Teneffüste dinlenmek için ara vermiştik. Salondan çıkıp onun sınıfına gittim. Üzerini değişmiş ceketini askıya asıyordu.
"pişt," arkasına dönüp bana baktı.
"Selam, ne haber?"
"İyi senden,"
"İyi bende. Bakıyorum da baya terlemişin,"
"Voleybol oynuyorduk ben de sana gelip karşılıklı oynayalım mı diyecektim. Sizin sınıfa karşı bizim sınıf,"
"Yenilmelere doyamıyoruz herhalde," gözlerimi kısarak sırtına vurdum.
"Sus be. Bir kere olur o Kartal Bey,"
Birlikte salona girdiğimizde çoktan takım kurup oynamaya başlamışlardı. Sıranın bir türlü bize gelmemesinden sıkılıp karşılıklı oynamaya başlamıştık.
Bu çocuk her şeyde iyi olmak zorunda mı?
"Ben yoruldum," diyerek kendimi yere atıp oturdum.
"Kahve içmeye gidelim mi?"
Aslında bu teklif sen kahve ben sigara içeyim demek. Uzattığı elini tutup ayağa kalktım. Kantinden kendime sıcak sütlü bir kahve aldım.
Arka bahçeye geçip çardağın altına girdim. İnanılmaz hav olduğu için iliklerime kadar üşüyordum. Kahve biraz olsa da bunu yatıştırıyordu.
Kartal sigarasını içerken bir yandan da telefonuna bakıyordu.
"Neye bakıyorsun öyle," diye sordum merakla.
"Annem mesaj atmış teyzem doğum yapacakmış o yüzden Bolu'ya gideceklermiş. Bizde buluşalım mı bugün? Tabii ders çalışmak için,"
"Bilmem olabilir aslında ben abime söylerim,"
Bir insanı uçurabilecek kadar rüzgar esmeye başladığında koşarak içeri girdik. Ders saati bitince okul formamı giymek için giyinme odasına girdim. Ders edebiyattı, pek aram olduğu söylenemez.
Dersler çok hızlı geçmişti şimdi ise öğle arasındaydık. Karışık tost almıştık yanında da ayran. Eylül bugün okula gelmemişti. Ama ona da mesaj atmıştık toplanıyoruz diye, o da gelirim demişti.
"Hadi selfii," Poyraz benim sandalyemi kendine çekerek kolunu omzuma attı. Kartal da Ayaz'a aynısını yapmıştı. Emir abim de ayranını kaldırarak poz veriyordu.
Birkaç tane fotoğraftan sonra ınstagrama atmıştı. Hikayelerimize atmıştık hepimiz.
"Bana geçiyoruz değil mi?" Kartal'a döndüğümüzde hepimiz onu onaylamıştık.
"Ama bizim önce eve geçmemiz gerekiyor annemi alıp eve bırakmamız gerekiyor," Emir abime kaşlarımı çatarak baktım.
"Annem nerede ki? Babam alsa biz gecikmeden gitsek olmaz mı?" Emir abime yavru köpek bakışları atıyordum.
"İyi de o zaman biz yürüyerek mi gideceğiz, bir tane araba var," yüzüm düşmüştü. Ben hiç gecikmeden gitmek istiyordum çünkü hava zaten hızlı kararıyordu, fazla vakit geçirmek istiyordum. Başka bir şey den değil yanı canım.
"O zaman sen benimle gel, zaten Ayaz da geliyor. Siz gelene kadar biz de kitapları ayarlarız."
"Tamam, o zaman olur" dedi, Emir abim. Gülümseyerek yemeğimi bitirdim.
Dersler su gibi geçmişti. Saat üç buçuktu. Babamdan izin alıp Kartal'ın arabasına doğru ilerledim. Ama sadece bir saatlik izin alabilmiştim çünkü hava çok sert esiyordu.