bölüm zaman atlaması içeriyor, yaklaşık üç ay sonrası.
final bölümünü keyifle okumanızı dilerim💗
☾
“ya hyung, çok şık görünüyorsun. chan hyung değil de sen mezun olacaksın sanki!” kıkırdadım telefonun ardındaki felix’e.
“sevgilimi mezun ediyorum, o kadar olsun.” felix gülmüş ve sonra duraksamıştı. “ay hiç inanılır gibi değil ya,”
“kanlı bıçaklı düşmanın christopher şuan sevgilin, ona aşıksın ve aynı evde yaşıyorsunuz. neresinden baksan inanılmaz!”
gülümsedim. “öyle ama ikimizin de katettiği yolu seviyorum, çok özel bence.” felix de gülümsedi ve kafasını salladı. “öyle tabii! neyse, ben seni tutmayayım, öptüm.”
“görüşürüz.” felix telefonu kapattıktan sonra salonumuzdaki beyaz geniş koltuğa attım kendimi. ben hazırdım ama chan henüz duştaydı, onu bekliyordum.
bir süre telefonumla ilgilendikten sonra yüzüme düşen su damlaları ile başımı yukarıya kaldırdığımda sadece bir havlu parçası ile durup koltuktan bana ıslak saçları ile bakan görüp kaşlarımı kaldırdım.
sonra sırıttım çünkü hoşuma gitmişti.
“saçlarını kurutmamışsın?” dedim. o da benim gibi sırıttı ve elinde tuttuğu saç havlusunu uzattı. “biricik sevgilim benim için kurular diye düşündüm.”
ayağa kalkıp saç havlusunu aldım ve chan’ın önüne geçtim. sarı saçlarından düşen ıslak damları havluyla sildim önce, o da bu sırada gözlerini benimkilere dikmişti. “bakmasana öyle.” dedim utanarak.
ellerini belime koyup beni kendisine daha çok yerleştirdi, yanağımı öptü. sayesinde daha çok kızarıyordum şuan, sağolsun. “sevgilime bakıyorum sadece.”
size bir şeyi itiraf edebilirim; sevgi insanı gerçekten değiştiriyor. chris’ten önce böyle vıcık vıcık ilişkileri gördüğüm an kusasım geliyordu ve nerede böyle çiftler görsem yargılıyordum. fakat şimdi gerçekten bir insanın sevdiği insana dokunmak istemesini anlıyorum.
çünkü küçük tatlı beklenmedik iltifatlar, beklenmedik temaslar sizi -normalde utamgaç olmasanız bile, ki utangaçlık bana çok uzak bir kavram- kıpkırmızı yapabiliyordu. ve bana kalırsa bu his gerçekten güzeldi.
“ama sanırım utandırıyorum sevgilimi, hm?” saçlarını kurulamayı bitirdiğim havluyu omzuna yavaşca vurdum. “pislik, sadece bir parça havluylasın.”
“ne olacak,” dudaklarını yaladı ve sırıttı. “görmediğin şey mi?”
“tamam, sus ve giyin, hemen.” chan dayanamayıp gülmüş ve yatak odasına doğru çıkmıştı, tabii benim de giyinmem gerektiği için peşinden gitmiştim.
“bu aksesuarları sen mi ekledin?” chan elindeki kolyeyi ve pantolon zincirini gösterince başımı salladım. “hoşuna gitmedi mi?” chan tekrar gülümsedi. “bayıldım.”
“ama zincir seni ekstra seksi yapacağı için seni kesen mezunlarla savaşabiliriz.” chan’ın bu sefer dudaklarından bir gülüş kopmuştu, sonra bana yaklaştı ve tekrar ellerini belime koyarak beni kendine yaklaştırdı ve boynumu öptükten sonra fısıldayarak ve mırıldanarak konuştu, en çekici ses tonu ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dancer
Fanfictionbanginho, tamamlandı. sözde benden nefret ediyorsun ama işine geldiğine altına almayı ve stüdyonun camından beni izlemeyi çok fazla seviyorsun herkes düşmanına azıyor mu christopher