EŞ OLMAK

3.8K 188 13
                                    

*Bölümde yetişkin içerik vardır. *

Yorumlarınızı eksik etmezseniz çok sevinirim. Keyifle okuyun.

12. BÖLÜM

Ey yüreğim, sevgilinin yüzünü her gördüğünde böyle çırpınırsan, nasıl geçecek bu bir ömür? Nasıl devam ederiz? Sen nasıl dayanırsın?

Şüphesiz ki sevdanın faydası vardı ancak zararını kestirmek güçtü. Kişiden kişiye elbet değişirdi.

Senden nasıl bir zarar gelir Karaca'm? diye geçiriyordu Demir içinden.

Dizinin dibinde oturuyordu. Camın önündeki divanda, ellerinde ince belli çay bardakları vardı. Yudum yudum içlerini ısıtıyordu. Dizleri birbirine değiyordu. Karacası avucuyla sardığı bardağı dizinin üzerinde tutarken annesiyle konuşuyordu keyifli keyifli. Dışarıda hafif hafif yağmur çiseliyordu, sobanın içindeki kozalaklar yandıkça çıtırdıyordu, güğümün içindeki su hafif hafif tıngırdamaya başlamıştı. Odada buram buram huzur kokuyordu.

"Ana derim ki, arka bahçeye şöyle azıcık yeşillik ekelim, yeriz birlikte." Hatice Hanım'ın gözleri oğluna dönmüştü ama Demir o söze girmeden konuşmuştu. "Ek dedim ya Karaca'm. Anam da çok sever hem."

Vay gavurun doğurduğu diye içten içe söyleniyordu Hatice Hanım. Nasıl da hanımcı olmuştu bu çocuk böyle? Nasıl da karısının lafının üstüne laf demiyordu. Bir kere daha gurur duymuştu oğluyla. Keyifle son yudumunu aldı çayının. "He ya kızım yeriz tabi. Ne güzel düşünmüşsün." Bitirdiği çay bardağını sobanın kenarına bıraktı. Usulca uzandı sırtını sobaya vererek.

"Katsaydım ana, içmeyecek misin?"

Ağzının içinde cıkladı Hatice Hanım. "Anam en geç yarım saate sızacak, hazırlığını yapıyor gülüm. Esasında yemekten hemen sonra yatardı ama bugün geç kaldı azıcık."

"Sen laf mı ederdin sanki? Karaca'mın diline doyamıyorum da ondan uyumadım ya." Karaca utançla tebessüm etti. Demir'se belli etmeden biraz daha sokuldu Karaca'sına. Karısı çayından son yudumunu da aldığında ayaklanmıştı. "Katayım mi sana da?"

"Olur gülüm." Karaca ikisi için de bardakları doldurdu. Yeniden kocasının yanı başına oturdu. Anası uyuyana kadar köyden kentten konuştular. O uyuyunca bardakları topladılar. Demliği boşalttılar. Sonra birlikte odalarına girdiler. "Hih, suyu unuttum." Karaca geri çıkınca Demir üzerini değiştirdi. Yorganının ucunu kaldırdığı vakit karısı da girmişti odalarına. Lakin mazertiyle gelmemişti. Su almaya gitmişti ama Demir elinde bir bardak suyla beklediği karısını asla düşlemediği bir halde bulmuştu karşısında.

Karaca'nın üzerinde kırmızı, tülden bir gecelik vardı. Göğüs kısmı dantellerle kaplıydı ama tamamı tüldü. İnce askıları vardı, boyu dizlerinin hemen üzerinde bitiyordu. Kocasına bir adım atmasıyla dizleri titremişti. Çeyizi için Tuğba'yla birlikte aldıkları bu gecelikleri beğenerek ve bu anı düşünerek almıştı ancak Demir'in bakışları dizlerini titretiyordu. Nasıl davranması gerekiyordu şu an bilmiyordu.

"Demir..." Neredeyse içine kaçacak olan sesiyle adını fısıldamıştı ancak kocasından ses gelmeyince bu durumdan rahatsız olduğunu düşündü. Başını kaldırıp yeniden gözlerine bakmaktan çekindi.

Aptal Karaca, neden kendi kendine böyle oyunlara giriyorsan...

Kendi kendine sitemleniyordu. Asıl şimdi şaşırmıştı ne yapacağını. Üzerine bir şey alayım dese zaten görmüştü. Direkt yatağa girdi. Tüm vücudu utançtan yanıyordu. Her bir zerresini yorganla kapatmaya çalışıyordu.

Demir karşısındaki güzel manzaranın bir yorganla kapatılmasıyla girdiği boşluk hissinden uyanmıştı. "Karaca'm..."

"Demir tamam sus." Karaca ilk önce başını da örtmüştü ama titreşen göz pınarları yüzünden sırtını dönmüştü.

KÖRDÜĞÜM: GÜLLER VE DİKENLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin