E siz hala sınırı geçmemişsiniz ki ;////
Napim, ağliyim mi ben 🥺
.
Önceki bölüme yapılan yorumlar için çok teşekkür ederim canlarım. Kırmamışsınız beni. Ben de o sebepten sözümü tuttum. Hatta bir tık uzun bir bölüm oldu. Beğenerek okuyun, yorumlarınızı da eksik etmeyin ;)
Sınır 65 yorum ✨
.
21. BÖLÜM
"Gebeyim Demir. Bir evladımız olacak..." Şunca yürek sancısını ilk kez onu ilk gördüğünde yaşamıştı. Köy meydanında, çakır gözleri bir çift kara gözle buluştuğunda sıkışmıştı yüreği. Sonrasında Karaca ona türkü söylemişti, esmer yarim demişti. Ben seni gizli sevdim demişti. o zaman da yüreği boğazında atmıştı. Sıralayabilirdi hepsini, lakin evlendikten sonra yüreğinin sancısı hiç kesilmemişti ki...
Canımızı taşıyorum diyordu sevdası...
Ah o sevdası...
Bir kadının teninden soluklanacaksın, oradan almadığın her nefes sana haram olacak deseler gülmezdi bile söyleyene, deli işte der geçerdi.
Can bulduğu o tende, canından bir parça filizleniyordu ya şimdi...
"Sen ne dedin yavrum?"
"Gebeyim kocam. Ebeye gittim, o da dedi. Gebesin dedi."
"Nasıl gebesin dedi? Bebek taşıyandan mı?" Karaca kıkırdadı, Demir'in çakraları hala daha açılmamıştı.
"Yok, kuzu taşırmışım Demir. Dört bacaklı kuzu doğuracağım." Güldü geçti. Lakin aralarındaki sessizlik uzadıkça Demir'in gözleri irice açıldı.
"Karaca sen gebesin." Hiç şaşırmadı Karaca Demir'in verdiği tepkiye, sevdalı iki yürek gün geçtikçe birbirine benziyordu. Tuğba da açık açık diyene kadar kendisi de anlamamıştı.
Elleri Demir'in sakallı yüzünü okşarken onayladı. "Evet Demir..." Şaşkın gözleri karısının karnına döndü yine. "Aaaa... Aaaa..." Şaşkınlıkla başlayan o aaa'lı nidalar giderek titrek bir hal aldı. Yüksek bir sesle başlamış, giderek kısılmıştı. İlk damla düştü çakır gözlerden. Başı güçsüz bir şekilde biraz önce şehvetle öptüğü o gerdana kondu. Gözleri kapandığı anda hıçkırdı. "Karaca..." Karaca ne yapsındı? Demir'den beklediği bağırmalı çağırmalı, oynamalı bir gösteriydi. Ağlayacağını hiç düşünmemişti ki... Kolları sarmıştı sıkıca Demir'i. "Ah... Karaca..." Acı içinde çıkıyordu sesi sanki lakin öyle değildi işte. Karaca'nın da pınarlarında hazır olda bekleyen damlaları düştü onunla birlikte. "Demir, ağlama... Niye ağlıyorsun?" Gerdanını pek seven o koca burun deşti de deşti tenini. "Ölürüm sana, senden gelene seviniyorum."
"Ama sen ağlayınca... Elim kolum kesiliyor Demir. Sen niye ağlıyorsun?" Demir'in başı gerdanından kalkınca etrafı kızıla boyanmış çakırları ile göz göze gelince yüreği daha da fenalaştı. Ne diye ağlamıştı şimdi bu adam? Her şeyi düşünmüştü lakin bu aklının ucuna bile gelmemişti ki...
Alt dudağı titrediği vakit çakır gözler oraya düştü, baskılı bir buse bırakıldı o kiraz dudaklara. "Kaç gece dua ettim ben buna, sevincimden..."
"Olsun, ağlama ama." Minik elleri ıslanmış tenini sildi Demir'in. Sonra o baş yine düştü gerdanına. "Tamam, ağlamam bir daha." Uzunca süre sessiz kaldılar. Üzerinde Demir'in ağırlığı, ortamın sıcaklığı, tüm günün yorgunluğu derken uyuyakaldı Karaca.
O uyuyunca temkinli bir şekilde geri çekildi Demir. Üzerindeki şaşkınlığı atmış, zihni daha berrakken kıvrıldı dudakları. Usulca bedenini biraz aşağıya kaydırdı. Burnunu usulca gezdirdi Karaca'sının karnında. Yavrusunun boynundan kokusunu solur gibi soludu. Kapatmıştı gözlerini, istemsiz dudakları bir buse bırakmıştı. "Rabbim şükürler olsun... Şükürler olsun." Daha çok gezmek istedi daha bir tümsecik bile olmamış o noktada lakin Karaca'sı huylanırdı. Huylanırsa uyanır diye korkusundan çekti kendisini. Kalktı ilk önce yatağın Karaca tarafının yorganını kaldırdı, sonra geldi yavaşça karısını kucakladı. İlkin irkilen yari, devamında başını göğsüne yasladı. Yatağa yatırınca da hemen kalkamadı, Karaca'nın tenine gömülen yüzünü öyle hemen ayırmak kolay olmadı. O dalana kadar uzandı onunla birlikte. Sonra kalktı. Rabbine borcu vardı, onun için abdest almaya gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM: GÜLLER VE DİKENLERİ
Teen Fiction1970'lerden geliyoruz. * "Hava kararacak birazdan. Düş hadi önüme." Karaca şapşal şapşal yüzüne bakarken suratını da asamadı. İçi yanıyordu ama ona hep gülmeliydi sanki. Öyle de yaptı. Dudakları hafifçe kıvrıldığında Karaca da istemsizce gülümsedi...