"'Yapayalnız geçti ömrümün yazı, şimdi tamamen kışa dönmeden çek kurtar beni."•••
Soğuk Aralık günleri
Evet, hızlı hızlı attığım adımlarımın arasından sızan ve beni meşgul eden tek düşünceydi bu. Aralık her ne kadar daha başlarında olsak ta kendini hissettirmesini iyi biliyordu. Çünkü öyle içime içime işliyordu ki soğuk, sanki hiç kat kat giyinmemişim de o yüzden üşüyormuşum gibi titriyordum. Soğuk bedenime dişlerini geçirdikçe sanki etrafımda beni boğmakla meşgul zehirli elleri de bir bir yok ediyormuş gibi tüm ruhumu serinlik kaplıyordu. Uzun zamanın ardından ciğerlerime giren temiz hava erken saatlerde de olsa hayatın telaşına kapılan kalabalığın içine atılmamı sağladı. Minik oğluma uyanınca çok güzel bir kahvaltı hazırlamak için kruvasan alma telaşıydı benimkisi. Çünkü JJ eimizin hemen karşısındaki bu küçük pastaneye bayılıyordu. Zor geçen birkaç hafta onu da tahmin ettiğimden daha gazla yormuştu ve şimdi telafi etme zamanıydı. Onu üzdüğüm her bir günün yerini onun kıkırtıları almalıydı. Oğlumun gönlünü geri kazanmalıydım.
Ellerimi cebine daha da sokabilirmiş gibi daha çok iteleyip dükkandan gireceğim sırada aniden titreyen telefonumla irkildim. Sabahın erken saatlerinde beni arayabilen olasılığı olan tüm şahıslar uyumakla meşguldü. Arayan her kimse sadece benim gibi kötü bir gecenin ardından uyku tutmamış harelere yakışır şekilde erken kalkmıştı ve kesinlikle benim şaşırmayacağım birisiydi. Aksi halde ellerimi soğuk gün yüzüne çıkarmamı hakedecek biri değilse çok ağır sövecektim.
Kapıyı geri kapatıp telefonu elime aldığımda ufak çaplı şok bedenimde yer edindi. Açmaya yeltenen parmaklarımı soluklanırcasına durdurup ekrandaki ismi tekrar okudum.
Jeon arıyordu.
Jeon Jungkook.Artık eşim oluşundan şüphe ettiğim ama aşık olmaktan vazgeçemediğim şahsın ta kendisi.
Gözlerim ekrandaki ismi art arda süzerken adımlarım yavaşladı. Garipti. Çünkü Jungkook gecen birkaç haftadır beni hiç aramamıştı. Ya sert tepki veririm diye aramaktan çekinmişti ya da bu kopukluğumuzu şu ana kadar hiç önemsememişti, bilmiyorum. Ama nasıl olduğumu veya neler yaptığımı hep bir şekilde öğrenmişti. Bu belli belirsiz haber uçuran 'kuşlar' dibimden ayrılmayan adamları veya nereye adım atsam dibimde biten korumaları değildi. Bizzat yakın arkadaşlarımızdan öğreniyordu olup biteni.
Canımın acıyıp acımadığını gelip bana soracak gücü yoktu ama benim iyi olmadığımı duysa koşarak yanıma ilk o gelirdi. Öyle bir karışıklıktı onunkisi.
Aynı aşkı gibi aklı da karmaşadan ibaretti aşık olduğum adamın.Benim de ondan pek eksik kalır yanım yoktu. Neler yaptığından tabiki haberdardım. Özellikle geçen hafta babasıyla kavga edişi boy boy manşetlerde yer edinirken benim de beynimde derin fırtınalara sebep olmuştu. Bırakın kavga etmeyi, babasına karşı gelişi ve bu denli ağır olayların hız kesmeden hayatımıza damga vuruşu bir nebze de olsa Jungkookun çabaladığını gösteriyordu. Bende olanlara karşılık en azından gruplarda onunla diyaloğa giriyordum. Bu ona çoktu bile.
Olayların ardı arkası kesilmezken aramızdaki bu garip olan ama varlığı ağıza alınmayan durumun ironik tezatlığı komiğime gitse de güldürmüyordu. Çünkü bu görünmez oyunları artık can sıkmaya ve kırgınlığımın yerini safî öfkeye bırakmaya başlamıştı. Evet kırılmıştım. Yalvarmasını tabiki istemiyordum fakat öylece çekip gitmesi, yaptığı her şeyi kabul ettiğini gösteriyordu. Benim hayatım onun aşkıyla yanıp tutuşurken onun hayatında başkaları da vardı. Bizi birbirimize yabancılaştıran ve onu hiç tanıyamamış olduğumu yüzüme vuran bambaşka karakterler, kalbinde yer etmişti. Bilmiyordu, benim onun için altına girdiğim yüklerin sadece bir kısmına şahit olmuştu ve ben kırılmasın, kendini suçlamasın diye hiç anlatmamıştım. Ama anlatsaydım belki biraz da yükün altına o girseydi böyle olmazdı. İkimizin de daha çocukken aynı yerlerinden kırılan ruhu küçükken nasıl karşılaştırdıysa bizi, öyle saf kalırdı belki. Nasıl oldu veya neden değişti bilmediğim bir sürü şey vardı beli ama onu affetmem için bende neden bırakmıyordu. Ve en kötüsü de yıkıp yağmalandığı kalbim halen katiline aşktan başka hiçbir duygu besleyemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘍𝘰𝘳 𝘺𝘰𝘶, 𝘭𝘢𝘷𝘪𝘯𝘪𝘢 | Taekook
Fanfiction"Çünkü... Bilirsiniz bayım, yaralar iyileşmeye mahkumdur."