"T-Taehyun?"
"İyi gözükmüyorsun . Neyin var?"
"A-Ah sadece başım ağrıyor boşver önemli değil." Diyip elini beni geçiştirmek ister gibi sallayıca sinirlerim bozulmuştu . Ona inat yanına gittim .
"Neresi ağrıyor."
"Boşversene ya önemli değil diyorum işine bak sen . "
"Bir kere olsun şımarıkığını kenara bırakamaz mısın yardım etmeye çalışıyorum burda sana "
"Yardımını isteyen olmadı zaten arkadaşlarım gelmek üzere-Ah!"
Acıyla bir anda kafasını geri sıraya gömdü. Sırasının yanına geçip diz çöktüm ve onuda kendime doğru çevirdim . Gözlük takmamakta ısrar ettiği için küçükkende sürekli astigmat (göz bozukluğu) ağrıları olurdu ve anladığım kadarıyla yine o ağrıların ortasındaydı. Ellerimle şakaklarına yavaş yavaş bastırmaya ve masaj yapmaya başladım . İşe yarıyor olacak ki gözyaşları azaldı ve sakinleşmeye başladı. Ellerim biraz daha yukarı çıkınca kızıl rengi saçlarıyla buluştu . Saçları boyalı olmasına rağmen yumuşacıktı . Ve saçlarına dokunmak nedense çok iyi hissettirmişti . Hafif kızarmış burnu ve gözleriyle çok tatlı ve güzel duruyordu . Bir saniye bir saniye... Tanrım! Ne diyorum ben ! Kendine gel Taehyun!!!
Ona baktığımda şaşkın , boş ve nasıl desem efsunlanmış (?) gibi bakıyordu bana. Bulunduğumuz durumu ve duygularımı sorgulayamadan sınıfın kapısı baskın yapılır gibi tekmelenerek açıldı. Hemen ellerimi çektim.
"GYU'M HYUKA'N GELDİ!!"
Beomgyu nun arkadaşlarından sarışın olan kapıyı açar açmaz bağırmış , kollarını iki yana açarak gözlerini kapatmıştı .
"Uff Huening çekil şuradan ya hasta çocuk zaten."
Arkasından kuzeni elinde bir poşetle gelmiş ve ikisi de beni görünce şaşırmıştı . Yüzümde bir şey falan mı vardı? Ne bu şaşkınlık??
"Getirdiniz mi ilaçları?"
"Ha? Evet evet al burdalar."
Soobin gelince bende ayağa kalktım. Bana uzatılan elle o tarafa döndüm.
" Merhaba! Ben Huening Kai tanıştığımızı memnun oldum ."
"Taehyun bende."
Olayları hala tam olarak idrak edemesemde gülüşüne karşılık verrmeye çalıştım .
"Woaw Beomgyu hyungun yanında ilk defa bizden başka birini görüyorum . Nereden tanışıyorsunuz?"
"Aslınd-"
"Huening dışarı çıkalım mı açık hava daha iyi gelir sanki ."
"Olur Beom hyung yeter ki sen iste."
Yanımda ne ara ayrıldılar anlamadım. Çokta sorgulamadım.Eşyalarımın yanına dönüp saate baktığımda mesaimin başlamasına az kaldığını görünce yola koyuldum.
********************
Beomgyu'nun bakış açısından
Yıllar sonra. Yıllar sonra karşıma çıkması nasıl bir tesadüftü böyle . Benimle konuşma tarzı ve baş ağrılarımın nedenini bile hatırlamısı "Bunca yıl geçmesine rağmen acaba o hala bana karşı aynı Taehyun mu?" diye tereddüte düşmeme sebep olmuştu . Ama bana karşı kullandığı "şımarık" lakabına bakılırsa o da çoktan herkes gibi benim kim olduğuma karar vermişti. Bu beni üzmez sonuçta insanların benim hakkımda ne düşündüğü kimin umrunda herkes önyargısını alıp biryerlerine sokabilir. Hatta önyargılar benim işime gelir böylece insanlar benden çekinip uzak dururlar. O zaman neden kırılmış hissediyorum. Onun beni diğerleri gibi görmesi fikri neden canımı sıkıyor?Belki de sadece geçmişten birini görmek beni umutlandırmıştır . Mutlu olduğum zamanlardan çocukluk aşkımı görmek beni eskilere götürmüştür. Neyse ne! Niye umursuyorum ki zaten üzerinden yıllar geçmiş onu da unutulanlar listesine atarım gider.
