⋆⁸

468 37 164
                                    

"Hâlâ bana o gönderinin anlamını söylemedin." Okul çıkışında yan yana yürürken eğilerek yüzüne bakmış ve konuşmuştum. Soruma karşılık gözleri önce bana dönmüş, sonrasında birkaç saniye havaya bakarak düşünmüştü.

"Bilmem." Ne demek bilmem ya?

"Bildiğim kadarıyla yakın zamanda bir kaza geçirmedin. Alzheimer olmadığına emin misin?" Pis pis sırıttı ve konuştu.

"Zamanı gelince öğrenirsin." Tam cevap verecektim ki arkamızdan seslenen Beomgyu dikkatimi dağıtmıştı.

"Jungwon ve Kazuha'yla bir ev kiraladık, cumartesi günü parti vereceğiz.Gelecek misiniz?" Yarın işim yoktu. Zaten ailem sosyalleşmemi istiyordu ve buna izin vereceklerine emindim. Jungkook'a döndüğümdeyse o da bana bakıyordu.

"Ben gelirim."

"O gelirse ben de gelirim." Bu çocuk bana bağlı gibiydi gerçekten. Bensiz bir yere gitmiyor, yemek bile yemiyordu.(Abartmıyorum, sırf bunun için görüntülü konuşarak yemek yedik.)

"Tamam o zaman partide görüşürüz!" diyip koşarak geldiği yöne geri gitti.İlk defa onunla okul dışında bir yerde buluşacaktık demek.

"Partiler fazlasıyla gerici."

"Senin gibi asosyalin teki olsaydım bana da gerici gelirdi." Bunu dediğimde yol ayrımına gelmiştik.Son bir kez gün batımına,sonra da ona bakmıştım.Ve iyi akşamlar dileyerek evime doğru yürümeye başlamıştım.

...

Hava çoktan kararmıştı.Beomgyu'nun attığı konuma doğru gidiyordum.Evime yürüyerek 15 dakikaydı,spor olur düşüncesiyle yürüyerek gelmiştim ve şu an kapıda Jungkook'u bekliyordum.

Her gün gördüğü sınıf arkadaşları olsa bile girmeye çekineceğinden emindim.Kişiliği çok garipti,içinde çok sempatik biri varken dışarıya ruhsuz ve soğuk olarak yansıtıyordu.

Aslında onunla neden konuştuğumu bilmiyorum.Sadece 5 yıldır Instagram hesabıma gelen onlarca istek arasında dikkatimi en sevdiğim animeden bir karakter için açılmış bir hesap çekmişti.Ve bu kişinin yeni okulumda,üstüne yeni sınıfımda olması tesadüf değil gibi gelmişti.Veya ben bu çekim işlerine çok inanıyordum sanırım.

Ben kapının önünde beklerlen o da gelmişti.Üstüne siyah bir gömlek,altına da siyah bir kot giymişti,kemeri de siyahtı.Ve bir şey desem şaşırır mıydınız?Paltosu da siyahtı.Başka renk giyinmiyor sanırım.

"Çok bekletmedim değil mi?"

"Hayır hayır.Girelim mi?" Başıyla onaylamış ve bana kapıyı açmıştı.Hayır yani benim elim ayağım yokmuş gibi ne gerek vardı buna?

"Hoş geldiniiz!" Bizi selamlayan Kazuha'yı gördüğümüzde aynı anda selamlamış ve sınıftakilerin yanına gitmiştik.

Burada okuldan başkaları da vardı,okuldan olmadığını ve yaşça bizden büyük olduğunu düşündüğüm insanlar da.Eski okulumda hiç bu tür partilere gitmemiştim,yani bu benim için ilkti.Tahminen Jungkook için de.

"Arkadaşlar,şükürler olsun ki iki bölüm sonunda Taehyun'u bulduk." dedi Soyeon,Taehyun'un elini havaya kaldırırken.

"Dediğim gibi,hastaydım ve telefonum arızalıydı." Taehyun ciddi ifadesini bozmadan göz ucuyla Beomgyu'ya bakmış,onun da aynı şekilde kendisine baktığını görünce kafasını çevirip devam etmişti. "Endişelenecek bir şey yoktu yani."

"Oğluma bir şey olursa yaşayamam." dedi Soyeon,kafasını Taehyun'un omzuna yaslarken.Buna karşılık Yuqi gözlerini devirdiğinde ise kıkırdamış ve ona sarılmıştı.

into the light | taekook࿐Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin