hyunjinKış ayları güzeldi.Dışarının soğukluğu yüzüne vururdu insanın.Kar yağardı yoğun bir şekilde.Ya da yağmur damlaları eşlik ederdi esen hafif rüzgara.Yine bir kış ayındaydık.Bulutların esir aldığı gökyüzündeki güneş kendini asla belli edemiyordu.Etrafa korna sesleri ve kuş cıvıltıları eşlik ediyordu.Ve ben bu sefer yalnız değildim.
Yanımda yürüyerek bana eşlik eden sarı kafaya kolumu sardım.Boynuna doladığım kolumu farketmesiyle bana baktı. "Kısa olmam beni bir destek olarak göreceğin anlamına gelmiyor canısı."dedi ve kolumun altından sıyrıldı.Koşarak benden uzaklaşırken ben de onun peşinden gittim.Onu yakaladığımda tekrardan kolumu omzuna attım.Pes etmiş olmalı ki ne benden kaçtı ne de yargılar bakışlar attı.
"Anahtarın yanındaysa sen açsana.Benimki evde sanırım."dedim ceplerimi kontrol ederken. "Çok sorumluluk sahibi birisi olduğunu biliyor muydun?"derken anahtarı kapıda çevirdi.Açılan kapıdan tam içeri girecekken alnıma parmağıyla vurdu.Gülümsedim ve çantamı masaya koydum.Burnuma dolan kitap kokusuyla gülüşüm daha da büyürken Felix seslendi.
"Kahve ister misin?"onun görmediğini bilsem de kafamı salladım. "Olur."dedim ben de.Bir süre öylece pencereden dışarıya baktım.Rüzgarda savrulan market bayrakları ve çalan kornalar gözlerime ilişti.Ben güvendeydim.Bu havada dışarıda olmak onların sıkıntısıydı. "Yeni kitaplar gelecek.Onlara yer açmamız lazım.Nereye koyabiliriz?"elindeki kahveyi bana uzatırken konuştu Felix.
İki yıl önce açmıştık burayı.Çalıştığımız kafeden kazandığımız kazançla ve birikimlerle kurmuştuk.35.Kitap satıyorduk 35'te.Mekan adını 35 seçmiştik.
20+15
Hiç düşündüğümüz bir şey değildi aslında.Bir anda demiştik kitapçı açalım diye.En başlarda tabiki de sıkıntılar çıkmıştı ama yardıma koşanlar vardı.Minho ve Changbin'in çok yardımı olmuştu.Maddi anlamda ve müşteri çoğunluğu açısından her ikisi de oldukça yararda bulunmuştu.Diğerlerini de es geçmemek gerek.Onlar da ellerinden geleni
yapmışlardı.Ve bu haldeydik şimdide.Koskoca iki yılda-aslında çok uzun bir süre değil ama bizim için çok uzun bir zaman dilimiydi-çok şey yaşanmıştı.Jisung ve Minho 6 ay gibi bir süre hiç konuşmamışlardı.Ayrılıklarını bitiren biz olmuştuk aslında.Saçma sapan bir konu yüzünden birbirlerinden uzaklaşmışlardı.Aile açısından onları destekleyen yoktu.Ama biz vardık.Jeongin ve Chan'a gelirsek onlar hâlâ her şeyin şakasındaydı.Ama mutlulardı.Durup durup bize sataşıyorlardı.Eğlenceleri olduk diyebilirdim.Onların ilişkisi asla bitmemişti.Böyle de gidecek gibiydi.Ne büyük bir kavga ne de uzun bir ayrılık söz konusu değildi.Onlar hep birlikteydi.Changbin ve Seungmin-onlara artık isimleriyle sesleniyorum çünkü oldukça yakınız-ise devamdı.Onlarınki altı yıla yakın bir süreydi.Jeongin'in Seungmin nefreti uzun zaman önce son bulmuştu.Ryujin'le Yeji'nin açılışında gayet de iyi anlaşmışlardı.
Ve biz.Bizimkisi öyle vıcık vıcık bir ilişki değildi.Doğaldık ve güzeldik.İki yıl boyunca birbirimizi bırakmamıştık.Olması gerekeni yapmıştık kısacası.Her günümüz birlikte geçiyordu.Kitapçıda birlikteydik,evde birlikteydik biz her yerde birlikteydik.
35'i ilk açtığımızda yayınevleriyle pek işbirliği yapamamıştık ama daha sonradan mağazanın konumundan ötürü bizi de görmeye başlamışlardı.Çoğu kişinin kullandığı bir yolun üstündeydi 35.Bu yüzden de gelen geçen uğruyordu.Para da kazanıyorduk.Her şey iyi gidiyordu.
"Depodaki boş yerlere koyarız en başta.Sonradan baskısı değişen kitaplarla yerlerini değiştiririz."kahvemden bir yudum alırken konuştum.Tek sıkıntı yer meselesiydi.Kitapları koyacak yer yoktu.Bir sürü yayın eviyle anlaşma yapmamızın sonucu da buydu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cashier || hyunlix
Fanfictionhyunjin'in çalıştığı marketin yanındaki mekanda çalışan felix,hyunjin'in marketinden reçel çalmaya başlar. hyunjin noldu lan sizin tarafa pek gelmiyo heralde musteri