12.BÖLÜM

857 32 3
                                    

Bu Aysun olayı çok uzamaya başlamıştı. Onun kim olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Belli ki Akgün'ün yakasından düşmüyordu. Yazdığı mesajdan bunun tek taraflı olduğunu biliyordum. Ama yine de içim içimi yiyordu.

Eğer bende Dila isem bu oyunu bozarım.Ama önce aç karnımı doyurmam gerek.
Akgün'ün getirdiği yemekleri yedikten sonra tepsiyle birlikte mutfağa doğru gittim.

Mutfağın önüne geldiğimde ortalıkta kimsenin olmadığını gördüm. Kimse yoktu ama mutfaktan fısıldaşma sesleri geliyordu. Kapısı açık olduğu için duyabiliyordum. Akgün'ün annesi ve yengesiydi konuşan.

"Duydun değil mi Aysun gelmiş?"
Bunu söyleyen yengeydi.
"Duydum duymaz mıyım hiç? Biz duyduk da Dila duymasın. Kızın canı sıkılmasın. Aysun'a da üzülüyorum ama elden ne gelir ki zorla sevgi olmaz. Kaymadı işte oğlumun gönlü. Onun da anlaması lazım artık. Nişanı duymuştur zaten yakında düğünü de yaptık mı keser artık umudunu."

Bu evde her an yeni bir şey öğreniyordum. Demek Aysun'u herkes biliyordu bu evde. Akgün'ü sevdiğini de...

Daha fazla kapıda durmayıp içeri daldım.
Hiçbir şey olmamış gibi güler yüzle, "Ben geldiim."diyerek içeri girdim. Bunu yapmak zorundaydım onları dinlemiş olduğum belli olmasın diye.

"İyi misin kızım biraz daha? Gel ilaç vereyim ben sana." 

Ne düşünceli kayınvalidem varmış öyle.

"Ben alırım siz zahmet etmeyin. Sizlerde yediyseniz yemeğinizi bir kahve yapayım, hepimiz içelim olur mu?" dedim, konuyu geçiştirmek için.

Onlarda itiraz etmeyip kabul ettiler. Onları mutfaktan gönderdiğimde tepsiyi bırakıp kahve yapmaya koyuldum.  Mutfakta çalışan ablaları bir süredir görmemiştim. İzinliler miydi acaba?

Kahveleri hızlıca yapıp yukarı çıktım. Tüm herkes terasta oturuyordu. Berzan şaşkınlıkla,
"Bu görüntü haliiis mi? Dila Soykan yeni ailesine kahve mi yapmış ben mi yanlış görüyorum." diyerek güldü.

İstemsizce bende güldüm. Tabii bu gülüşüm tek bir sesle yüzümden silindi.
"Aladağ, Dila Aladağ..."
Akgün'ün bu sözü moralimi bozmaya yetmişti. Bilerek yapıyordu buna emindim. Ama o beni daha tanımıyordu. Size bu kahveleri yaptım ama zehir de etmesini bilirim.

"Aman abi sende. Sonuçta resmi olarak Aladağ olmadı daha."

Akgün cevap vermeyip elindeki telefona bakmaya devam etti.

Herkesin kahvesini verip boş bulduğum yere oturdum. İçim içimi yiyordu şu Aysun konusundan dolayı. Açmazsam çatlayacaktım.

Herkes kahvesini yudumlarken sessiz bir an yakaladım ve "Aysun kim?" diyerek bombayı patlattım. Ama asıl onlar patlamış olacak ki Akgün hariç her birinin surat ifadesi değişirken Berzan ve Ümran neredeyse kahveyi püskürecekti.

Ümran konuştu ilk, "Yenge sen kimden bahsediyorsun?" diye sordu.
Abinize aşık bir kadından demeyi çok istesem de diyemezdim. Ortaya zarf atmalıydım ve onlarda buna düşüp kendileri anlatmalıydı.

Birisinin bir şey demesine kalmadan Akgün sanki aklımı okumuş gibi, " Bu konu hakkında kimse bir şey konuşmayacak." dedi ve kestirip attı.
Bana döndüğünde bende gözlerimi ona dikerek konuştum.

"Bu konu şimdi konuşulacak."
Çok kararlı bir şekilde söylemiştim bunu. Ortamdaki herkes gerim gerim gerilirken Akgün'de sinirlenmeye başlıyordu.

"Dila uzatma!"
Sesindeki tehdit tonunu alabilmiştim.
"Uzatırsam eğer evlendiğin günün gecesi gelen mesajlardan bahsederim."
Herkes şok içindeydi. Bu sefer Akgün'de şaşırmıştı , çünkü mesajları bildiğimi o da bilmiyordu.

ZÜMRÜTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin