Ben olan biteni anlamaya çalışırken Akgün çıkıp gitti bir anda. Arkasından seslensemde durmadı. Akgün çıktığında Hafize anneye döndüm hemen. Olan biteni öğrenmek istiyordum.
"Anne ne oluyor? Kim bu insanlar?"
Merakıma yenik düşüp o soruyu sormuştum. Diğerlerinin gözlerine baktığımda onlardan da ses seda çıkmamıştı.
"Çakır Halef, Akgün'ün babasının ve amcasının katilinin oğlu."
Söyledikleriyle kas katı kesilmiştim. Gözlerim Ümran'a kaydı. Onunda gözleri aynı annesi Füsun yenge gibi dolu dolu olmuştu. Ne diyeceğimi bilemedim. Bunca zaman Akgün babasının ve amcasının ölüm sebebini bilmiyordum. Kimsenin yarasını deşmek istemediğimden de sorma gereksiniminde bulunmamıştım. Ama onlar bir cinayete mi kurban gitmişlerdi?
"Peki o adama ne oldu?"
Sorumla Hafize anne iç geçirdi önce. Sonrasında gözlerini korkusuzca dikti gözlerime,
" Çıkan çatışma esnasında Azad'ım son anda yaralı olmasına rağmen vurmuş o kalleşi. Kendi kanını ve kardeşinin kanını yerde bırakmadan göçüp gitti."Duyduklarımla boğazım da bir yumru hissettim.
Bu aile bu kadar acıya nasıl dayanmıştı böyle? Hafize anne nasıl dayanmıştı hem kocasına hem kızına. Bu nasıl bir acıydı? Kaç acı sığdırmıştı bu kadın yüreğine?Gidip Hafize anneye sıkıca sarıldım. O dik duruşunu asla bozmadı. Geri çekildiğimde artık gözlerinde gördüğüm öfkeden başka bir şey değildi. Ellerimi tuttu ve gözlerimin en içine kilitledi gözlerini.
"Her ne olursa olsun sen artık bir Aladağ oldun. Ne kadar bizden biri de olsan buralara daha yabancısın. Ölürüm kalırım sana nasihatım olsun güzel kızım,
dostumuz kadar düşmanımızda var elbet bu memlekette. Kocan ne kadar bizlere karşı yumuşak da davransa ağamızdır başımızda. Artık sen de onun karısı olarak Aladağ'ların hanımağasısın kızım. Bu yüzden attığın her adıma konuştuğun her insana dikkat et. Düşmanın nerden çıkacağı belli olmaz."Sonrasında unutmuş gibi birden devam etti.
"Ha bir de yapmazsın bilirim ama o başını kimsenin önünde eğme. Kimseye minnet etme."
Söyledikleri kalbimi sıkıştırmıştı iyice,
"Anne bunlar nasıl laflar şimdi böyle. Allah gecinden versin sen varken başımızda ne hanımağası? Olur mu öyle şey?"Kafasını salladı kararlıca, "Olur kızım olur. Akgün'le de konuşacağım ben bu konuyu."
Sonrasında Ümran'la Füsun yengeye döndü.
"Akgün'ü duydunuz çıkın hazırlanın, neymiş dertleri öğrenelim."Ümran, "Yenge ben gelmem. Benden bunu istemeyin." diyerek odasına koşup gitti. Füsun yenge de arkasından gitti.
"Ben konuşurum anne Ümranla." diyerek bende yukarı çıktım.
Ümran'ın kapısının önüne geldiğimde annesiyle konuşuyor olduğu için önce hazırlanmaya odama gittim.
Gardırobu açıp kıyafetlerin arasında yemeğe en uygun olanı bulmaya çalıştım. Bulduğum siyah kumaş pantolonumun üzerine bej renginde bir bluzu giymiştim. Kombin gözüme eksik gelince siyah blazer ceketimi giyip üzerimi tam anlamıyla halletmiştim. Bu sırada Akgün'ü de aramıştım ama telefonunu açmamıştı. Ayakkabılarımı da giyip aynanın karşısına geçtim. Hızlıca saçımı ve makyajımı hallettim ve aynadan kendime son bir bakış attım. Gayet sade ve şık olmuştum.
![](https://img.wattpad.com/cover/339555246-288-k377500.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT
Fiksi UmumEn yakın arkadaşının sevdiğine kavuşmasına yardım etmek için onunla birlikte Mardin'e giden Dila'nın orada başlayacak olan yeni hayat hikayesi.