Şehir ışıkları ve omzuma yaslı kızıl saçlar ...Burnuma dolan gül kokusu aldığım onca alkolün başaramadığını başarıp beni sarhoş ediyordu
Yıllardır doğru düzgün görmediğim bu tanıdık yabancı bana sarılırken hiç olmadığım kadar huzurluyum
En son ne mi olmuştu?
Hueningin bağırmasıyla aklımıza arkadaşlarımız ve artık gitmemiz gerektiği gelmişti. Ama neyse ki Yeonjun onu beklemememi , Soobin ise çoktan eve gittiğini mesaj atmıştı. Hyukayı da kardeşi alınca sızmak üzere olan Beomgyu ve ben kaldırımlarda başbaşa kalmıştık
"Beomgyu"
"..."
"Beomgyu!"
"Hmm"
"Artık eve gitmen lazım şoförünü aramamı ister misin?"
"Olmaz kimseye haber veremem , beni böyle görmemesi lazım"
Söyledikleri kafamı karıştırsa da önceliğimin onu sapasağlam eve götürmek olduğunu kendime hatırlattım
"O zaman sana bir taksi çağırıyorum"
"Şey Taehyun..."
"Efendim"
"Evim biraz uzak ve ben arabada çok hızlı uyurum. Bu saatte tanımadığın birinin yanında savunmasız kalmak biraz sıkıntılı . O yüzden sende benimle gelir misin?"
Karşımda mahçup ve utangaç bakışlarla bakarken içim yumuşacık oldu.Sonuç olarak onunla birlikte taksiye bende binmiştim. Dediği gibi araba hareket eder etmez uyumuş ve başı öne düşmüştü. Ben de rahat etsin diye kafasını omzuma yasladım ama birkaç dakika sonra belime dolanan kollarla buz kestim.O bunu uykusunda rahat olmak için yapsa da benim midemde uçmayı öğrenen kelebeklerden bihaberdi.
Evine varmamız trafik olmamasına rağmen yarım saat sürmüştü. Bu yarım saatin 10 dk'si kendimi sakinleştirmekle , 20 dk'si onu izlemekle geçti.
Kapının önüne geldiğimizde taksiciye beklemesini söyleyip uyuklamaya devam eden Beomgyu'yu zor bela kaldırmıştım. Açık havayla biraz daha kendine gelse de hala yürümekte zorlanıyordu ve bizim yürümemiz gereken bir bahçe vardı . Eve iyice yaklaştığımızda birden durdu .
"İlk defa böylesine mutlu hissederken o cehenneme dönmek istemiyorum."
Kaşlarımı çatıp ona döndüm "Cehennem mi?"
Sorumu yanıtsız bırakıp kafasını bulutların arasından parlayan aya çevirdi ve derin bir nefes aldı.Sonraysa gözlerimin en derinlerine buruk bir gülümsemeyle baktı.
"Taehyun, bu gece ay çok güzel değil mi?"
Kalbim deli gibi hızlanmaya başlarken ben heyecandan ölmek üzereydim.Konuşmaya başlayalı çok olmasa da kalbim onunla olmak için can atıyor , bedenim onu kollarıma almak için yalvarıyordu. Hayalperest duygularımsa çoktan onunla biriktirebileceğimiz anıları düşlüyordu.
Ta ki her zaman olduğu gibi ipleri mantığım ele alana kadar
Ya anlamını bilmiyorsa, ya sarhoş olduğu için söylüyorsa, ya amacı farklıysa, ya seni bir eğlence olarak görüyorsa.
"Ve yıldızlar , yıldızlar her şeyden daha güzel bu gece."
"Ama Beomgyu yıldızlar görünmüyor bile"
Bir adım yaklaşıp bir elini yanağıma koydu ve çok kıymetli bir eseri inceliyormuş gibi dikkatle bakmaya başladı bana. İlk defa bakışlardan rahatsız olmuyor aksine beni daha çok görsün istiyordum.Benliğimi bir tek o görsün
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şampanya ve Kızıl Şarap/ taegyu
Fanfiction"insanların üç yüzü vardır biri yabancılara gösterdikleri, biri yakınlarına gösterdikleri , diğeriyse kimseye göstermedikleri" ikisini biliyorum ama ben üçüncüyü merak ediyorum beomgyu çünkü biliyorum yüzlerinin üçüde birbirinden çok farklı