"Beom?"
Soobin'in seslenmesiyle düşüncelerimden ayrıldım .
"Efendim?"
"Daha iyi misin?"
"Evet ilaç etki etti gibi."
"Az önceki çocuk kimdi Beom?"
"Bende sormamak için kendimi tutuyorum iki saattir ama Gyu hyung boğazıma yapışır diye soramıyordum."
"Abartma Hyuka ayrıca içeride dediklerinin hesabını sorardımda dua et başım ağrıyor . Ayrıca niye soruyorsunuz ki?"
"Ne demişim ya alt tarafı tanışmak istedim."
"Neyse konuyu değiştirmeyin . Sence de sormamız çok doğal değil mi Gyu? Bizden başkasıyla konuşmazsın sen."
"Siz de iyice yabani yaptınız beni."
"Ondan değilde hyung garipti yani . Biraz fazla şeydiniz."
"Ney ?
"Yakın."
"Hadi onu geçtim sen ilk defa birinin yanında ağlamışsın Beomgyu."
Bunu bende şimdi fark ediyordum. Normalde iki elim kanda olsa başkasının beni o halde görmesine izin vermezdim ama bu sefer fark etmemiştim bile.
"Acıdan dayanamadım ne yapayım."
"Tamam çatma kaşlarını bir şey demedik.Daha iyiysen eve bırakalım mı seni ?"
"Bu halde birde o eve dönersem sinir krizi geçiririm."
"Babamlarla konuştum bugün uzun sürecek bir iş yemekleri varmış bize gelmek ister misin?"
"Oluur"
"Hyung ! Hyung ! Ben?"
"Sen gelmesen biyerlerin şişer zaten başımın belası ."
Soobin'in kolunu Hyuka'nın omzuna atıp diğer eliyle saçlarını karıştırmasıyla boğuşmaya başlayan ikiliyi görünce istemeden gülümsedim.
"Paşamızı da güldürdüğümüze göre hadi gidelim."
"Bir aile dostumuz yeni bir mekan açtı oldukça güzel gözüküyor. Bir ara gidelim mi hyunglarım."
"Nasıl bir yer ki?"
"Ya gece kulübü gibi ama daha yeni olduğu için sorunlu tipler yok , eminim çok rahat eğlenebileceğimiz bir yer."
"Olur gidelim. Cuma ya ne dersiniz." Diye bir fikir attım ortaya.
"Okey anlaştık o zaman sen bize konumu atarsın Hyuka . Hadi gidelim artık acıktım ben!"
Ve Soobin'in bizi kollarımızdan çekiştirmesiyle yola koyulmamız bir oldu.
Sizce nasıl olmuş ? Lütfen ficle alakalı fikirlerinizi, şöyle yapsan bu şekilde yazsan daha iyi olur gibi düşünceleriniz varsa nolur yazın .Birde bölüm uzunlukları nasıl bana yazarken kelime sayısından dolayı çok gibi geliyor ama isterseniz daha uzun da yazabilirim. Öpüldünüz seviliyorsunuz .Gud Gud bay!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şampanya ve Kızıl Şarap/ taegyu
Fanfiction"insanların üç yüzü vardır biri yabancılara gösterdikleri, biri yakınlarına gösterdikleri , diğeriyse kimseye göstermedikleri" ikisini biliyorum ama ben üçüncüyü merak ediyorum beomgyu çünkü biliyorum yüzlerinin üçüde birbirinden çok farklı