4

205 33 76
                                    

Taehyung huzurlu bir biçimde gözlerini araladığında gördüğü farklı tavan ile bir çırpıda yerinden doğrulmuş, etrafını incelemeye başlamıştı.

Bulunduğu oda Kim Namjoon'un ona verdiği odaydı. Bu rüyayı neden tekrar gördüğünü merak ediyordu.

Yatağa dokundu, gerçek bir nesneydi onu hissediyordu yine allak bullak olduğunu hissetti. Bu kabusa dönmeyi hiç istemiyordu ama kendini yine burada bulmuştu.

Bu sefer daha rahattı kabus olduğu bilinci onu teselli ediyordu. Ne de olsa yarın yine aynı şekilde evinde uyanacaktı.

Rüyada olduğunun bilinciyle istediği gibi davranmaya karar verdi. Rüyasında gerçek hayatta yapamadığı ne varsa yapacaktı sonuçta rüya onun özgür olabileceği bir yerdi değil mi?

Böyle gerçekci bir hissiyatı varken de istediği şekilde davranırken rüyada  gibi hissetmeyecek ama rüya olduğunun bilincini taşıyacaktı.

Yattığı yataktan çıktı, onu düzelterek Kim Namjoon'un dün o giysin diye aldığı gündelik kıyafetleri yatağına bıraktı. Dün kendisine verilen bornozu da alarak banyoya adımladı.

Banyodan çıktıktan sonra iyice kurulanarak bıraktığı kıyafetleri giydi. Saçını ilk defa şekillendirmek istemeyip doğal haliyle bıraktı.

Normalde jole sürdüğü zamanlarda oluyordu. Hayranlarına en iyi görünümünü sunmak istiyordu ama burada onu tanıyan kimse yoktu istediği gibi olmakta özgürdü.

Yalnızca tarakla hafiften tarayarak kırışık görünümünü düzeltmeyi tercih etti. Yatakta duran kıyafetleri giyerek aşağıya doğru adımladı.

Sofradan çok güzel kokular geliyordu. Yemek masasına baktığında üzerinin güzle bir şekilde donatıldığını gördü. Onun için yapılmış krep odaya o kadar mükemmel bir koku yayıyordu ki saldırmamak için kendini zor tutuyordu.

Sandalyesini çekerek Kim Namjoon'un karşısındaki yere oturdu. Üzerinde giydiği beyaz gömlek yakasında duran siyah kravatı, siyah kumaş pantolonuyla her halinden bir yere gideceği belliydi.

Bu konu üzerinde durmamaya karar verip sofraya oturdu. Onun için hazırlanmış çikolotali pankekten bir parça bölüp tadına baktı.

Tek kelimeyle mükemmeldi. Uzun zamandır yoğunluğundan ve depresif ruh halinden dolayı  güzel, tatlı şeylere  hasret kaldığını fark edememişti.

İkili kahvaltılarını edip çoktan yola çıkmıştı. Yol çalışması yapılacağı için eski yol şeritler kapatılmıştı. Yeni yoldan gitmek onlar için yolu uzatacak olsa da bunu yapmaktan başka çareleri yoktu.

Arabayla güzel bir şarkı eşliğinde yolun tadını çıkarırlarken ilerden gelen polis sirenlerinin sesini duymuşlardı.

Kalabalık, bir alanda toplanmıştı; trafik tek yönlü olarak kapanmıştı. Meraklanan Namjoon arabasını kenara çekerek durdurdu, oradan ayrıldı.

  Sonuçta  doktordu, eğer bir kaza durumu varsa faydasının dokunacağı kesindi. Hatta şu an ona acil bir ihtiyaç bile olabilirdi.

Geçen bir süreden sonra bunun bir kaza olabileceği yönündeki şüpheleri artan Taehyung Namjoon'u beklerken zaman geçsin diye telefonuna bakınmaya başladı. Her şey ilk başta normaldi fakat aniden sürücü kapısının açılmasıyla olduğu yerde donmuştu.

Ayyaş bir adam ona silah doğrultup arabayı terk etmesini isterken ona odaklanmakta güçlük çekiyordu.
Bu Namjoon'un arabasıydı nasıl olursa bir arkadaşına ait bir arabayı böylesine teslim edebilirdi?

Öte yandan şu an felçli hissederken nasıl bir çırpıda çıkabilirdi ki?

Silahın namlusunun çekilmesiyle paniklemişti az sonra ölebilecek olmasının gerginliğiyle içi içini yemeye başlamıştı .

Different WorldsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin