10

103 11 7
                                    

Mavi'den

Fakülte'den çıkmış yürüme eve gidiyordum. Yağmur yağıyordu ve kulağımda kulaklıklar. En huzurlu anlarımdan biriydi galiba. Ve kulağımda ki şarkı...

Kalacak, kalacak

Kalacak yüzün var mı?

Şimdi gidersen diye diye tıkandım

Arkama baktım, sevgilim nerde kaldın?

Sözlerine de inanmıştım

Başka gözlerde çok aramıştım seni

Ah, bir bilsen nasıl kapıldım

Arkama baktım, sevgilim nerde kaldın?

Sözlerine de inanmıştım

Başka gözlerde çok aramıştım seni

Tam içimden şarkı sözlerini söylerken yere baktığımdan dolayı karşıdan gelen kişiye çarpmıştım. Tam kafamı kaldırıp özür dileyecektim ki o mavi gözleri gördüm. O kadar yakınımdaydı ki kirpiklerinde biriken su damlalarını görüyordum.
Mavi gözleri o an daha çekici ve güzel görünmüştü. Onun gözleri de benim sıradan kahverengi gözlerimdeydi. Anlamdıramadığım bir duyguyla bakıyordu.

Sanki birisini hatırlamış da benim gözlerimde görmüş gibi...

Daha fazla gözlerimi yüzünde tutmayarak, özür dilemek için ağzımı açıyordum ki aynı anda onun da ağzından aynı sözcükler döküldü.

"Pardon"

"Pardon"

Tekrar gözlerimi gözlerine çıkardığımda o zaten beni izliyordu. Sanki bir şeyleri çözmeye çalışıyordu. Tekrar ağzımı açıyordum ki benden önce o konuştu.

"Baya ıslanmışsın, istersen bir yerde oturalım, ısın biraz"

Dediğinde şoka uğramıştım. Ama yüzüme bunu yansıtmamaya çalıştım. Beni mi düşünmüştü. Ah hadi Mavi kim olsa aynısını yapardı. Fakülteden çıktığımda hava güneşliydi ve bu kadar fazla yağacağını düşünmemiştim. Ve fakülte evime çok uzaktı. Ben daha yarısına bile gelememiştim. Teklifi cazip geldiği için kabul ettim.

"Olur"

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yakınlarda bir yerde kafeye gitmiştik ve içerisi çok güzeldi. Ortada bir soba vardı,masalarda işlemeli örtüler ve masalar sandalyeler tahtadan yapılmıştı. Yaz tatilinde gittiğimiz köyümü hatırlatmıştı.

Bir masaya oturup üstümdeki montu kurusun diye arkamdaki sandalyeye asmıştım. Sobaya yakın oturduğumuz için hemen ısınmıştım. O da tam karşıma oturmuştu. Ben etrafı incelerken üstümdeki bakışlarını hissetmiştim ama bakmamıştım. Biraz daha inceledikten sonra üstümde olan gözlere çevirdim gözlerimi. Ona baktığım gibi bir soru sormuştu.

"Bir şey içer misin?"

Biraz düşünüp cevap verdim.

"Çay olabilir"

Kafasını sallayarak, garsonu çağırdı. Ve 2 tane çay istedi. Garson siparişleri getirmek için gittiğinde sebepsiz yere heyecanlanmıştım. Ellerimi nereye koyacağımı bilemeyerek en son kucağıma koydum ve etrafı 2. Kez izlemeye başladım. 3 dakika sonra çaylarımız gelmişti. İçine şeker atıp çay kaşığıyla karıştırdım. Karıştırdıktan sonra bardağı dudaklarıma götürdüm. Ve çayın boğazımın yakmasına izin verdim. Bu hissi çok seviyordum. Bardağı geri masaya koyduğumda gözlerimi karşımdaki adama çevirdim.

Mavi gözleri yine üzerimdeydi. Bu sefer bende çekmedim gözlerimi. Dışardaki gibi bakıyordu. Birisini hatırlamış gibi. Beni hatırlamış olamaz. Ben bile onu gördüğümde şok olmuştum. Baya değişmişti. Hayliyle bende değişmiştim. Bakışmamıza son verip konu açmaya çalıştı.

"Bir yere mi yetişmeye çalışıyordun? Baya hızlıydın da.

"Yok eve gidiyordum. Yağmur bir anda bastırdığında ıslanmamak için hızlanmıştım."

"Anladım" dediğinde daha konuşmamıştık. 15 dakika geçtiğin telefonum çalmıştı. Baktığımda annem arıyordu. Beklemeden açmıştım.

"Efendim anne"

"Mavi hemen eve gelmen lazım kızım."

"Noldu anne birine bir şey mi oldu?"

"Hayır öyle bir şey değil ama hemen gelmen lazım. Kimseye bir şey söylemeden gel. Çok önemli kızım."

"Tamam anne kapat geliyorum."

Telefon kapandığında direk telefonumu çantaya koyup ayağa kalkmıştım. Ayaz'da bana merakla bakıyordu.

"Önemli bir şey mi oldu?"

"Bilmiyorum annem aradı. Acil gel dedi. Önemli galiba gitmem lazım. Kusura bakma."

Hem onla konuşurken hem de montumu giyordum.

"Yok ne kusuru görüşürüz o zaman." diye cevap verdiğinde dediği "görüşürüz" kelimesini bile fark edememiştim.

"Görüşürüz" dediğim gibi dışarı çıkmıştım. Yürüme gidersem gecikirdim. O yüzden ilerde ki taksi durağına gittim. Bir tane taksiye bindiğimde hemen yola çıkmıştım.

Yarım saat sonra eve vardığımda taksiciye parayı verip taksiden inmiştim. Koşarak apartmana girip kendi dairemize çıktığımda çantam da anahtarımı arıyordum. Bulduğumda hemen kapıyı açıp içeri girdim.

İçeri girdiğim gibi bağırmaya başladım. "Anne!" Hem bağırıp hem odalara bakıyordum. Salona girdiğimde annem bana arkası dönük, elindeki şeye bakıyordu. Ama elindeki şeyi göremiyordum.

"Noldu anne? İyisin değil mi?"

"İyiyim ama sana bir haberim var."

Arkasını dönmeden konuşmuştu.

"Ne haberi anne, kötü bir şey mi?"

Yavaş yavaş bana dönerek;

"Buna sen karar vericeksin." Dediğinde elindeki şeyi göstermişti.

Gözlerim şaşkınlıktan açıldığında şok olmuştum. Yanlış görüyordum bence.

"Çok güzel bir şakaydı anne. Tamam kızmıcam hadi gerçeği söyle."

Annem ciddiyetle kafasını sağa sola salladığında şaka yapmadığını anlamıştım.

"Anne hayır ya."

Kumral | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin