nueve⁹

2.6K 255 222
                                    

yetişkin içerik.

chan ile yaşadığımız o garip günden sonra pek denk gelmemiştik ve gelsek bile pek birbirimizle ilgilenmemiştik.

ya da ben onunla ilgilenmemiştim, bilmiyorum.

saatler olan dersimi görünce bir iç çekip telefonumu geri cebime atmıştım. eve de gidesim yoktu... sanırım okulun içindeki basket sahasına inecektim, bir iki top sektirir, spor falan yapardım.

ellerimi cebime atıp salona doğru inmeye koyuldum.

sahaya doğru geldiğimde seonghwa karşıladı beni. yüzünde yine o garip sırıtışı vardı. “minho, selam.” ben de ağzımın içinde bir “selam.” yuvarlıyıvermiştim işte.

bana ilgi duyduğunun pekâlâ farkındaydım ama pek umrumda değildi. kendisini her ay başka birisi ile ilgilenirken gördüğüm için tabii.

“sahada birileri yok ama... napacaksın sen?” aşırı sana ne diyesim var suratına doğru. zaten modum düşük ama bozuntuya vermeyeceğim.

“öyle kendi kendime takılırım diye geldim zaten.”

“istersen bir-” sözünü kestim. “beni salsan çok iyi olur seonghwa.”

yüzü düşmüştü ama pek umursamadım yine. “peki, görüşürüz o hâlde.” başımı sallayıp antrenman odasına gittim.

sahanın ortasında daha yeni oynandığını yeterince belli eden, hâlâ ağır ağır zıplamaya devam eden bir top vardı.

sanırım soyunma odasında birileri vardı.

eh, meraklıydım bir de. oradaki kim merak ederdim yani. merakıma yenik düşeceğime eminim zaten, bu yüzden uzatmadan soyunma odasındaki kimmiş bakacağım.

soyunma odasının kapısını yavaşça itelediğimde karşılaştığım şey tişörtünü çıkarmak için yeltelenmiş olan chan’dı.

o günden beri bir garibiz, ikimiz de biliyoruz bunu.

tişörtünü çıkarmaktan vazgeçip bana gülümsedi. düşmanım saydığım adam bana ne diye gülümsüyordu ki? işte bunu garipsiyordum ben.

“yanlış gelmişim.” diyerek kapıyı kapatacaktım ki bileğimden yakalanıp kapıya sabitlendim. şu ani hareketleri beni çok sinir ediyordu.

“yanlış gelmedin... sadece meraklısın.” eli hâlâ bileğimde dururken yüzü yüzüme çok yakındı ve fısıldar bir tonda konuşuyordu. “şimdi de geri gitmek istiyorum christopher?” dedim ben de.

bu tavırlara anlam veremiyorum, hiç hem de.

“bence istemezsin.” yavaş yavaş bileklerimi okşayınca şaşkınlıkla ona baktım.

amacı benimle seks yapmaksa bile ben bu işi beni ektiği gün bitirmiştim. ekilmekten hoşlanmazdım. aptal bahanesine de inanmamıştım ayrıca.

“artık seks arkadaşın falan değilim ben senin chris, çek ellerini üstümden.” kaşlarını alayla kaldırdı chris. sonra ellerini yavaşça -sahiden sanki bir ağır çekimdelermiş gibi hareket ettiriyordu onları.- belime sarmaya başladı.

dancerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin