"En büyük aşkım, ne olursa olsun iyi ki vardın!"•••
~18 yıl önce~
Minik Taehyung parmak uçlarında adımlayarak büyük kapıya yaklaştı. Bu saatlerde sessiz olması gerekiyordu. Adım sesleri duyulmadan ne kadar yaklaşabilirse o kadar yaklaştı. Uykulu gözleri merakından dolayı irice aralandı. Bir çorabı uyurken çıkmış olmalı ki yerle temas eden minik ayak parmakları üşümeye başlamıştı. Aldırış etmeyip kulağını ağır demir kapıya yaklaştırdı. Babası burada, tam çalışma odasının önünde olduğunu bilseydi ona çok kızardı, emindi. Özellikle de böyle gece yarısı ziyaretleri Bay Kim tarafından pek sevilmiyordu. Sabahları iş adamı olan genç babanın akşamları ürkütücü bir hayatı vardı. Güney Kore'nin en büyük yer altı mafyalarından biri oluşu her ne kadar minik Taehyung'un bilmediği bir şey olsa da tehlikenin farkına varabilecek kadar zekiydi minik çocuk. Ve babasının ona karşı sevecen bedeninin altında derin yaralarla dolu korkutucu bir canavarın yattığını da pekala biliyordu. Babası adam öldürüyordu ve bunu acımasızca yapıyordu. Usulca dinlemeye devam etti odayı. Babasının Öfkeli nefesi yerini ağır bir sessizliğe bıraktığı sırada kapıdan uzaklaştı. Biliyordu çünkü gelip kapıyı açacağını, hep öyle olurdu. Küçük ellerini hemen gözlerine çıkarıp ovmaya başladı. Yeni uyanmış gibi davranacaktı; hem bunda bir yalan da yoktu, öyle değil mi? Sahiden de az önce uyanmıştı. Babası yalandan nefret ederdi.
Bay Kim kapıyı gürültüyle açtığında karşısında esneyen uykucu miniğini görmeyi beklemiyordu. Bu, bu hafta kapı önünde üçüncü karşılaşmalarıydı. Onunla göz göze geldiğinde uçup giden siniri anında yerini yorgun bir tebessüme bıraktı. Eğilip oğlunun alnına bir öpücük kondurdu. Onu seviyordu. Her ne kadar kendine ve ona bunu itiraf edemese de üç çocuğu arasından en düşkün olduğu kişi Taehyung'du. Kucakladığı oğlunu omzuna yatırıp kahve almaya mutfağa yöneldi. Bir yandan oğlunun sırtını sıvazlıyor bir yandan da seri adımlarını devam ettiriyordu.
"Babacığım burada ne işin vardı? Uyumuyor muydun?" Merak ettiği şeyi sormadan edemedi. Neyin nesiydi bu gece uyanmaları? Oysa hiç de oğlunun hareketlerine benzemiyordu.
"Uyuyordum." dedi Taehyung mırıltıyla. Sesi boğuk çıkmıştı. Bu da yalan söylemediğinin diğer kanıtıydı. Ailelerinde yalan söylenmezdi, yasaktı. Bay Kim yalan söylenilmesinden nefret ederdi. Asla tahammülü yoktu ve söylendiği taktirde hem çocuklarına hem eşine çok ağır cezalar verirdi. Fakat şimdiye kadar Taehyung'un hiç yalan söylediğini görmemişti. Ona çok güveniyordu. Omzunda uykuya dalmaya çalışan oğlunu son zamanlarda sık sık odasının önünde bulması çok ilginç olsa da onunla daha çok zaman geçirmesine sebep olan bu durum onu pek üzmüş gibi görünmüyordu. Sadece işin ciddiye binmesini istemiyordu. Karanlık tarafı her ne kadar Oğlunun kurallara uymadığını söylese de o çocuklarına kıyabilen biri değildi. En azından kendi babası gibi değildi.
Mutfağa girdiklerinde son zamanlardaki karanlık korkusu minik Taeyi huysuzlaştırdığından mızmızlanmaya başladı. Babasının omzuna gömdüğü kafasını bir sağa bir sola hareket ettirirken Bay Kim hızlıca ışıkları açtı. Karanlık bir zamanlar onun da ağır korkusuydu. Bunun oğluna geçmesi onu pek memnun etmese de iki parmağıyla oğlunun minnacık sırtına daireler çizmeye başladı. İkisinin arasında bu güvendesin, baban burada demekti. Yaşına göre daha küçük duran bedeni onu daha da tatlı yapıyor, Bay Kim'in ona hiç kıyamamasına sebep oluyordu. Kendisi fincan alıp ısıttığı suyu koyarken Taehyung çoktan uyuyakalmıştı. Bay Kim Büyüyünce çok can yakacak diye geçirdi içinden oğlunun biçimli yüzüne bakarken. Genç adamın adımları mutfağı terk ederken Taehyung, hiç şüphe etmiyordu. Çünkü biliyordu babası onu karanlık tarafıyla asla tanıştırmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘍𝘰𝘳 𝘺𝘰𝘶, 𝘭𝘢𝘷𝘪𝘯𝘪𝘢 | Taekook
Fanfiction"Çünkü... Bilirsiniz bayım, yaralar iyileşmeye mahkumdur."