29.08.2021 Pazar
Sun, Jun Myeon ve Hana'yla buluşmak için geldiği kafede arkadaşlarını bulduğunda ikisine de sarılıp Jun Myeon'un yanına oturdu. İkisi de kahve almıştı. Garsonu çağırıp kendine de soğuk bir kahve istedi ve Hana'nın iş yerindeki bir olayı anlatışını dinlemeye başladı. Sun oturur oturmaz Hana "Bak ne anlatmam lazım size!" diye girmişti konuya ve nefes almadan anlatıyordu. Sun gülümsedi. Hana bir şey anlatırken kendini kaybediyordu ve geçen yıllar bu özelliğini asla ondan alamıyordu.
"Hana, nefes al."
Jun Myeon araya girdiğinde Hana duraksadı. Jun Myeon'un dalga geçtiğini anladığında uzanıp koluna vurdu ve anlatmaya devam etti. Sun ise sadece gülüyordu.
Hana anlatmayı bitirip ikisinin de yorumlarını alır almaz aynı hızla konuyu değiştirmiş ve Sun'a Baek Hyun'u sormuştu.
"Hadi anlat, ne yaptınız? Dört kez buluştunuz. Neler oldu? Nasıl biri? Ne yaptınız?"
"Tamam anlatacağım, sakin ol."
"Olamam, geldiğinden beri bunu merak ediyorum."
"E niye az önceki konuyu açtın o zaman?"(JM)
"Günün geri kalanında Baek Hyun'u konuşacağımız için aradan çıkması gerekiyordu. Her boka da karışma bi'!"
Jun Myeon sırıtarak kahvesini yudumlarken Sun gülerek arkasına yaslandı ve bacak bacak üstüne attı.
"Açıkçası, çok güzel."
"Bak seeen!"(Hana)
"İlk buluşmada yemeğe gittik, biliyorsunuz. Çok nazikti. Birbirimize hayatımızı özetledik başta."
"Pek de yakışıklı beyimiz."
"Öyle. Bir de boyu uzun olsaymış..."
"Ağlama ağlama. Ziyafet gibi görünüyor adam."
"Ne var ya? Biliyorsun, uzun boylulardan daha çok etkileniyorum ben."
"Bilirim bilirim de... anlatmaya devam et sen."
"Bayağı sohbet ettik yemekte. Sanırım oğlu dışında kimse yok hayatında. Ailesini kaybetmiş o da. Birkaç akraba varmış nadiren görüştüğü. İkinci buluşmada sahile gittik. Deniz kenarında konuşa konuşa yürüdük işte. Üçüncüde oğlu da vardı."
"Öyle mi? Söylememiştin."(JM)
"Evet. Aslında o gün ben planda yoktum, mesajlaşıyorduk. Oğlunu lunaparka götürdüğünü söyledi. Ben de canım sıkıldığı için istersen gelebilirim dedim."
"Oğluyla da tanıştın yani."(Hana)
"Aynen. Görmeniz lazım, inanılmaz tatlı bir çocuk."
Hana ve Jun Myeon anlık olarak birbirlerine baktığında Sun kaşlarını çattı.
"Ne geçiyor aklınızdan?"
"Bu kadar erken oğluyla tanışmana şaşırdık. Sen çocuk sevmezsin ki."(JM)
"Çocuk sevmem değil, kendim çocuk istemiyorum. Aynı şey mi?"
"Peki flörtleştiğin adamın çocuğu olması hakkında ne düşünüyorsun?"
"Bir şey düşünmüyorum. Daha ortada net bir şey yok ki. Niye hemen evlilik falan düşünüyorsunuz, anlamıyorum."
"Hemen evlilik düşündüğümüzden değil, senin bu ilişkiyi nereye kadar düşündüğünü merak ediyoruz."(Hana)
"Anlaşılan bu konular daha önce konuşulmuş."
"E yani. Adamın oğlu olduğunu öğrenir öğrenmez bunu düşünmeye başladım ben zaten."(Hana)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARIM KALANLAR
FanficSakinleşmeye çalışırken diğerinin gözlerine baktı kadın. Her şey kendi suçuymuş gibi görünüyordu ve böyle bir durumda bir suçlu olur muydu, ondan emin değildi. Yıllar sonra bile bu konuyu tartışıyor olmak ve bunun canını bu kadar acıtıyor olması ina...