Hevi ve Ege bana şaşkınlıkla bakarken Miran gayet normal bakıyordu. Sanki bunu söyleyeceğimi biliyor gibi.
Hevi'nin bana ihtiyacı olduğunu biliyordum. Belki bir aşiretten onu koruyamazdım ama en azından yanında olup ona destek olabilirim.
Hevi yavaşça Miran'a dönüp yalvarırcasına baktığında Miran'ın düz bir ifadeyle, "Aşağıda bekliyoruz." dedi ve Hevi'yle birlikte evden çıktılar.
Ben hızlıca çantamı toparlarken
Ege bana bağırmaya başladı.
"Dila sen delirdin mi? Mardin'e gitmek ne demek?! Hevi'nin kocaman bir ailesi var orada onu bir şekilde korurlar. Peki ya sen? Seni kim koruyacak Dila?" dediğinde durup ona döndüm ve sertçe,
"Bu zamana kadar kim koruduysa o!"Sonra sakince devam ettim, "Bak, bu zamana kadar hep başımın çaresine baktım. Yine yaparım. Sen bizi merak etme. Ben Hevi'yi de alıp dönmeye çalışacağım. Keyfimden gitmiyorum herhalde." diyerek sıkıca sarılıp vedalaştım.
Sonra hızla evden çıktım Miran ve Hevi arabanın yanında beni bekliyorlardı.
Miran, Hevi'ye dönerek," Sen arkaya geç uzan biraz. Gözlerinin altı mosmor olmuş. "dediğinde Hevi arka kapıya doğru yöneldi.Bende ön tarafın kapısını açıp oturdum.
Bir süre sessizce ilerledik. Daha şehirden çıkmadan araba durdu.Neden durduğumuzu anlamamıştım. Miran arabadan indi ve arka tarafa doğru yürüdü. Nereye gittiğini önemsemeden telefonumu elime almıştım. Hevi uyuyordu..Sessizde olan telefonum titremeye başladığında Berzan'ın aradığını
gördüm.Ne yapacağımı bilemeden arabadan indim. Açsam mı açmasam mı bilemiyordum. Berzan'ın Hevi'ye bilerek yanaşmasına bir türlü inanamıyordum. Berzan asla öyle birine benzemiyordu. Sonuç olarak onunla ilk tanışan, ona ilk adımı atan, ona ilk açılan Heviydi. Üstelik daha sevgili olalı bir hafta anca olmuştu. Ama ikisi de birbirlerine çok aşıklardı. Tüm bunları bilirken nasıl ben böyle bir şeye inanacaktım.
Daha fazla dayanamayıp telefonu açtım.
"Dila sonunda ya, Hevi'ye ulaşamıyorum haberin var mı?"diye endişeli şekilde sormuştu.
Nefes alıp,"Gece kulüpten sonra konuşmadık tekrar. Biliyorsun zaten fazla kaçırmıştım ve Ege'de kalmıştım. Eve de uğramadım, konuşmadım da."dedim ve devam ettim.
" Merak etme uyuyordur o şimdi. Uyanınca döner sana. " dedim ve konuşmayı bitirdim.
Telefonu kapatıp geri arabaya bindim.
Bir süre sonra Miran elinde küçük bir poşetle geldi. Elindeki poşeti kucağıma bıraktı.Ona dönüp, "Bu ne?" diye sordum.
Hiçbir şey demeden kolumu işaret ettiğinde Miran'ın sıktığı yerin morardığını hatta iz çıktığını gördüm.
O kadar ani gelişmişti ki her şey kolumun ne hale geldiğinin farkında bile değildim.Hızla üzerime bıraktığı poşeti alıp arabanın torpidosuna bıraktım.
"Bu şekilde hatalarının üstünü örtemezsin." diyerek çıkıştım.Gözlerini kapamış derin derin nefes alıyordu.
"Gidelim hadi neyi bekliyoruz? "diye sorduğumda bana dönüp, "Sen o kremi sürene kadar gitmiyoruz bir yere." dediğinde, ben de tekrar yüzümü ona döndüm ve, "Ben senden gelecek hiçbir iyiliği istemiyorum. Dediğim gibi bu kremi getirip önüme koyman bunu senin yapmış olduğun gerçeğini değiştirmiyor." derken kolum sallayıp iyice gözüne sokmuştum morluğu.
Tanımadığı birine bunu yapabilen bir insan Hevi'ye de bir şey yapabilirdi.
Olduğu yerden torpidoya doğru uzanıp poşeti almaya çalışırken ister istemez geriye doğru yaslanmıştım.Poşeti alıp içindeki kremi çıkardı. Bir elinde krem vardı. Diğer elini de,
"Kolunu uzat." diyerek uzatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT
قصص عامةEn yakın arkadaşının sevdiğine kavuşmasına yardım etmek için onunla birlikte Mardin'e giden Dila'nın orada başlayacak olan yeni hayat hikayesi.