sallamıştım, neden yapmıştı ki yani... Sevmiyordu beni e haliyle benimde ondan çok haz ettiğim söylenemez.

"Jisungcum şimdi ben Soobin hyungunla konuştum." Hoca yanımıza nefes nefese gelip konuşmaya başlayınca içimden 'var bu işte bir haltlar' diye geçiriyordum, ki kesin de vardı. "O da zaten yakın arkadaşı ile kalmak istiyordu yani sen Minho'nun yanında kalacaksın Soobin'i başka çadıra verdim." Diyerek devam edince itiraz edecekken vaz geçmiştim.

"Peki hocam." Minho bana bakıp alayla gülmüştü. "Hayret, paşa bey ilk defa mızmızlık çıkarmadan benim kalmayı kabul ediyor."

"Hayır, sana cok meraklı olduğum için değil başka çadır olmadığı için mecburum. Yoksa seni ne yapayım ben kel kaplumbağa..." Sitemle söylediğim şeyler karşısında bana göz devirmişti.

E haklıyım abicim, ne yapayım ben Minhoyu... Paşa hazretleri kendini çok üstün görüyor falan ama yok yani yemezler. Ne kadar yüz verirsen o kadar kalkar götü bunların.

"Yine haklıyım of." İçimden geçirdiklerimin haklılığıyla sesimi yükselterek gururlu bir şekilde bağırmış ve gülümsmiştim.

"Allah bilir şizofren kafasında yine hangi kavgayı kazandı..." Seungmin'e bakarak ağzımın için nıck nıck demiştim. "Hiç etik değil, hiç değil."

KOYDU KRAAAAAL

umarım beğenmişsinizdir yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayıın 💗

Bir sonraki bölümde görüşelim 💘



Hiç Etik Değil / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin